Gruppal ile; Rodos, Simi ve Kos’a yaptığımız 3 gece 4 günlük Yunan Adaları turumuzun ilk bacağı olan Rodos bir adadan beklediğiniz herşeyi sunarken, harika plajları, güzel yemekleri, sıcak kanlı insanları ile çok daha uzun zaman ayrılmayı kesinlikle hak ediyor. 2 gününü Rodos’ta geçirdiğimiz 4 günlük Yunan Adaları turundan sonra; Rodos gezilecek yerler, Rodos’a nasıl gidilir, Rodos plajları, Rodos’ta ne yenir gibi pek çok sorunun cevabı bu yazımda!
Bu Yazıda Bulacaklarınız
Rodos Hakkında Kısa Kısa
Rodos, 12 Adalar’ın en büyüğü ve yönetim merkezi olmasının yanı sıra Ege ve Akdeniz’e hakim konumu nedeniyle hem günümüzde hem de tarih boyunca olarak stratejik öneme sahip olmuştur. Tarih boyunca Romalılar, İtalyanlar, Osmanlılar bu stratejik adayı ellerinde tutmak istemişler çünkü önemli deniz yolları üzerinde bulunan Rodos, kendi karasularından geçen gemilerden aldığı vergilerle zengin bir ada olmuş.
Rodos’un Şövalyeler Adası olarak bilinmesinin nedeni ise, 14-15. yüzyıllarda adaya St. John Şövalyelerinin hakim olması. Şövalyeler Osmanlı İmparatorluğu’na yenilene kadar adadaki hakimiyetini sürdürmüş, sonrasında da Malta Adası‘na kaçmışlar.
400 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetiminde kalan ada, 1.Dünya Savaşı’nda İtalyanlar’a sonrasında da Yunanlılar’a verildi. Halen Rodos Adası’nda çok sayıda Osmanlı eseri, medrese ve camii var.
Tüm bu farklı kültürlerin de ada üzerinde etkileri olmuş, çok kültürlü bu ada kesinlikle görmeye değer.
Gezi notlarıma başlamadan önce aşağıdaki görsele tıklayarak Rodos videoma da bir göz atabilirsiniz 🙂 Kanalıma abone olmayı da unutmayın.
Rodos’a Nasıl Gidilir?
Türkiye’den Rodos’a gitmenin en kolay yolu Marmaris’ten feribot ile Rodos’a geçmek. Marmaris’ten Rodos’a her gün 09:15 ve 17:00’de iki adet feribot var. Yeşil Marmaris Lines’ın işlettiği feribot sadece yolcu alıyor, araç taşımıyor. Yolculuk 1 saat sürüyor. Biletlerinizi online olarak veya iskeleden alabiliyorsunuz.
2018 yılı Marmaris-Rodos feribot ücretlerini aşağıdaki tabloda görebilirsiniz:
Marmaris-Rodos “Farklı Gün Gidiş-Dönüş” Bilet Fiyatları
Aşağıda yer alan fiyatlar Euro cinsindendir.
Tarih Aralığı | Yetişkin | Çocuk (7-12) | Bebek (0-6) |
01.01.2018-08.06.2018 | 70 | 50 | 5 |
09.06.2018-19.06.2018 | 75 | 55 | 10 |
20.06.2018-14.08.2018 | 70 | 50 | 5 |
15.08.2018-31.08.2018 | 75 | 55 | 10 |
01.09.2018-31.10.2018 | 70 | 50 | 5 |
Tarih Aralığı | Yetişkin | Çocuk (7-12) | Bebek (0-6) |
01.04.2018-31.10.2018 | 40 EUR | 28 EUR | 5 EUR |
Sefer saatleri veya bilet fiyatlarını gitmeden önce tekrar teyit etmeniz faydalı olacaktır.
