Patara Antik Kenti, binlerce yıllık kadim bir geçmişi, Apollo’nun oğlu Paturus’un kurduğuna inanılması, ilk demokrasi örneği olarak bilinen Likya Birliği’ne başkentliği yapması, Türkiye’nin en uzun plajları arasında yer alan ve Caretta Caretta kaplumbağalarının üreme yeri olan Patara Plajı ve masalsı güzellikte kum tepelerine ev sahipliği yapması ile biliniyor. Bu muhteşem özellikleri ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ülkemizin turizm teması olarak 2020 ve 2021 yıllarında ard arda iki yıl Patara Yılı ilan edildi.
Patara Antik Kenti ve Patara Plajı ile ilgili detayların yanı sıra Patara’da konaklama, Patara’ya yakın gezilecek yerler gibi Patara hakkında merak ettiğiniz herşey bu yazıda sizi bekliyor, keyifli okumalar!
Bu Yazıda Bulacaklarınız
Likya Birliği’nin Başkenti Patara Antik Kenti
Patara, Likya Medeniyeti’nin en önemli şehirlerinden biridir. Eşen Çayı’nın ve Xanthos Vadisi’nin denize açılan tek şehri olması nedeniyle hem ticari hem de askeri öneme sahiptir. Yakın zamanda Demir Çağı öncesine ait buluntuların ortaya çıkması ile şehrin tarihinin bilinenden çok daha eski olduğu anlaşılmıştır. Patara Antik Kenti, M.Ö.13. yüzyıla ait Hitit metinlerinde “Patar” adıyla anılıyor. 1988’den beri kazı çalışmaları devam eden kentte, sürekli yeni buluntular ortaya çıkarılıyor. Patara Kazı Başkanı Prof. Dr. Havva İşkan Işık’ın hakkını vermek gerek, çok iyi iş çıkarıyorlar ekip olarak.
Patara, Likya’nın başkenti olarak kabul görünce Roma’ya karşı özerklik, Rodos’a karşı da bağımsızlık kazandığı kabul edilmiş sayıldı. Roma eyaleti olan Likya, Pamfilya ile birleştirilince Patara başkent olarak kalmaya devam etti. Roma yapıları, Helenistik yapılar bu dönemlerde inşa edildi. Antik kenti gezerken gördüğünüz pek çok kalıntı Roma ve Doğa Roma dönemi kalıntıları. Önce Apollon’un kehanet merkezi, daha sonra da Hristiyanlık için önemli bir merkez oldu. “Noel Baba” diye anılan Saint Nicholaos, Patara doğmuş, Demre’de ölmüştür. Aziz Paul Roma’ya gitmek için Patara’dan gemiye binmiştir. İmparator Konstantin’in başkanlık ettiği M.S. 325’teki İznik Konsülünde Likya’nın tek imza yetkilisi olan Eudemos, Patara Piskoposu’ydu.
Patara limanı, deniz ticaret noktası olarak önemli bir yere sahipti. Hububat deposu ve sevkiyatı Patara Limanı’ndan yapılırdı. Doğu Akdeniz’de bulunan 3 önemli hububat deposundan biri (Granarium) Patara’da bulununuyordu.
Patara Antik Kenti’nin kaderi de pek çok antik liman kenti ile benzer olmuş. 400 metre genişliğinde ve 1600 metre derinliğindeki Patara limanı, Eşen Çayı’nın taşıdığı alüvyonlar ve meşhur Patara rüzgarının taşıdığı kumla dolmaya başlayınca tekneler yanaşmakta zorlanmaya başlamış, bir takım önlemler ve hatta vergi avantajları sağlansa da Patara’nın önemini giderek kaydetmesine engel olamamış.
