Bugün, sizinle gizemli Mısır piramitlerine doğru bir yolculuğa çıkacağız. Mısır’ın en meşhur piramitleri olan Giza Piramitleri; dünyanın yedi harikasından biri olan Keops Piramidi, komşuları Kefren ve Mikerinos ve oraya kadar gitmişken Sfenks Heykeli hakkında merak ettiğiniz herşey bu yazıda sizi bekliyor, keyifli okumalar!
Bu Yazıda Bulacaklarınız
Giza Piramitleri Hakkında İlginç Bilgiler
Giza Piramitleri hakkında pek çok ilginç, gizemli, mistik ve cevabı hala verilememiş soru var. Önce Giza Piramitlerini tanıyıp sonra da bu gizemlerin içine dalacağız.
- Giza Piramitleri, Mısır’ın başkenti Kahire’nin bir mahallesi olan Giza bölgesinde bulunuyor. İsmini de buradan almış.
- 3 ana piramit, Sfenks heykeli ve etrafındaki irili ufaklı piramit ve diğer yapılardan oluşuyor.
- Keops (Khufu), Kefren (Khafra) ve Mikerinos (Menkuara) 3 ana piramitin isimleri. Bu isimler bu piramitleri yaptıran ve buraya gömülen firavunların isimleri.
- Yapılan araştırmalar sonucunda Piramitlerin milattan önce 2-3 bin (M.Ö. 2589 ile 2504) yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor.
- Piramitlerin diziliş şeklinin M.Ö. 10.000 yılındaki Orion takım yıldızının diziliş ile aynı olduğu, piramitlerin büyüklüklerinin de yıldızlar ile paralel olduğu iddiası ortaya atılmış ve piramitlerin inşa yılının milattan önce 10.000 olabileceğine dair tartışmalar yapılsa da ispatlanamamıştır.
- Eski Mısır krallığında piramitlerin “öteki dünyaya ulaşabilmek için bir araç” olarak inşa edildikleri düşünülüyor.
- Keops, Büyük Piramit olarak da anılır ve dünyanın 7 harikası içinde bugün hala ayakta olan tek yapı olması ile dünya tarihi açısından da büyük önem taşır.
- Bir teoriye göre, piramitlerin üzerinde bulunduğu meridyen dünyadaki kara ve denizleri iki eşit parçaya ayırıyormuş.
- Keops yani Büyük Piramit, Eyfel Kulesi inşa edilene kadar dünyanın en yüksek yapısı ünvanını elinde tutmuştur. Yapıldığı dönemi düşününce insan dehşete kapılıyor. Büyük Piramit’in yapıldığı dönemde 145,75 metre olduğu, 10 metresini kaybettiği tahmin ediliyor.
- Piramitler ilk yapıldıklarında dışındaki taşlar beyaz imiş ve güneşi yansıttığı için pırıl pırıl parlıyormuş. Zamanla o taşlar deprem gibi felaketlerle dökülmüş, Mısırlı Araplar tarafından sökülerek başka yerlerde kullanılmış, rüzgar ve kum sürtünmeleri nedeniyle bu dış kaplama tamamen yok olmuş.
- Bahsi geçen dış yüzeyin pürüzsüz olmasına büyük önem verilmiş, her yeni yapılan piramitte bu konuda aşama kaydedilmiş. Bu sayede devasa bir ayna gibi görünüyorlardı. Bu parlaklığın aydan dahi görülebildiği hesaplanmış. Antik Mısırlılar, Büyük Piramit’e İkhet diyorlardı ki bu da “görkemli ışık” demekti.
- Keops ve Mikerinos piramitlerinin içi ziyarete açık, ancak piramitlerin içinde bulunan tüm mumyalar Mısır Müzesi’ne taşınmış durumda.
- Yapılan incelemelerde, Büyük Piramitin yaklaşık 2 ila 3,5 milyon taş bloğundan yapıldığı tespit edilmiş. Bu taş bloklarının en ağır olanları 40 ton olduğu söyleniyor. Blokların çoğunluğu 3 ton, bir kısmı da 1 ton ağırlığında. Bu taş bloklarının piramitlerin bulunduğu bölgeye nasıl taşındığı hala gizemini koruyor.
- Üç Giza Piramidinin birbirine oranı 3:4:5 şeklindedir ve Pisagor üçgeni oluşturur. Pisagor doğmadan bin yıllar önce…
- Piramitleri yapan kişinin antik Mısır’ın ünlü mimarı İmhotep olduğu düşünülüyor.
- Piramitlerin iç sıcaklığı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı olan 20 derece ve sabit.
