Çocukluğum Burdur’da geçti. Burdur’un yeri pek bilinmez ama Antalya ve Fethiye’ye 1,5 saat mesafede Toros Dağlarının hemen arkasındayızdır biz… Hal böyle olunca hem Antalya hem de Fethiye’ye sık sık giderdik. Sonraları da çocuklukta çok gittim nasılsa diye oralara pek yolum düşmez oldu. Oralar benim için gezilecek yerler değil de ev gibiydi bir nevi… Onun için bir türlü gezi rotalarımın arasına giremiyorlardı. Ta ki, Akra Barut Otel Sevgililer Günü için beni Antalya’ya davet edene kadar.
En büyük aşkım seyahat etmekti ama Sevgililer Günü için hiç bir seyahat programı yapmamıştım. O yüzden bu güzel daveti düşünmeden kabul ettim. Hem uzun zamandır yolumun düşmediği Antalya’yı görmek hem de Sevgililer Günü’nü keyifli bir şekilde geçirmek güzel olacaktı.
Antalya Sevgililer Günü Gezisi
14 Şubat sabahı Sabiha Gökçen Havaalanından 08:40 uçağı ile Antalya’ya uçarken 4 kişiydik. Yanımda benim gibi blog yazarı 3 arkadaşım daha vardı. Ben yolda doğum günü hediyesi olarak gelen Yıldırım Büktel’in yazdığı Moğolistan Günlüğü kitabını okurken yol arkadaşlarım uykuya dalıverdiler.
Öncelikle baştan söylemeliyim ki, çok uzun zamandır böyle şımartıldığım bir seyahat yapmamıştım 🙂
Akra Barut Otel’in aracı bizi havaalanından alıp otele getirdi. Biz otele geldiğimizde bütün personel bizi bekliyor gibiydi. Herkes son derece yardımcı, ilgili, güler yüzlü… Misafir İlişkilerinden sorumlu Hatice hanım bizimle özel olarak ilgileneceğini belirtip kahvaltı için otelin restoranlarından biri olan Akra Bistro’ya bizi bıraktı.
Kuş sütü eksik kahvaltımızı harika bir Antalya manzarası eşliğinde yapınca bitmek bilmeyen bir kahvaltıya dönüştü tabiii 🙂 Otelin İK Müdürü eski iş arkadaşlarımdan biri olan Özgür Keskin çıkınca kahvaltımıza o da katıldı ve sohbet uzadıkça uzadı… Yetmedi, İki Gezginiz çifti de Antalya’da olduğumuzu duyunca bizi ziyarete geldi. Keyifli “misafirlerimiz”i uğurladıktan sonra Hatice Hanım bize oteli gezdirdi.
Akra Barut Otel
Akra Barut Otel, Antalya’nın en eski otellerinden Dedeman’ın yerine otel tamamen yenilerek Temmuz 2014’te açılmış. Barut Otellerinin Antalya’nın farklı yerlerinde başka otellleri de varmış, yanılmıyorsam 10 tane. Akra ise aileye en son katılan otel olmuş. Açık büfe restoranı dışında bir giriş katında bir de çatı katında Antalya körfezinin muhteşem manzarasına bakan restoranları var. Bu arada mutfağın çok başarılını olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Özellikle akşam yemeğinde yediğimiz ahtapotun tadı hala damağımda, sanırım bugüne kadar yediklerim arasında en iyisiydi.
Tam bir şehir oteli burası. Antalya’nın merkezinde, Kaleiçi’ne sadece yarım saat yürüme mesafesinde. Üstelik yürüyüş yolu da deniz kıyısından Karaoğlan Parkı’nın içinden geçtiği için hem manzarası hem de çevresi çok güzel.
Otelin bir katı tamamen spor/sağlık aktivitelerine ayrılmış durumda. İstanbul’da da şubesi olan Life Co. sağlık ve spa kısmında hizmet veriyor. Ayrıca bir spor salonu, kapalı ve açık havuzları var. Benim çok sevdiğim yerlerden biri kapalı havuzdan açık havuza geçiş olması ve açık havuzda dışarısı soğukken sıcacık suda, dışarıda yüzme şansımız olması idi. Böylece Şubat ortasında dışarıda yüzme keyfini yaşayabiliyorsunuz.
