Çok seyahat eden insanlara en çok sorulan sorulardan biridir, “en sevdiğin ülke, şehir, yemek, müze hangisi?”. Cevap vermesi o kadar zor bir soru ki bu. Her ülkede sevdiğim başka yerler, başka özellikler var, “bir tane seç” deyince seçmek gerçekten çok zor. Bu yüzden “ölmeden önce dünyada mutlaka görmeniz gereken 10 muhteşem yer” listemde belli bir ülke veya şehir yerine, gittiğimde beni derinden etkileyen, gidince dönmek istemediğim yerleri paylaşmak istedim.
Beni en çok etkileyen yerler çoğunlukla binlerce yıl öncesinden kalan ihtişamlı antik kentler veya doğanın dudak ısırtan güzelliği oluyor. İkisini bir arada bulabilirsem değmeyin keyfime. Hazırladığım bu liste bir öncelik listesi içermiyor, çünkü hepsi birbirinden güzel, birbirinden etkileyici, bende iz bırakmış olan yerler.
1. Petra Antik Kenti, Ürdün
Petra, Dünyanın yeni yedi harikasından biri, Unesco Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan, Nebatiler, Romalılar gibi farklı kültürlere ev sahipliği yapmış sonrasında da tarih sahnesinden kaybolmuş bir şehir. 1800’lerde İsviçreli bir arkeolog şehri keşfedene kadar, Bedevilerin meskeni olmuş. Petra, Yunanca’da “kaya” anlamına geliyor. Petra’yı özel kılan içinde bulunduğu vadinin muhteşem güzellikteki kızıl rengi bana sorarsanız.
Antik Kent bugün çok iyi korunuyor. Girişte sizi içine alan kızıl bir yarık olan Siq’i geçtikten sonra ilk El-Hazne karşınıza çıkıyor. El-Hazne, kayalara yekpare oyulmuş bir tapınak. Tiyatrosu, yaşam alanları gibi pek çok Roma şehrinde gördüğümüz eserler bu şehirde de yer alıyor. 20bin kişinin yaşayabileceği bir şehir imiş Petra. Petra’ya gelince mutlaka görmeniz gereken bir diğer nokta ise dünyanın sonundaki manastır. El-Hazne tapınağına çok benzeyen görüntüsü için 2 saatlik merdiven çıkışlı bir yürüyüşü göze almalısınız. Son olarak El-Hazne’yi yukarıdan gören rota da birkaç saatlik bir yürüyüş rotası. Petra’yı gezmek için bir tam gün ayırmanızı, hatta eğer günleriniz uyarsa “Petra by Night” denilen gece mumlar ile ışıklandırılan gösteriyi izlemenizi öneririm.
Yüzyıllara Meydan Okuyan Şehir – Petra Antik Kenti
2. Abu Simbel Tapınağı, Mısır
Mısır başlı başına devasa bir medeniyetin beşiği. Nil nehri kıyısı boyunca görülecek pek çok antik kalıntı barındırıyor. Benim Mısır’daki favorim ise herkesin aksine piramitler değil Sudan sınırında yer alan Abu Simbel Tapınağı. Aswan’da Nil nehri üzerine yapılan baraj nedeniyle sular altında kalacak olan tapınak, küpler haline kesilerek taşınıyor ve ekinoks zamanı güneş ışığının tapınağa vuruş açısına varana kadar hiçbir özelliği kaybolmadan yeniden inşa ediliyor. Unesco Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan tapınağın taşınma hikayesinin belgeseli de yapıldı.
Mısır tanrılarıa ait devasa heykeller, muhteşem duvar resimleri, şu an yeni yeri Aswan baraj gölünün kıyısındaki bu tapınak gördüğüm en ihtişamlı ve etkileyici yerler arasında yer alıyor.
3. Kıyamet Meydanı, Marakeş, Fas
Bu listede yer alan tek şehir içindeki yer Fas’ın en çılgın şehri Marakeş’te yer alan Kıyamet Meydanı yani Jemaa el Fna Meydanı. Gece-gündüz hareketin hiç bitmediği bu meydanda gündüz meyve suyu satanlar, yılan oynatıcıları, falcılar, dövmeciler, maymun oynatıcıları gibi aklınıza gelen gelmeyen her çeşit aktiviteyi görebilirsiniz. Akşam güneş inmeye başladığında ise meydan devasa bir mutfağa dönüşüyor. Geleneksel Fas yemekleri, deniz mahsulleri, ızgara çeşitleri gibi pek çok farklı yemeği bulabileceğiniz seyyar tezgahlar yan yana dizilerek görüp görebileceğiniz en büyük restoranı oluşturur bu meydanda. Meydandan yükselen dumanları uzaktan gören ve burayı bilmeyen biri yangın çıktığını sanabilir çünkü seyyar tezgahlarda mangallar yanar ve yemek kokusu, insan sesi, mangal dumanı birbirine karışır. Bu karmaşa nedeniyle de meydanın adı Kıyamet Meydanı’dır. Bu meydanın bir köşesinde bir kafeye oturup gündüzden geceye değişimini, sürekli hareket halindeki renkli Faslıları izlemenin tadı hala damağımda, tabii o koca mutfakta yediğim yemeklerin de….