Biz İstanbul’dan Marmaris’e bir gece önceden gelip sabah feribotu ile Rodos’a geçmeyi tercih ettik. Sabah 08:00’de feribot iskelesinde bulunmanız yeterli oluyor, biletinizi gişeden alıp direk feribota binebiliyorsunuz. Pasaport kontrolünden geçtikten sonra bir freeshop var, alışveriş yapmak isteyenler buraya bakabilir.
Feribotun bir kafesi var, su, kahve, abur cubur gibi ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz.
Rodos Adasında Ulaşım
Rodos Adası’nın en uzun yeri yaklaşık 80 km, en geniş yeri ise 38 km yani Rodos Adası’nı gezmek için bir araca ihtiyacınız olacak. Araba veya motosiklet kiralayarak adadaki koylar, köyler ve vadileri kolaylıkla gezebilirsiniz. Adanın kendi içinde ulaşım olsa da koylara gitmek istediğiniz noktada kendi aracınız olması en iyi alternatif. Rodos Adasında araç kiralamak isterseniz günlük fiyatlar aracın yeni ve büyük olmasına göre değişmek üzere, 25 euro ile 35 euro arasında değişiyor. Rodos Adası’na indiğiniz limanın hemen karşısında Rodos araç kiralama şirketlerinin ofislerini göreceksiniz.
Rodos’un bir güzel yanı da hiçbir yerde otopark ücreti alınmaması. Koylar, tarihi yerler gibi alanların yakınlarına büyük park alanları yapmışlar ve hepsi ücretsiz. Rodos’a gelen turistlerin araç kiralama sürecini sorunsuz geçirmeleri için böyle bir uygulamaya gidildiğini öğrendim, çok güzel olmuş.
Rodos Gezilecek Yerler
Rodos gezimize eski şehir merkezinden başlıyoruz. Feribottan indiğimiz liman Turistik Liman olarak geçiyor, zaten indiğimiz yerde hemen eski şehir surlarını görmeye başlıyoruz.
Mandraki Limanı
Rodos gezilecek yerler listesindeki ilk durağımız Mandraki Limanı. Limanda Aziz Nikola feneri, yeldeğirmenleri ve limana giren gemileri karşılayan geyik heykelleri en dikkat çekici ögeler.
Liman girişinde karşılıklı limana gelen gemileri karşılayan geyik heykelleri Rodos’un simgelerinden biri haline gelmiş. Bu geyikler Rodos’taki hayatı temsil ediyormuş, adaya ilk yerleşenler zamanında adadaki yılanlardan çok şikayetçilermiş, günün birinde adaya bir çift geyik getirilmiş ve o geyikler yılanları ayakları ile ezerek öldürmüş. Ondan sonra adaya daha fazla insan gönül rahatlığı ile yerleşmiş. Dişi geyiğin adı Elafia, erkek geyiğin adı ise Elafos imiş. Bu bilgi ne işimize yarayacak demeyin, Yunanlılarla konuşurken genel kültür oluyor.
O geyiklerin olduğu yerde, eskiden Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri sayılan Rodos heykelinin olduğuna inanılıyor. Heykel bronzdan yapılma, Yunan Tanrısı Helios’u temsilen ve 32 metre yüksekliğinde imiş, iki ayağı limanın iki ağzını tutuyormuş. Ancak bir depremde yıkılıp sulara karışmış. Heykelin izine rastlayan yok ama efsanesi devam ediyor. Game of Thrones severler için de bir ek bilgi, Titan of Braavos heykeli Rodos Heykeli’nden esinlenerek yapılmış.
Mandraki Limanı kıyısında bir de Evangelismos Kilisesi yer alıyor, Rodos’un en önemli ve büyük kilisesi burası. Düğünler genelde burada yapılıyormuş. Ben artık çok farklı olmadıkça ibadet yerlerini ziyaret etmediğim için şöyle bir kapıdan bakıp devam ettim.