Patara Antik Kenti Haritası
Patara Antik Kenti’nin bulunduğu yerde Arkaik Dönem’den Helenistik Döneme, Roma ve Doğu Roma Dönemleri’ne kadar uzun bir zaman diliminin kalıntıları bulunuyor. Antik kent içinde işaretlenmiş, gezip görebileceğiniz kalıntıları listeyecek olursak; Akdam Tapınak Mezarı, Markia Tapınak Mezarı, Günlük Tapınak Mezarı, Hac Kilisesi, Hac Kilisesi Mezarlığı, Günlük Seramik İşliği, Tepecik Seramik İşliği, Tepecik Nekropolis, Kent Kapısı, Tepecik Yapı Kompleksi, Liman Kilisesi, Sekizgen Çeşme, Gözetleme Kulesi, M53 Mezar Anıtı, Liman Hamamı, Antik Hurmalık, Bazalika, Nero Hamamı, Liman Caddesi, Merkez Hamamı, Küçük Hamam, Şapel, Meclis Binası, Agora, Tiyatro, Anıt Mezar, Kaya Sarnıcı, Prostylos Tapınak, Ortaçağ Hamamı, Stoa, Kent Kilisesi, Kent Kilisesi Mezarlığı, Nymphaeum, Rıhtım Yapıları, Deniz Feneri, Depo, Tapınak Mezar, Stadyum, Doğucasarı Bazalikası. Aşağıdaki haritada bu saydığım yerleri harita üzerinde işaretlenmiş olarak görebilirsiniz.
GEZGİN NOTU 1: Antik kent oldukça geniş bir alana yayılmış olduğundan en az 2-3 saat ayırmanızı öneririm. Özellikle sıcak mevsimde gezecekseniz mutlaka şapkanızı ve suyunuzu yanınıza almayı, güneş koruyucusu sürmeyi ve rahat bir ayakkabı giymeyi unutmayın!
GEZGİN NOTU 2: Maalesef pek çok antik kente girişte bir broşür veya takip edilebilecek bir mobil uygulama bulunmuyor. Benim çözümüm yukarıda paylaştığım gibi girişteki şehir haritalarının fotoğrafını çekmek. Böylece şehrin içinde gezerken neyin nerede olduğunu bulmam kolay oluyor.
Haritada işaretlenmiş 39 nokta var, hepsini tek tek gezmek 2-3 saatten daha fazla vaktinizi alacaktır. Bu nedenle Patara Antik Kenti içinde mutlaka görmenizi önerdiğim yerleri aşağıda sıraladım.
1. Antik Tiyatro
Antik kente ziyaretçi merkezinden giriş yaptığınızda ilk karşınıza çıkacak olan yapı Antik Tiyatro. Kentin en güney ucunda bulunan Kurşunlu Tepeye yaslanmış olan tiyatro, böylece denizden gelen rüzgarlardan da korunmuş. M.Ö. 1 veya 2. yüzyılda yapılmış olan tiyatro, bir depremle zarar görmüş, depremden sonra M.S. 147’de yeniden inşa edilmiş. 6000 kişilik tiyatro, gladyatör ve hayvan dövüşleri için de kullanılmış.
2. Meclis Binası – Odeon – Bouleuterion
Tiyatrodan çıktığınızda karşınıza çıkan ve gıcır gıcır restorasyonu ile göz alan bina Meclis Binası. Likya Birliği’nin başkenti olan Patara’da yapılan birlik toplantıları bu binada gerçekleşirmiş. Likya Medeniyeti’ndeki bu meclis yapısının ilk demokrasi örneği olduğu söyleniyor. 1400 kişilik kapasitesi ile tiyatroya göre daha küçük olan yapı Müzik Evi yani Odeon olarak da kullanılmış.
3. Antik Gemi Replikası – Abora–IV
Meclis Binası’nın önünde Anadolu’da görmeye pek alışık olmadığımız bir gemi maketi göreceksiniz. Bolivya yerlilerinin kullandıkları sallara benzeyen bu gemi Karadeniz ile Mısır arasındaki deniz ticareti anlatmak için Alman Arkeolog Görlitz ve ekibi tarafından Bulgaristan’da yaptırılmış. Gerçekten de Bolivya’nın Aymara yerlileri denetiminde inşa edilmiş ve “Barış ve uluslararası anlayış için yelken açmak” sloganı ile Karadeniz’den Akdeniz’e yol alarak önce Kaş’a getirilmiş, oradan da karayoluyla Patara’ya taşınmış. 14 metrelik gemiyi tasarlayan Görlitz, gemiyi Türkiye’ye yani Patara’ya hediye etmiş.
Bu hikayeyi okuyunca epey şaşırdım, diğer yandan deniz ticaretinin önemine vurgu yapmak için güzel bir yöntem olduğunu düşündüm.
