Sina Dağı ve Azize Katerina Manastırı gezisi Mısır yolculuğumun en unutulmaz noktaları arasında yer buldu. Sina Dağı, Hazreti Musa’nın 10 emri aldığı yer olarak biliniyor ve bu nedenle İslamiyet, Yahudilik ve Hristiyanlıkta kutsal sayılıyor. Sina Dağı zirvesinde yer alan şapele 3700 basamaktan oluşan “tövbe merdiveni” (Steps of Penitence) aracılığıyla bağlanmış olan Azize Katerina Manastırı (St. Catherina Monastry) ise dünyanın en eski Hristiyan manastırlarından biri. Manastır 2002 yılından bu yana Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer alıyor. Sina Dağı, zirve yürüyüşü ve Azize Katerina Manastırı hakkında merak ettikleriniz, nasıl gidilir, tur ücretleri, yürüyüş rotaları gibi bilgileri bu yazıda bulacaksınız, keyifli okumalar!
Bu Yazıda Bulacaklarınız
Sina Dağı ve Azize Katerina Manastırı Videosu
Aşağıdaki görsele tıklayarak Sina Dağı ve Azize Katerina Manastırı videomu mutlaka izlemenizi öneririm. Videomu beğenirseniz kanalıma abone olmayı ve bildirimleri açmayı unutmayın!
Sina Dağı Hakkında
Sina Dağı, Hazreti Musa’ya 10 emrin verildiği yer olarak kabul edilmesi nedeniyle semavi dinler tarafından kutsal kabul ediliyor. Musa Peygamber’in 10 emri aldığı yer olduğuna inanılan Sina Dağı’nın bugünkü Sina Dağından farklı yerler olduğuna dair pek çok teori olsa da, şu an kabul gören kutsal yer Sina Yarımadası’nda yer alan Sina Dağı’dır.
2285 metre yükseklikte yer alan Sina Dağı zirvesi, Sina Yarımadası’nda Katerina Dağı’ndan sonraki ikinci yüksek zirve. Zirvede yer alan iki şapel, hacı olmak için gelen din adamlarının olduğu kadar, tarih ve doğa severlerin de ilgisini çekiyor.
Sina Dağı’nda gün doğumu ve/veya gün batımı izlemek için Dahab, Şarm El Şeyh gibi yakın turistik şehirlerden günübirlik tur satın alabilir ve bu turlarla dağın zirvesine yürüyerek çıkabilirsiniz.
Sina Dağı, hem hac yeri olarak hem de turistik olarak 2017 yılına kadar çok ilgi görüyordu, ancak 2017’de İşid’in düzenlediği ve bir polis memurunun hayatını kaybettiği terör saldırı sonrası ziyaretler azalmış. Yeni yeni insanlar yeniden Sina Dağı ve Azize Katerina Manastırı’nı ziyaret etmeye başlamış durumdalar.
Şapel nedir?
Şapel, kilisenin küçüğüne verilen isim, müslümanlıktaki mescit gibi düşünebilirsiniz. Kilise kadar büyük değil ancak kilisede yaptığınız ibadetinizi burada da yapabilirsiniz.
Azize Katerina Manastırı Hakkında
Azize Katerina Manastırı, Sina Dağı’ndaki Kutsal Tanrı Manastırı olarak anılıyor. Bulunduğu yerleşim yerinin adını almış olan manastır özellikle Hristiyanlık tarihi açısından büyük önem taşıyor.
Doğu Ortodoks Kilisesi’ne bağlı olan Sina Kilisesi’ne bağlı olarak hizmet veren manastır, içerisinde bulunan kütüphanede yer alan benzersiz el yazmaları nedeniyle Hristiyanlar için önemli bir yere sahip. M.S.550’li yıllarda inşa edilen manastır, dünyadaki en eski Hristiyan manastırlarından biri ve halen aktif durumdaki en eski Hristiyan manastırı.