Rodos Eski Şehir Merkezi
Rodos’un Ortaçağ şehrini keşfetmek için surlardan içeriye girmeniz gerekiyor. Tavsiyem şehre girmeden önce surların önüne yapılmış olan hendeklerde bir tur atmanız. Hem surların ihtişamı daha belli, hem de şehri korumak için harcanan emek. Rodos’un liman tarafı çok korunaklı olduğu için şehrin denizden alınması mümkün değilmiş. Şehri daha iyi koruyabilmek için de kara tarafına kat kat ve derin hendekler kazılmış ki şehir kolay kolay düşmesin. Rodos Şövalyeleri bu işi gerçekten işi becermişler. Osmanlı Ordusu şehri uzun süre kuşatmasına rağmen surları geçememiş, ta ki içeriden bir şövalye ile işbirliği yapana kadar. İşbirliği yaptıkları şövalye bütün barutu saklayınca şehir düşmüş. O güne kadar Rodos Şövalyeleri adı ile bilinen şövalyeler, kendilerine yeni gösterilen Malta’ya kaçmışlar ve böylece Malta Şövalyeleri olmuşlar.
Rodos eski şehir merkezinde gezilecek yerler listesinin en önemlileri: Arkeoloji Müzesi, Üstatlar Sarayı, Şövalyeler Caddesi, Saat Kulesi, Hipokrat Meydanı, Kanuni Sultan Süleyman Camii, Ağa Camii, Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi, Agora (çarşı). Bu tarihi binaları görmenin yanında şehrin sokaklarında aylak aylak dolaşmak en keyifli olanı. Eski bir Ortaçağ kasabasında dolaşıyormuş gibi, her an bir köşeden bir şövalye çıkacakmış hissi ile şehri keşfetmenin tadı bir başka.
Eski şehir merkezini gezmeniz yarım gününüzü alacaktır, günün kalan yarısında da şehir merkezindeki en iyi plaj olan Elli Plajında deniz ve güneş keyif yapabilirsiniz. Rodos yılın 300 günü güneşli ve açık havası ile güneş banyosu yapmaya her zaman müsait.
İlginizi çekerse, ki bence çekmez 🙂 Elli plajından devam ederseniz bir de akvaryum var.
Yine şehir merkezinde deniz kıyısında çok büyük bir Casino var; Grande Albergo Delle Rose. Otel ve casino olarak hizmet veren bu yapıdan bahsetme nedenim öneride bulunmak değil 🙂 Bu casinonun olduğu otelde bugünkü İsrail’in kuruluş anlaşması yapılmış, bu nedenle stratejik öneme sahip bir yer.
Türk Mahallesi
Rodos merkezinden birkaç kilometre uzakta, Kritika Bölgesi’ne Girit’ten mübadele zamanı kaçan Türk aileleri yerleşmiş. Tek katlı, Osmanlı tipi bu evlerin olduğu bölge şu an koruma altında olsa da artık burada çok az Türk yaşıyormuş. Sanmayın ki Rodos’tan ayrılmışlar, aksine ticarete atılıp zenginleştikleri için şehir merkezine taşınmışlar.
Akropolis ve Apollon Tapınağı
Rodos eski şehrinin yüksek kısmında Akropolis, Apollon Tapınağı ve stadyum var. Ancak görmeye değer mi derseniz bence değmez. Kazılar ve restorasyon çalışmalarından sonra tapınak aşağıdaki gibi görünüyor. Bence hiç vakit kaybetmeyin 🙂
Rodos eski şehrini ve çevresini keşfetmek ve tadını çıkarmak için bir gününüzü mutlaka ayırmanızı öneririm. İkinci gün için önerilerim ise devam ediyor, okumaya devam 🙂
Tsampika Kilisesi, Manastırı ve Plajı
İkinci gün hedefimiz Lindos ve Anthony Quinn Koyu olmasına rağmen yol üstündeki önemli duraklara da uğrayarak yol aldık. Tsampika bölgesi de bunlardan biri idi. Biz Tsampika’nın sadece Manastırı’na uğradık. Burası Rodoslular için kutsal bir yer, dua etmek, dileklerde bulunmak için geliyorlar. Özellikle çocuğu olmayanların buraya geldikleri söyleniyor.