4. Liman Caddesi – Ana Cadde
Meclis binasından patikayı takip ettiğinizde bir bölümü sular altında olan (ben baharda gittiğimde öyle idi ama yaz aylarında bu sular çekiliyor olabilir), Liman Caddesi’ne ulaşacaksınız. Şehrin ana caddesi olan bu caddenin sağlı sollu dükkanlarla çevrili olduğunu hayal etmek hiç de zor değil. Caddenin sonunda ise hamam kalıntıları göreceksiniz. Liman Caddesi, Likya şehirleri içinde en iyi korunmuş ve günümüze ulaşmış caddelerden biridir.
5. Patara Kent Kapısı – Zafer Takı
Patara Antik Kenti gişelerinden geçtikten sonra karşınıza ilk çıkan kalıntı kentin giriş kapısı olarak yapılmış olan Zafer Takı (Anıtı). 10 metre yükseliği 19 metre genişliği ile çok etkileyici ve görkemli bir yapı olduğunu söylemek gerek. M.S. 100’lü yıllarda Roma İmparatoru Trajan döneminde Patara Valisi olarak görev yapan Mettius Modestus adına inşa edilmiş olan kapı Mettius Modestus Takı olarak da anılır.
Kapının hemen önünde Roma Döneminde yapılmış sekizgen bir çeşme bulunuyor.
6. Tepecik Nekropolü
Zafer Takı’nı arkanıza alıp yukarı doğru yürüdüğünüzde Tepecik Nekropolü’nü göreceksiniz. M.Ö.10. yüzyıla ait eserlerin dahi bulunduğu mezarlıkta şu an görülen mezarlar Roma Dönemi’ne aittir. Tepenin üzerinde kazı çalışmaları devam ettiğinden kazı alanına giriş yapılamıyor, ancak minik bir tepeye çıktığınızda denize kadar güzel bir manzara görüyorsunuz. İleride görülen vinç de Deniz Feneri’nin restorasyon çalışmasına ait.
7. Antik Deniz Feneri
Dünyanın en eski Deniz feneri kalıntıları Patara’da bulundu. Piri Reis’in haritasında işaretlenmiş olan fener, 2004-2005 yılında yapılan kazılarda kumların altından çıkarıldı. Üzerinde bulunan bronz yazıta göre fener, Roma İmparatoru Nero tarafında M.S. 64-65 yıllarında yapılmış. Antik dönemden günümüze ulaşan tek fener olması nedeniyle çok değerlidir. Deniz kıyısında inşa edilmiş olan fener, limanın alüvyonlarla dolması ile 500 metre içeride kalmıştır.
Patara’ya geldiğinizde; antik kente 20 kilometre uzaktan su taşımak için inşa edilmiş olan Delikkemer, Patara Plajı, Patara Kum Tepeleri, Letoon ve Xanthos Antik Kentleri de mutlaka gezi rotanızda olsun. Ayrıca bahar aylarında geldiyseniz, dünyanın en güzel antik yürüyüş rotalarından biri olan Likya Yolu‘nun bir kısmını yürümeyi de düşünebilirsiniz.
Patara Antik Kenti Giriş Ücreti 2021 ve Ziyaret Saatleri
Patara Antik Kenti giriş ücreti 2021 yılı için 40 TL, Müzekartınız varsa ücretsiz olarak girebiliyorsunuz.
Bu antik kente girişte bir istisna var. Müzekart’ın indirimli versiyonunu kullanıyorsanız bazı antik kentlere yılda 2 kez giriş sınırlaması var. Burası aynı zamanda Patara Plajı’na da giriş noktası olduğundan uzun süreli kalacaksanız indirimli değil de tam Müzekart almak bir seçenek olabilir. Veya plaja gitmek için 10 günlük bilet alabiliyorsunuz.
- Yaz Dönemi (1 Nisan – 1 Ekim arası): Açılış Saati: 08:00 – Kapanış Saati: 20:00
- Kış Dönemi (1 Ekim – 1 Nisan arası): Açılış Saati: 08:30 – Kapanış Saati: 17:30
Patara Plajı’na 20:00’den sonra giriş, Caretta Caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanı olduğu için, yasak.