Piramitlerle ilgili çok sayıda gizem hala çözülmeyi bekliyor. Yapıldıkları dönemdeki teknoloji ile bu devasa yapılar nasıl inşa edildi? Pek çok geometrik hesaplama nasıl bu kadar mükemmel şekilde yapıldı? Dünya dışı varlıkların bu işte bir payı var mıydı? Bu sorular sorulmaya devam ediyor ve daha uzun süre de edecek gibi görünüyor.
Benim Mısır’da konuştuğum birkaç Mısırlı dünya dışı varlıklar veya güçler tarafından yapılmış olması ihtimaline oldukça inanmış görünüyorlar, siz ne dersiniz?
Blogumdaki diğer Mısır gezi yazıları da ilginizi çekebilir.
Giza ve Saqara Piramitleri Videosu
Giza ve Saqara Piramitleri videoma da mutlaka bir göz atın ve videoyu beğenirseniz, yorumlarınızı esirgemeyin. Kanalıma abone olmayı unutmayın.
Keops (Khufu) Piramidi
Keops piramidi, Giza piramitlerinin en büyüğü olması nedeniyle Büyük Piramit olarak anılıyor. Giza Piramitlerinin en büyüğü olmasının yanısıra ilk yapılanı olma özelliği taşıyor.
Keops’un ilk yapıldığında 145,70 metre yüksekliğinde olduğu, zamanla 10 metre kadar kısalarak 138,75 metreye kısaldığı düşünülüyor.
Keops piramidinin içinde kral ve kraliçe için ayrı mezar odaları bulunuyor. Keops piramidi içine girilebilen piramitlerden biri. Kral Khufu için kendisi tarafından yaptırılan mezarın inşaatının 25 yıl kadar sürdüğü ve 100bin işçinin inşaatta çalıştığı düşünülüyor. Kral Khufu’nun benzer bir mezarın inşaa edilememesi için bütün işçileri öldürttüğü de rivayetler arasında.
Keops, dünyanın 7 harikasından biridir ve dünyanın yedi harikasından bugün hala ayakta kalan tek yapıdır.
Giza piramitleri bölgesine girdiğinizde Keops sağda kalır ve tam karşınızda ve Sfenks ve Kefren piramidini görürsünüz. Kefren daha büyükmüş gibi görünür ancak bu sadece bir göz yanılgısıdır. Kefren’in bulunduğu zeminin daha yüksekte olması bu yanılgıya sebep olur.
Kefren (Khafra) Piramidi
Kefren piramidi, 3 büyük Giza piramidi arasında tepesindeki koruyucu kaplamanın hala görülebildiği tek piramit olması ile ayrışır. Konumu itibarıyle de en merkezi piramittir.
Kefren piramidi 136,40 yüksekliği ile Keops’tan sonraki ikinci yüksek piramittir. Kefren’de de Keops’ta olduğu gibi kral ve kraliçe odaları bulunmaktadır. Bu piramit firavun Kefren tarafından değil, oğlu Mikerinos tarafından yaptırılmıştır.
Mikerinos (Menkuara) Piramidi
3 Giza Piramidinin en küçüğü olan Mikerinos Piramidi, 66,5 metre yüksekliğindedir. Kral Mikerinos zamanında yapımına başlansa da kral piramit bitmeden öldüğü için inşaatını oğlu tamamlamıştır. Diğer piramitlerden farklı olarak defin odası piramidin en altına yapılmış.
Mikerinos piramidin içindeki defin odası normalde ekstra ücret ödemeden ziyaret edilebiliyor. Ancak benim gittiğim Eylül 2019’da restorasyon çalışması olduğu için kapalı idi.
Sfenks Heykeli
Dünyanın en büyük taş heykeli ünvanını elinde tutan Büyük Giza Sfenksi, 20 metre yüksekliği ile piramitler bölgesine girince hemen dikkat çekiyor. Yatan aslan biçiminde yapılmış vücudu ve firavun şeklindeki kafası ile mezarları ve piramitleri koruduğuna inanılıyormuş.
Pencelerinin arasında bir tapınak bulunan Sfenks heykelinin yüzünün Kral Keops örnek alınarak yapıldığı tahmin ediliyor. Halbuki ben her gördüğümde Bülent Ersoy’a benzetiyorum.
Blogumdaki diğer Mısır gezi yazıları da ilginizi çekebilir.
Giza Piramitleri Nerede, Nasıl Gidilir?