Manastır sabah 09:00’da ziyarete açılıyor ve gece 23:30’a kadar açık. Manastır içinde yer alan kilise ve kilise duvarlarındaki ikonalar da benzersiz olmaları nedeniyle çok değerli kabul ediliyor. Kilise içinde fotoğraf ve video çekmek kesinlikle yasak.
Manastırın içinde kilise dışında görülebilecek olan bir de müze yer alıyor. Kilise binasına girmeden önce ise Hz. Musa’nın ilk mesajı aldığı “yanan çalı” yı da görebilirsiniz.
Bu alanlar dışındaki alanlar halen aktif bir manastır olması nedeniyle ziyarete açık değil.
Sina Dağı’na Nasıl Gidilir?
Sina Dağı, Sina Yarımadası’nda, Dahab’a 2 saat, Şarm El Şeyh’e ise 2,5 saat mesafede yer alıyor.
Sina Dağı’na çıkmak için öncelikle St.Catherina şehrine gelmek gerekli. Dahab ve Şarm El Şeyh’ten eskiden buraya otobüsler varmış ancak 2017’deki terör saldırısından sonra otobüsler kaldırılmış. Ben yaptığım araştırmalarda otobüsün devam ettiğine dair bir bilgiye ulaşamadım.
Sina Dağı’na gelmenin en kolay yolu Dahab ve/veya Şarm’dan günübirlik turlara katılmak. Gün doğumu veya gün batımında Sina Dağı zirvesinde olabileceğiniz turlar var.
Dahab gezilecek yerler ve Dahab gezi rehberi yazıma da bir bakın.
Sina Dağı Gün Doğumu Turu
2019 yılında yaptığım 3 haftalık Mısır seyahatimin son durağı olan Dahab Sina Dağı yürüyüşünü yapmak için en uygun yerdi. Dahab’daki King Safari adındaki acenteden aldığım 15 Usd’lik günübirlik tur ile Sina Dağı yürüyüşümü yaptım. Sina Dağı ve St. Catherine Turu olarak satılıyor tüm acentelerde ve hem rota, hem kalkış saati, hem de dönüş saati aşağı yukarı aynı.
Sina Dağı Gün Doğumu Turu Kaç Lira?
Benim aldığım tur 2019 yılında 15 Usd idi, aynı tur kaldığım hostelde 25 Usd idi ve aynı araç ile gidip geldik, tamamen aynı rotayı yaptık. Demem o ki, bir kaç acente gezip en ucuz seçenek için pazarlık yapmanız iyi olur.
Turun içinde ulaşım ve giriş ücreti var, herhangi bir yemek yok. Bu yüzden ben yanıma yiyecek bir şeyler ve suyumu almıştım. Ancak dağda çok sık büfeler var, aç veya susuz kalmazsınız. Sadece daha pahalıya almış olursunuz.
Sina Dağı Gün Doğumu Turu Rotası
Minik bir minibüs, akşam 22:00’de beni kaldığım yerden aldı. Bütün Mısır’da olduğu gibi Dahab-Sina Dağı arasındaki yolda da çok sayıda güvenlik kontrol noktası var. Normalde çok daha hızlı olabilecekken sık sık durdurulduğumuz için yolculuğumuz uzun sürüyor.
Yaklaşık 2,5 saatlik yolculuk sonunda Dahab’dan St. Catherina’ya ulaştık. Kalkan bütün turlar hemen hemen aynı saatlerde girişteki kontrol noktasına ulaşıyor.
Kontrol noktasında minibüs şoförü bizi bırakıp en geç sabah 09:45’te otoparkta olmamızı istiyor. Dönüş yolunda tüm tur araçları konvoy yapıp tek seferde çıkıyormuş. Eğer 10:00’daki konvoyu kaçırırsak 12:00’deki konvoyu beklemek zorunda kalıyormuşuz. Benzer bir konvoy uygulaması Abu Simbel Tapınağı’na gidişte de vardı, oradan antremanlı olduğum için bana normal geldi.