2020 ve 2021 Türkiye’nin Turizm Teması: Patara
Bilmeyenler için kısa bir açıklama yapalım; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye’deki bölgelerin tanıtımına katkı sağlamak amacıyla her yıl bir turizm teması belirliyor. Bu tema çerçevesinde bölgede etkinlikler düzenleniyor ve bölgenin tanıtımına destek veriliyor. 2018 yılı Troya yılı, 2019 yılı Göbeklitepe yılı ilan edilmişti. 2020 yılı ise Patara yılı ilan edildi. Ancak pandemi nedeniyle turizm teması çerçevesinde yeteri kadar tanıtım yapılamadığından 2021 yılında da Patara teması ile devam edildi.
Patara’nın turizm teması seçilmesinin sebeplerine bakacak olursak;
- Likya uygarlığının başkenti olması,
- Dünyanın en güzel antik yürüyüş rotalarından biri olan Likya Yolu üzerinde olması,
- Dünyanın ilk demokratik meclisi olarak kabul edilen Likya Birliği Meclisi binasının Patara’da bulunuyor olması,
- Dünyanın ‘Noel Baba’ olarak tanıdığı Aziz Nikolaos’un doğup yaşadığı yerin Patara olması,
- Taşları muhafaza edilen dünyanın en eski deniz fenerinin Patara Antik Kenti’nde bulunuyor olması,
- Çevresinde Likya uygarlığının önemli kentleri olan Letoon, Xhantos gibi kentlerin bulunması,
- Apollon’un önemli bir kehanet merkezi olması,
- Anadolu’dan Roma’ya nakledilen tahılların depolandığı ve saklandığı önemli bir liman olması,
- 12 kilometre uzunluğundaki ünlü Patara Kumsalı,
- Dev deniz kaplumbağaları olan caretta carettaların dünya çapındaki en önemli üreme alanlarından biri olması,
- Osmanlı Devleti’nin ilk Telsiz Telgraf İstasyonu’nun, 1905 Yılında Sultan 2. Abdülhamid tarafından Patara’da kurulmuş olması.
Caretta Caretta’ların Binlerce Yıllık Yuvası Patara Plajı
Patara Plajı, dev deniz kaplumbağaları olarak bilinen Caretta Caretta cinsi kaplumbağaların Türkiye’deki 22 üreme ve yuvalama alanından bir tanesi. 12 kilometre uzunluğu ile Türkiye’nin en uzun plajları arasında yer alıyor.
Mayıs ayından itibaren karaya çıkan dişi kaplumbağalar, Ağustos ayına kadar yumurtalarını bu kumsallara bırakıyor. Eylül ayı başında da yavrular yumurtalardan çıkarak geceleri ay ışığını takip denize yönelmeye başlıyor. Ancak kıyıdaki herhangi bir ışık kaynağı yavruları yanlış yönlendireceğinden kıyıya yakın ışık kaynağı kullanılmaması ve akşam 20:00’den sabah 08:00’e kadar plaja girişin kapatılması gibi önlemler alınarak dünyada nesli tükenmekte olan bu kaplumbağa yavrularının suya en az kayıp ile ulaşması hedefleniyor.
Patara Plajı boyunca yumurta koruma kapanlarını göreceksiniz, bunlar yumurta olduğu tespit edilmiş olan yuvalar. İnsanların gün içinde üstlerine basılmasını engellemek amacıyla kapanlar yerleştiriliyor.
Doğayı pek çok başka canlı ile ortak kullandığımızı unutmadan, plaja gittiğimizde kapanlara dikkat etmek, çöp bırakmamak ve yasaklı saatlerde plajda gezinmemek bizim insanlık borcumuz. Lütfen siz de Patara’ya ziyarete gittiğinizde bunlara üst düzeyde özen gösterin.
Masalsı Patara Kum Tepeleri
Gözünü sevdiğimin instagramı, herkesin kimyasını bozdu. Patara deyince eskiden akla plajı, caretta caretta kaplumbağaları gelirken şimdi Patara Kum Tepeleri geliyor. Patara Plajı girişi ile kum tepeleri arası epey uzun, bu nedenle kum tepelerine gitmek istiyorsanız Google Haritalar uygulamasına “Patara Kum Tepeleri” yazıp araç ile o noktaya giderseniz, oradan sonra tepeler çok kısa bir yürüme mesafesinde. Özellikle gün batımı saatlerinde harika fotoğraflar veriyor bu tepeler. Patara Plajı’nın meşhur rüzgarından faydalanarak uçuşan elbiseleri ile poz veren pek çok kişiyi tepelerde görecekseniz, şaşırmayın. Günbatımı için atlı geziler düzenleniyor, eğer ilginiz çekiyorsa kaldığınız yere sorabilirsiniz.