Manastırın karşı tepesinde 300 basamaklı bir merdivenle çıkılan bir de kilise var ancak biz sıcakta basamak tırmanmak istemediğimiz için çıkmadık. Yazının sonundaki haritadaki hepsini işaretliyorum, gitmek isteyenler orayı referans alabilir.
Kalithea
Lindos’a doğru ilerlerken Kalithea bölgesinde koylar bölgesinden geçiliyor. Burada arka arkaya pek çok koy var, ücretsiz olarak bu koylarda denize girebilirsiniz. Koruma alanı olan koyların olduğu bölge aynı zamanda çam ormanları ile kaplı. Koruma alanının bittiği noktada da oteller bölgesi başlıyor.
St. Paul Koyu
Lindos şehri bir tepeye kurulmuş, biz Lindos’a girmeden önce denize de girebilelim diye hemen Lindos’un arkasında St. Paul Koyu’nu tercih ettik. Pırıl pırıl denizi, serin suları ve sakinliği ile bu koya bayıldık. Burada Aziz Paul için yapılmış olan bir de şapel var.
Koyda bir plaj işletmesi var ama plaja giriş için herhangi bir ödeme yapmanız gerekmiyor. Rodos’taki bütün koylar için durum aynı. İsterseniz şezlong veya şemsiye için 3-4 euro gibi bedeller ödeyebilirsiniz ya da kendi havlunuzu plaja serip ücretsiz plaj keyfi yapabilirsiniz.
Lindos
Lindos, Rodos şehir merkezinden daha fazla turist çeken bir bölge imiş. Şehrin tepesinde yine bir akropolis, yamaçlarda beyaz evleri ve deniz kıyısında plajı ile şirin bir kasaba burası ve tabii ki çok turistik.
Yamaçtaki şehirden akropolise çıkmak için ne yazık ki yine eşekler görevlendirilmiş. Yürümek isterseniz o da bir seçenek ama yine çok sıcak olduğu biz hiç çıkmamayı tercih ettik. Eşekle çıkmak isterseniz 5 euro, ama çıkmayın yazık hayvancağızlara.
Lindos şehir merkezinde çok sayıda hediyelik eşya satan mağaza turistleri bekliyor. Terastan deniz manzaralarıyla restoranlar da öyle. Şehirde kaybolmamak için Panagia Kilisesi’ni kendinize referans noktası olarak alabilirsiniz. Çünkü dar ve labirent sokaklarda yönünüzü şaşırabilirsiniz.
Stegna Koyu
Lindos’tan ayrılırken rehberimiz Murat Bey, “sizi sürpriz bir yere götüreceğim” dedi. Sürpriz tabii ki en sevdiğim. Stegna Koyu’na geldik ama Stegna’dan sonra toz toprak bir yoldan ilerleyeme devam ettik. Sonunda ulaştığımız yer gizli bir cennet, Grande Blue restoran ve plajı. Burası bir balık restoranı ama isterseniz sadece bir bira içmeye de uğrayabilirsiniz. İşletmecisi Billy çok sempatik biri, giderseniz benden selam söyleyin mutlaka. Baktınız burası çok güzel, konaklamak isterseniz hemen restoranın yanına konuk odaları da eklemişler, yani otel olarak da hizmet veriyor.
Bu manzaradan istemeden de olsa ayrıldık çünkü daha göreceğimiz yerler vardı.
Yedi Pınarlar
Yedi Pınarlar, bir orman içi sayfiye yeri gibi düşünebilirsiniz. 7 ayrı pınardan suyun çıktığı biryer ama coşkun akan bir su hayal etmeyin. Burada mola verebileceğiniz bir de tesis var hepsi o. Buraya harcayacağınız vakti, Stegna veya Anthony Quinn koyunda denize girerek harcamak daha mantıklı 🙂
Ana caddeden buraya kısa bir patika ile yürüyüş yolu var, dilerseniz keçilerin eşliğinde bu yolu yürüyebilirsiniz, buranın en keyifli kısmı oydu bence.