Aswan’da yer alan Abu Simbel Tapınağı ile ilgili yazıma da bir göz atın.
Gece 00:30 civarı yürüyüşe başlıyoruz. Girişte bize eşlik etmesi için adı “yerel rehber” olan birini veriyorlar. Bize sadece eşlik ediyor, herhangi bir anlatım yapmıyor. Öyle bir beklentiniz olmasın. Soru sorarsak cevap veriyor ancak kendiliğinden ne dağ, ne rota, ne de yolda gördüklerimiz göreceklerimiz için bize birşey anlatmıyor.
Çıkış rotamız “deve yolu” yani “camel trail” denilen rota. Yol geniş ve dağı döne döne tırmandığı için yürümesi oldukça kolay. Ancak yaşlı ve çocuklular için yolun yürümesi pek kolay olmadığından yol boyunca deve sürücüleri misafirleri bekliyor ve yorulanı yorulduğu noktadan alıyor. Deve fiyatları da tamamen pazarlığa tabi olduğu için ve ben yürümeyi tercih ettiğim için bu konuda bir fiyat veriyorum.
Yol boyunca neredeyse 100 metrede bir, bir dinlenme noktası var. Bu dinlenme noktalarında çay, kahve, su, ekmek, atıştırmalık gibi pek çok şeyi bulabilirsiniz. Sadece dikkat etmeniz gereken dağda yukarıya doğru tırmandıkça fiyatlar artıyor. İlk dinlenme noktasında 15 Mısır Poundu olan çay zirveye çıktıkça 20, 25 ve 30’a kadar yükseldi.
Deve yolu bir noktadan sonra bitiyor. Yani deve ile çıksanız dahi zirve tırmanışının son bölümünü mecburen yürümek zorundasınız.
Normal bir tempo ile çıkış yaklaşık 3 saat sürüyor. Biz son dinlenme noktasına vardığımızda daha saat 04:00 olmamıştı ve güneş 05:30 gibi doğuyordu. Zirve yürüyüşünün sonunki dinlenme noktasına erken varırsanız buralarda yatıp uyuyabiliyorsunuz. Çok sayıda sedir var yürüyüşçülerin uyuyabilmesi için. 1 saat kadar burada dinlendikten sonra 05:00 gibi zirvede olmak üzere dinlenme noktasından ayrıldık. Bu son dinlenme noktasından sonra ise zirveye çıkan 700 basamaktan oluşan merdivenli yol var.
Dinlenme noktalarının tamamında birden fazla kedi var. Kedilere ne kadar iyi bakıyorlar emin değilim ama çantamdan ne zaman yiyecek çıkarsam hemen gelip yemeğimi paylaştılar, çok karınları tok gibi görünmüyordu. Sina Dağı’na çıkacak olursanız kediler için de yanınızda yiyecek birşeyler götürün.
Zirveye çıkış boyunca karanlıkta yürüyorsunuz. Daha rahat bir yürüyüş için kafa lambası getirmeniz iyi olabilir. Bazı noktalarda ben telefonun ışığından faydalandım.
Zirveye ulaştığınızda Hz. Elisha ve Hz. Elijah şapellerini görüyorsunuz. Biz gittiğimizde Elisha şapelinde ayin vardı, diğeri ise kapalı idi. Gün doğumundan önce ayin bitmişti.
Buraya çıkan herkesin birincil amacı gün doğumunu izlemek, bu nedenle gün doğumu öncesinde bir kalabalık oluşuyor. Erken gidip güzel bir açıda yer tutmak önemli.
Bir noktayı daha hatırlatayım; deniz seviyesinden 2285 metredeki Sina Dağı zirvesine çıkıyorsunuz hem de gün doğumunda, yanınıza polar gibi sizi soğuktan koruyacak birşey almayı unutmayın. İlk girişte panço tarzı giysi satıcıları sizi hemen karşılıyor zaten eğer yanınıza birşey almadıysanız onlardan da alabilirsiniz.