Bizim gibi plajdan yürümek isterseniz kumun içinden yürümek oldukça zor, 45 dakikalık bir yürüme mesafesini göze almanız lazım.
Likya Şehirlerine Hayat Veren Eşen Çayı Ağzı
Eşen Çayı, Muğla ve Antalya il sınırını çizen, aynı zamanda Patara, Letoon, Xhantos gibi antik şehirlere hayat veren, ticaret ve su yolu olarak stratejik önemi olan bir çay. Eşen Çayı’nın Akdeniz ile buluştuğu nokta, Kite Surf yapanların tercih ettiği bir merkez. Çayın Antalya tarafında tesis yokken Muğla tarafında kamp alanı gibi yerler var. Nehirlerin denizle kavuştuğu yerleri hep sevmişimdir, bu nedenle buraya uğramadan Patara gezimi bitirmek istemedim. Gelemiş Köyü’nden sadece 7 km mesafede yer alan çayın ağzının olduğu nokta. Burası da Patara plajı gibi bol rüzgar alıyor.
Patara Nerede?
Patara, Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı, Kalkan ile Fethiye arasında, bugün Gelemiş Köyü olarak geçen yerde bulunuyor. Antik dönemde liman şehri olan Patara, zamanla alüvyonların limanı doldurması ile deniz ile bağlantısını kaybetmiş.
Patara’nın Google Haritalar uygulaması üzerindeki konumu için tıklayın.
Patara Antik Kenti ve dünyaca ünlü Patara Plajı çevresinde gezilecek pek çok yer bulunuyor. Yakın mesafede görebileceğiniz yerleri aşağıda bulabilirsiniz:
- Xantos Antik Kenti – 11 km
- Letoon Antik Kenti – 15 km
- Esen Çayı Ağzı – 7 km
- Delikkemer – Tarihi Patara Su Kemeri – 9 km
- Kalkan – 15 km
- İslamlar Köyü – 18 km
- Bezirgan Köyü Tarihi Tahıl Ambarları – 25 km
- Kaputaş Plajı – 20 km
- Kaş Merkez – 42 km
Patara’ya Nasıl Gidilir?
Patara Antik Kenti ve Patara Plajı çevresine kendi aracınız veya kiralık araç ile, uçak ile veya toplu taşıma yani otobüs ile ulaşabilirsiniz.
- Patara’ya araç ile gidecekseniz; Patara’ya gitmenin en kolay yolu kendi aracınız ile veya kiralayacağınız bir araç ile gitmek. İstanbul veya Ankara yönünden Kaş yolunu takip ederek Ova mevkiine geldiğinizde yol kenarında Patara Antik Kenti tabelalarını göreceksiniz. Ova’dan sonra Kaş yolundan ayrılarak 10-12 kilometre sonra Patara Antik Kenti’ne ulaşabilirsiniz.
- Patara’ya uçak ile gidecekseniz; Uçak yolu biraz zahmetli. Patara’dan Dalaman Havalimanı 115, Antalya Havalimanı ise 233 kilometre. Yani il sınırı olarak Antalya’ya bağlı olsa da Dalaman Havalimanı’nı kullanmak daha mantıklı. Havalimanından özel transfer araçlarından birini ayarlamanız en pratik yöntem. Aksi halde Dalaman Havalimanı’ndan Fethiye Otogarı’na oradan da Kaş tarafına giden minibüs veya otobüslere binmeniz gerekecek. O otobüsler akşam 17:00’den sonra yok, yani Fethiye’ye ulaşma saatinizi ona göre belirlemeniz lazım.
- Patara’ya otobüs ile gidecekseniz; Şehirlerarası çalışan otobüs firmalarının Kaş’a giden otobüslerine binip Kalkan’da inebilir, Kalkan veya Kaş’tan dolmuşlarla Patara’ya ulaşabilirsiniz.