Anthony Quinn Koyu
Anthony Quinn, bir filmi için Rodos’a gelmiş ve filmin bazı sahneleri bu koyda geçmiş. Rodos Halkı da bu koyu Anthony Quinn’e sevgilerinin göstergesi olarak hediye etmişler. Ancak Anthony Quinn, buraya gelip birşey yapmasa da koyun adı böyle kalmış. Yine mis gibi, pırıl pırıl bir koy.
Bu bölgeye gelmişken Ladika Koyu da hemen bir yan koy, oraya da uğrayabilirsiniz.
Biz Anthony Quinn Koyu’na geldiğimizde güneş batmak üzereydi, günü böylece bitirmiş olduk. Rodos’ta ne yenir, nerede yenir önerilerimi başka bir yazıda paylaştım, merak etmeyin 🙂
Yunan Adaları Gezisi Maliyeti
Rodos’u tek başına gezmediğim için bu kez maliyetim tüm gezimi içeriyor. 3 gece 4 gün Yunan Adaları seyahatimizde hangi kalem kaça mal oldu, toplam kaça geldi bir bakalım:
🎈Gruppal’ın tur fiyatı 1849 TL, bütün maliyetleri euro cinsinden yazdığım için onu da euro yazacağım, 350 euro tur bedeli, bütün feribot ve oteller bu fiyata dahildi,
🎈Lindos ekstra tur olarak 45 euro,
🎈Marmaris gidiş, Bodrum dönüş uçak biletlerimizi 2 ay kadar önce 200TL’ye almıştım, tura dahil değildi, 38 euro,
🎈Marmaris’e bir gece önceden gittiğimiz için orada otelde kaldık 12,5 euro,
🎈Havaalanı gidiş gelişler için Havas, taksi vs 10 euro,
🎈Yeme, içme gibi ekstralarımız için ise 120 euro harcamışız, tura sadece sabah kahvaltısı dahildi.
🎈Schengen vizier olduğu için ona ekstra ödemedim, olmasaydı 7 güne kadar kapı vizesini 60 Euro’ya almak mümkün.
Aslında 4 gece 4 gün için (1 gün erken gittiğimiz için) toplam 575 euro harcamışız. Euro alıp başını gitmemiş olsa çok daha güzel olurdu tabii 🙂
Gruppal’a Teşekkürler
Yunan Adaları seyahatini organize eden Gruppal’a, Rodos Adası’nda bize rehberlik eden Murat Bey’e yardım ve ilgileri için çok teşekkür ederim. Gezimiz sırasında Gruppal konusunda çok soru geldi, o konuya da açıklık getireyim; Gruppal’ın geçtiğimiz yıl instagram üzerinde düzenlediği bir video yarışması vardı, ben de jüride yer aldım. Jüri olarak ayırdığımız zaman ve emeğin karşılığı olarak Gruppal ailesi 2 kişilik Yunan Adaları turunu bize hediye etti. İlk kez Gruppal ile yolculuk yaptım, en ufak bir sorun yaşamadık. Rehberleri bilgili ve ilgili, organizasyon ise sorunsuzdu.
Diğer Yunanistan Gezi Yazılarım
Yunanistan ile ilgili o kadar çok gezi yazısı yazmışım ki, bence beni artık vatandaşlığa alırlar 🙂
- Gökteki manastır Meteora
- Basit Frappe tarifi
- Santorini gezilecek yerler
- Kavala gezilecek yerler
- Selanik gezi rehberi
- Selanik Beyaz Kule
- Otobüs ile Yunanistan
Yazılarımdan keyif aldıysanız bir de Youtube Kanalıma göz atın; Çok Okuyan Çok Gezen
Anlık paylaşımlarımı ise instagramdan takip edebilirsiniz; Çok Okuyan Çok Gezen
Yolda Kalın!