Uzun zamandır gördüğüm en güzel gün doğumunu burada izledim desem abartmış olmam sanırım. Gökyüzünün renkten renge geçişi, sisin yavaş yavaş dağılışı, güneşin ilk ışıklarının görünmesi… Hepsi birbirinden güzel anlar ve kareler verdi.
Bir yandan gün doğarken dağın diğer yamacına vuran ilk güneş ışıklarıyla nasıl bir coğrafyada olduğumuzu çok daha net anladık. Sarp, granit kayalıkların arka arka dizildiği tepeler kilometrelerce devam ediyor ve muhteşem bir güzellik seriyordu ortaya.
Gün doğumunu izleyip tüm bu manzaraları içimize çektikten sonra iniş rotası olarak “Tövbe Merdivenleri” denen rotadan gitmek istediğimizi söyledik rehberimize. Önce hemen “hayır” dedi. “Güvenli değil” dedi, “çok yorucu” dedi. Ama buranın asıl alameti farikası bu merdivenlerdi. Zirveye çıkarken yürüdüğümüz 700 basamağın aynısından 3000 tane vardı ve biz o rotayı yürümek istiyorduk. Sonunda rehberimiz ikna oldu, tabii ki bahşiş karşılığı, ve inişi diğer rotadan yapmaya başladık.
Zirveden itibaren peşimizi bırakmayan bir kedi de bütün merdivenleri bizimle birlikte indi. Mecburen kedinin adını “Hacı” koyduk, kim bilir kaç kez inip çıkmıştı bu merdivenleri…
İniş, rehberimizin söylediği gibi, biraz daha zorlu idi. Merdivenler dik ve basamak araları geniş olduğu için dizlere yüklenerek iniyorduk ama manzaralarımız o kadar güzeldi ki, kimse şikayetçi değildi.
Yol üstünde bizi karşılayan gülen suratlar bile vardı, yorgunluğumuzu unutturan.
Bu yol kutsal yol olarak kabul edildiği için yol boyunca birkaç şapel daha gördük. Steward Şapeli de bunlardan biri idi. Ancak hiç biri açık değildi. Bu şapel ile ilgili rehberimiz biraz karanlık bir hikaye anlatınca adımlarımızı hızlandırarak yolumuza devam ettik.
Dik inişimizin son bölümünde artık Azize Katherina Manastırı manzaramıza girdi. Yakın görünüyordu ama bir türlü ulaşamıyorduk. Manastıra ulaştığımızda saatler sabah 08:30’u gösteriyordu.
Manastır 09:00’da açıldığı için manastırın bahçesinde oturup biraz dinlendik, bir kahve alıp kahvaltı için yanımızda getirdiğimiz erzakları, yine kedilerle paylaşarak, yedik.
Manastırı gezmek için çok az enerjimiz kaldığından kiliseyi ve bahçeyi gezip müzeyi es geçtim. Gece 12:30’dan sabah 10:00’a kadar sürekli ayakta olmak beni epey yormuştu. Artık genç değilim ne de olsa.
Zamanında aracımızın yanına ulaşmıştık. 10:00’da hareket eden konvoya yetişip Dahab’a geri dönüş yolculuğuna başladık. Yolda araçtaki herkes derin bir uykuya dalmıştı, ben dahil. Dahab’a ulaştığımızda öğlen 12:00 olmuştu bile.
Mısır yazılarımın tamamına göz atmak isterseniz; Mısır gezi notları
Muhteşem bir yürüyüş, harika bir gün doğumu, önemli bir manastırı ceplerime doldurmuş olmanın mutluluğu ile kendimi temiz çarşaflarımın üzerine bırakıp uykuma kaldığım hostelde devam ettim.
- Yazılarımdan keyif aldıysanız bir de Youtube Kanalıma göz atın; Çok Okuyan Çok Gezen
- Anlık paylaşımlarımı ise instagramdan takip edebilirsiniz; Çok Okuyan Çok Gezen
Yolda Kalın!