4. Cenoteler, Meksika
Dünyanın gözleri olarak anılan obruklar yani cenoteler, Meksika’nın en turistik yerleri olduğu kadar en ilginç yerleri aynı zamanda. Dünyaya çarparak dinozorların yok olmasına neden olan göktaşının düştüğü yer olduğu düşünülen Yucatan Yarımadası’nda bu çarpmanın etkisi ile binlerce obruk oluşmuş. Bu obrukların içine zamanla temiz su (tatlı su) dolmuş ve pek çoğu yüzmeye hatta dalış yapmaya açık. Kristal berraklığındaki suda genellikle canlı yaşamıyor. Cenoteler kimin arazisindeyse orayı arazi sahibi işletiyor. Bu nedenle belli bir giriş ücreti yok. Bazıları tamamen ücretsiz, bazıları 3-5 TL, en ünlü olanları ise 40-50 TL civarında. Cenotel İk-kil ve Gran Cenote en meşhur olanları. Ancak Yucatan yarımadasında irili ufaklı onlarca cenote ziyarete açık. Bu cenotelerde yüzmek, hatta dalış yapmak hayatımdaki en ilginç deneyimler arasında ilk 10 listesine girmeyi kesinlikle hak ediyor.
5. Machu Picchu, Peru
Gezginlerin Kabesi olarak anılan Machu Picchu’nun bu listede olmaması düşünülemezdi elbette. Peru’nun dağlık bölgesinde yer alan ve hala gizemleri tam olarak çözülememiş olan antik kente ulaşmak bile başlı başına bir mesele.
Sabah güneşin ilk ışıkları ile şehre girebilmek için bir gün önceden vadinin içinde yer alan Aquas Calientes şehrine gelmeniz, sabah 04:00’te kalkıp Machu Picchu’ya ilk çıkan servisleri yakalamak için sıra bekleyen uzun kuyrukta yerinizi almanız veya kıvrıla kıvrıla çıkan dik yolu kendiniz çıkmanız gerekiyor. Girişte isterseniz pasaportunuza Machu Picchu damgası vurarak buraya geldiğinizi tescilleyebiliyorsunuz. Gün doğumunu yemyeşil ve dik tepelerin arkasında izlemeye başladığınızda büyülü bir yerde olduğunuzu anlıyorsunuz. Güneş eski şehrin kalıntıları üzerinde dans etmeye başladığında siz de şehrin sokaklarına dalıp burada yaşayan medeniyeti anlamaya çalışıyorsunuz.
Machu Picchu’yu tepeden görebilmek için Huayna Picchu veya Wayna Picchu tepelerinden birine çıkabilirsiniz. Veya vaktiniz varsa ve performansınıza güveniyorsanız 4-5 günlük Kutsal Vadi yürüyüş rotasını takip ederek tüm bu medeniyetin izinden Machu Picchu’ya varabilirsiniz. Ulaşması zor, ulaşınca ayrılması daha da zor….
6. Khövsgöl, Moğolistan
Dünyanın en bakir ülkelerinden biri Moğolistan, metrekare başına düşen insan sayısının dünyada en az olduğu ülke. Türkiye’nin yaklaşık 3 katı kadar olan yüzölçümüne rağmen ülkede yaşayan kişi sayısı sadece 3 milyon.
Ülkenin en kuzeyinde yer alan Khövsgöl, Tunka Ulusal Parkı’nın içinde bulunuyor ve aynı zamanda Şamanizm’in de merkezi. Bu göl Rusya sınırları içinde yer alan Baykal Gölü’nün ikiz kardeşi olarak biliniyor. Dünyanın en temiz göllerinden biri olan Khövsgöl’un suyunu gönül rahatlığı ile içebilirsiniz, yerel halk içiyor. Bu gölün bizim için önemi ise, hala Türkçe konuşan ve göçer olarak yaşayan Dukha Türklerinin yaşadığı bölge olması. Dukha Türkleri dağlarda göçer olarak yaşadıkları için birkaç gün at sırtında yol alıp yerlerini bulmak için de bölgeyi bilen bir rehbere ihtiyacınız var. Khövsgöl’de ayrıca Yak denilen yabani bir cins inek ve geyikleri yakından görmek, ata binmek için son derece uygun. Dünya üzerinde doğanın bu kadar bakir, temiz, el değmemiş yerler olduğunu bilmek çok güzel.
7. Halong Körfezi, Vietnam
İşte bir başka doğa harikası daha… Vietnam’ın kuzeyinde yer alan Halong Körfezi yani Halong Bay, ejderha görünümlü tepeciklerin denizin içine batıp çıktığı, efsaneler ve hikayelerin kol gezdiği muhteşem bir doğal güzellik. Körfezde birkaç günlük yatılı tekne turlarına katılarak hem bu doğal güzelliği yakından hatta içinden görebilir hem de teknede Vietnam mutfağını deneyimleyebilirsiniz.