- Patara’ya günübirlik turlar; Kaş veya Kalkan’daki turizm acenteleri Patara, Letoon, Xanthos Antik Kentlerini içeren günübirlik turları oluyor. O turlara katılarak antik kenti gezebilir veya acenteden yardım isteyebilirsiniz.
Umarım bu seçeneklerden biri ihtiyacınızı karşılar.
Patara’da Nerede Kalınır?
Patara Antik Kenti ve Patara Plajı ziyareti planlıyorsanız, antik kent girişinden önceki son otel olan Tuthaliya Otel, konaklamak için tercih edececeğiniz bir yer olabilir. Temiz odalar, havuz, lezzetli yemekler, dost canlısı işletme arıyorsanız Tuthaliya Otel size göre bir seçenek.
Otelde akşam yemeği ekstra, ancak çevredeki diğer restoranlara göre daha uygun fiyatlara otelde akşam yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Patara, Gelemiş Köyü çevresinde çok sayıda pansiyon, küçük otel ve kiralık villa seçeneği de bulunuyor. Ben kendi deneyimlediğim oteli paylaştım.
Patara’ya Gitmek için En İyi Zaman
Patara’ya eğer antik kenti gezmek, çevredeki diğer gezilecek tarih ve doğa güzelliklerini görmek, hatta Likya Yolu’nu yürümek için gidiyorsanız; tavsiyem kesinlikle ilkbahar veya sonbaharda gitmeniz olur. Özellikle antik kenti yaz sıcağında gezmenin çok zor olacağından eminim. Ancak deniz tatili için gidiyorum diyorsanız o zaman Haziran başından Eylül sonuna kadar Patara’ya gidebilirsiniz.
Patara Videosu
Patara Antik Kenti, Patara Plajı ve Patara Kum Tepeleri’ni anlattığım gezi videosunu aşağıda izleyebilirsiniz. Videoyu beğenmeyi ve kanalıma abone olmayı unutmayın!
Patara Fotoğrafları
Patara Antik Kenti ve Patara Plajı yazısında geçen ve tamamı benim tarafımdan çekilmiş olan Patara fotoğrafları aşağıda bulunuyor.
Patara Antik Kenti ve Patara Plajı konusunda kafanızda soru işaretleri kaldıysa aşağıya yorumlar bölümüne sorularınızı yazabilirsiniz.
Yeni yazılarımdan haberdar olmak, daha fazla fotoğraf ve video için sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın!
- Instagram: Cokokuyancokgezen
- Youtube: Cokokuyancokgezen
Yolda kalın!
4 Yorumlar
Hello! I have read your post about Patara in Turkey. Very very interesting! You attach a map that doesn’t look very good and I believe it is in Turkish. Do you know where I can get a map in English?
I will be thankful!
Hi,
If you’re going to visit the site, you’ll find the map at the visitor center.
Patara plajının çok dalgalı olduğu ve neredeyse her yıl insanların boğulduğu konuşuluyordu, daha otobüsten inmeden dalga boyları beni ürkütmüş burada yüzmenin çok tehlikeli olduğuna karar vermiştim orada bulunan kafede bir şeyler yerken daha o anda talihsiz o ana şahitlik ettik evet genç bir kızın boğulduğunu duyar duymaz soluğu olay yerinde aldık maalesef son nefesini dakikalar önce vermişti çünkü onu kurtarmak İçin ne bir can kurtaran nede bir bot yada herhangi bir araç yoktu sadece o masum cansız bedeni almak İçin uzaklardan elle taşınan bir kürekli sandal vardı… Ablasının çığlıkları küçük kardeşinin girdiği şok hala beynimde yankılanıyor…Demem o ki orada insanlar ölüme terk ediliyor bu insanların vebali o bölgeden sorumlu kurum ve kuruluşundur ve orada bulunan kafe işletmecisinindir insanlar üzerinden elde ettikleri o menfaatleri birazda insanların hayatını kurtarmak İçin kullansaydılar orada bulunduracakları küçük motorlu bir bot bile o canları kurtarmaya yeterdi… gelen bildirimle karşılaştığım bu sayfada yıllardır beynimde yankılanan bu sesi paylaşmak istedim…
Çok önemli bir noktaya değinmişsiniz, can kurtaran olmaması (hala yoksa) büyük eksiklik