Otelin en üst katında ise Kral daireleri var. Ailecek yerleşilebilecek kadar büyük, yine muhteşem manzaralı ve kendi özel havuzu olan bu odalarda kalanlar acaba bu manzara ve keyfin tadını çıkarabiliyor mudur diye merak ediyorum. Pencere kenarındaki jakuzi/küvetler ise efsane…
Antalya Şehir Merkezinde Gezilecek Yerler
Oteldeki geziden sonra sıra Antalya gezisine geliyor. Zamanımız kısıtlı olduğu için sadece Yat Limanı ve Kaleiçi’nde yürüyüş yapıp, bir bira içiyoruz. Antalya şehir merkezi ne yazık ki denizin dibine kadar gelen yüksek apartmanlarıyla pek güzel bir şehir değil. Tek istisnası Kaleiçi ve Yat Limanı’nın olduğu bölge. Bu bölgede gezip görebileceğiniz yerler:
- Karacaoğlan Parkı (Karaalioğlu imiş asıl adı ama ben bildim bileli Karacaoğlan :))
- Yat limanı – biraz kalabalık
- Kale içi – restore edilmiş evleriyle ara sokakları mutlaka arşınlayın
- Karatay Medresesi
- Antalya Müzesi
- Yivli minare
- Kesik Minareli Camii
- Tekeli Mehmet Paşa Camii
- Tarihi saat kulesi
- Dönerciler çarşısında döner yemeyi de unutmayın!
Limana yukarıdan bakan pek çok cafe-restorandan birine oturup gün batımını seyretmenin tadını mutlaka çıkarmayı da unutmayın tabii ki 🙂
Antalya şehir merkezinde gezilecek yerler yazıma da bir göz atın.
Sevgililer Günü Yemeği
Akşam otelin çatı katındaki restoranda Sevgililer Günü yemeği için yerlerimiz ayrılmıştı. Masamızla ilgilenen Tuncay bey bizimle özel olarak ilgilendi, ana yemek konusunda önerisini istediğimizde “Dana Kürek” yemeğini öyle bir anlattı ki, zaten açık olan iştahım biraz daha açıldı. Ancak ondan önce gelen karides, ahtapot ve kaz ciğeri başlangıç için bizi oldukça motive etti. Dediğim gibi ahtapot yediklerimin en iyisiydi. Dana kürek ile ise altın vuruş yaptık. Zengin içki menüsünde en sevdiğim Şili şaraplarını yeniden tatma fırsatını da bulduğum için ayrıca mutluydum. Fonda canlı piyano, lezzetli yemekler, harika bir şarap ve güzel bir sohbet. Daha ne isterim ki 🙂
Cumartesi günümüz dolu dolu geçerken Pazar gününü kendimizi şımartma günü ilan ettik 🙂
Sabah yine uzun ve keyifli bir kahvaltı. Kahvaltıdan sonra otelin bahçesinde yürüyüş.
Yediklerimizi sindirdikten sonra açık havuza bağlanan kapalı havuzda bir açıkta bir kapalıda yüzmenin sona kadar tadını çıkardık. Akra Bistro’da yediğimiz öğle yemeğinden sonra ise Lifeco’nun masözlerimize kendimizi bıraktık.
Bir saat kadar süren aromaterapi masajından sonra tam anlamıyla pamuk gibi olmuştum 🙂 19:00 gibi otelden ayrılana kadar da odada 2 günün tadını içime sindirecek kısa bir dinlence…
Seyahatlerimde lüks otellerde kalma imkanım olamıyor ama bu hafta sonu keyfinden sonra ara sıra böyle kaçamaklarla kendimi şımartmaya karar verdim. İnsan kendisini prenses gibi hissediyor. Güler yüzlü, son derece ilgili personel, iştah açan yemekler, masaj, havuz, biraz da lüks. Sevgililer günü için daha iyisi olamazdı herhalde.
5 Yorumlar
her zaman bekleriz, sen yarı Antalya’lı sayılırsın.. Uzun zaman sonra senide görmüş olmak güzeldi. Hepinize sevgiler.
Teşekkür ederim Özgürcüm 🙂 Seni görmek de çok güzeldi, yine geliriz 🙂
Konyaaltı’ nda Atatürk parkı içinde bulunan Bigman Cafe’ yi de görmenizi tavsiye ederim. Manzarası ve yemekleri çok güzel. http://turgayaksoy.blogspot.com.tr/2014/09/the-bigman-bistro-cafe-antalya.html
Antalya Kaleiçi’nde mutlaka gezilmesi gereken yerlerden biri de Deniz Biyoloji Müzesi. 2014 Ocak ayında açılan müze Türkiye’nin bu konudaki ilk müzesi olma özelliği taşıyor. Müzede yaklaşım 500 çeşit deniz canlısı sergileniyor. Ayrıca diğer keyifle gezilebilecek müzeler de Sinema Müzesi, Soba Müzesi ve Oyuncak Müzesi…
Bilgilendirme için çok teşekkürler Kadircim 🙂