8. Svaneti Bölgesi, Gürcistan
Hemen yan komşumuz Gürcistan, vizesiz hatta pasaportsuz gidebildiğimiz sayılı ülkelerden biri. Rusya parçalandıktan sonra kendi ayakları üzerinde durmaya başlayan bu küçük ülkenin Rusya sınırını muhteşem dağ serileri oluşturuyor, bu dağlarda yer alan zirveler Avrupa’nın en yüksek noktaları.
Gürcistan’ın kuzey batısında yer alan Svaneti bölgesi ise savaşçı Svan halkının yaşadığı bölge. Yüksek zirvelerle çevrilmiş olan Mestia ise yukarı Svaneti bölgesinin en büyük yerleşim yeri. 1000 yıldan daha eski bir medeniyete ev sahipliği yapan bölge hem doğa serverler için hem de tarih severler için muhteşem bir keşif alanı. Bu bölgeye özgü Svan Kuleleri ise en dikkat çekici mimari yapıları. Evlerin yanında savunma amaçlı olarak yapılmış 20-25 metre yükseklikteki bu kulelere 4 ila 7 kat arası katmandan çıkılıyor. Her katmana çıkan merdiven yukarı kata çekilip merdiven girişi taş bir kapakla kapatılıyor, böylece düşmanların üst katlara ilerlemesi engelleniyor.
Svaneti Bölgesi’nin en yüksek yerleşimi olan Ushguli, Mestia’dan 46 km mesafede ancak yol bozuk olduğu için 2-2,5 saat civarı sürüyor yolculuk. Hem Svan kulelerin eşsiz örnekleri hem de muhteşem bir doğa görmek için bu yolculuğua kesinlikle değer.
9. Gayzerler, Şelaleler ve Buzullar, İzlanda
İzlanda için tek bir yer söylemek o kadar zordu ki, gayzerler, şelaleler ve buzullların hepsi ile İzlanda’yı bu listeye almayı uygun gördüm. İzlanda dünyadaki en ilginç ülkelerden biri. Ülkenin çok büyük bir kısmını buzullar oluştururken aslında buzulların altı volkanik hareketlilik nedeniyle kaynıyor. Kaynayan sıcak su yerkabuğuna yaklaştığı noktalarda dayanamayıp dışarı fışkırıyor, 200 dereceye varan sıcaklıklar ile… Ülkede bu yüzden açık, kapalı, ücretli, ücretsiz çok sayıda kaplıca var. Blue Lagoon en popüler ve ulaşımı en kolay olanı. Volkanik hareketler tabii ki buzulları eritiyor, önce derin vadiler ve sonra yüzlerce şelale oluşuyor. En yüksek, debisi en fazla, en romantik, en kutsal gibi adım başı şelale görme garantili bir ülke İzlanda. İzlanda bu dünyadaki başka hiçbir yere benzemiyor, bu listeye tek bir yeri ile girmesi haksızlık olurdu…
10. Fiyortlar, Norveç
Kuzeyin bir başka güzel ülkesi Norveç, gitmeye gezmeye doyamadığım ülkelerden biri. Muhteşem doğası ile beni her seferinde şaşırtan, hayran bırakan bir ülke.
Fiyort, buzul vadilerinin denize kadar uzanması ve sonrasında kırılması ile oluşan ince, uzun, genellikle derin ve kenarları çok dik doğa oluşumlarına verilen ad. Norveç, Grönland gibi kuzey ülkelerinde çoğunlukla görülen bu kıyı tipi deniz ile birleştiğinde harika görüntüler oluşturuyor. Norveç’e harita üzerinde bakacak olursanız yılan gibi kıvrılan kıyı şeridi dikkatinizi çekecektir. Bu yılan şeklinin içine girince Norveç’in yemyeşil doğası ile kuzey denizinin birleşmesi ile sürekli tablo gibi görüntülerle karşılaşacaksınız. Fiyortları isterseniz gemi turları ile gezebilir, isterseniz Norveç’te araç kiralayarak deniz kıyısını takip eden yollarda gezebilirsiniz. Araç ile gezmeyi düşünürseniz Norveç’teki yüzlerce yürüyüş rotasından bir veya birkaçına zaman ayırıp kendinizi doğaya atmayı ihmal etmeyin.
En sevdiğim yerler listesine ekleyebileceğimiz pek çok yer olsa da yukarıda saydığım 10 yer bende en çok iz bırakan, tekrar gidip görmek istediğim, gittiğimde doyamadığım yerler. Umarım sevgili okuyucu, umarım sen de bir gün bu yerleri görme şansına kavuşursun.
Sağlıkla kalın!
4 Yorumlar
Gördüğüm en doğru TOP 10..
Çok teşekkürler Ufuk 🙂
10’da 3 tamam. Gidelim de dönmeyelim.
Gerçekten gidelim artık 🙂