Bu kadar anlattık ama “Giza Piramitleri nerede, Giza Piramitlerine nasıl gidilir?” sorularını sorduğunuzu duyar gibiyim. Merak etmeyin, anlatacağım, siz okumaya devam edin.
Giza Piramitleri, Kahire şehir merkezine yarım saat mesafede Giza mahallesinde bulunuyor. Kahire şehir merkezi yani downtown denilen bölgeden Giza piramitleri 18 kilometre mesafede.
Kahire Şehir Merkezinden Giza Piramitlerine Gitmenin 1. Yolu: Taksi veya Özel Araç Tutmak
Piramit bölgesine gelmenin en kolay yolu bir taksi ile sizi hem götürmesi hem de geri götürmesi konusunda anlaşmak.
Ben Giza Piramitlerinin yanısıra Saqara bölgesini de görmek istediğim için tüm gün araç ayarlamak üzere birkaç acente ile görüştükten sonra en uygun fiyatı kaldığım hostelden aldığım için onların ayarladığı şoför ile gittim. Gideceğiniz bölge ve süreye göre fiyat değişiyor. Giza, Saqara ve Memphis bölgesinde tüm gün yapacağımız rota için günlük 30 Usd idi aldığım fiyat. Hostelden bir arkadaş da geziye dahil olunca 15-15 bölüştük, epey ekonomik oldu. Bu fiyat sadece araç için, ayrıca gittiğiniz her yere giriş ücretlerini kendiniz ödüyorsunuz.
Eğer piramitlere taksi tutarak gidecekseniz, sıkı pazarlık ettiğinizden emin olun. Pazarlıkla uğraşmak istemezseniz; Uber Kahire’de çok iyi çalışıyor. Uber üzerinden bir taksi çağırarak taksimetrede yazan tutarı ödersiniz.
Bir diğer önemli notum ise, Giza Piramitlerinin olduğu bölgede tüm günü geçirebileceğiniz kadar çok görülecek yer var. Akşam saatlerinde de ışıklı bir gösteri oluyormuş. Bir taksi ile gidiş – dönüş anlaşmak yerine gidiş, dönüş ayrı taksi çağırabilirsiniz. Maliyet açısından daha bile uygun olabilir çünkü araç sizi bütün gün beklememiş olur.
Kahire Şehir Merkezinden Giza Piramitlerine Gitmenin 2. Yolu: Otobüs veya Minibüs ile gitmek
Giza Piramitlerine şehir merkezinden gitmenin başka ve çok daha ekonomik yolu otobüs veya minibüs ile gitmek. Tahrir Meydanı’na çok yakın, Mısır Müzesi’nin önündeki otobüs durağından Giza’ya giden hem büyük otobüsler hem de minibüsler var imiş. 355 ve 357 numaralı otobüsler gidiyormuş, ancak denemediğim için bu bilgiyi Kahire’ye gittiğinizde otelinizden teyit etmenizde fayda var. Bir önemli nokta da bu rakamların Latin alfabesi ile yazılmamış olması. Arapça harfleri öğrenmeniz işinizi kolaylaştırabilir.
Kahire Şehir Merkezinden Giza Piramitlerine Gitmenin 3. Yolu: Metro+Otobüs veya Taksi
Giza Piramitlerine şehir merkezinden gitmenin bir başka ve yine ekonomik yolu önce metro, metrodan inince de taksi veya minibüse binmek. Kahire’de metronun çok kalabalık ve durakların sık olması nedeniyle yavaş olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Sadat metro durağı tam Tahrir Meydanı’nda bulunuyor. Sadat istasyonundan 2 numaralı metro hattını kullanarak Giza-Suburbs durağında inebilirsiniz. Duraktan çıkınca müşteri bekleyen minibüsleri göreceksiniz, onlardan birine binerek piramitlere gidebilir veya taksi çağırabilirsiniz.
Giza Piramitleri Gezi Notları
Giza Piramitlerine gitmek için, yukarıda bahsettiğim gibi, kişi başı 15 Usd’ye Giza Piramitleri, Saqara Piramidi ve antik başkent Memphis gezisi ayarladık. Oda arkadaşım Florraime ile birlikte piramitlere gitmek üzere sabah 08:00 civarında hostelden ayrıldık. 08:30’da giriş açılıyor imiş, amacımız erkenden ve tabii güneş yükselmeden olabildiğince çok yeri gezmekti.
Tahrir Meydanı’ndaki hostelimizden Giza Piramitleri girişine ulaşmamız yaklaşık 40 dakika sürdü. Aslında, yol 18 kilometre ancak Kahire’nin korkunç trafiği ve sabah yoğunluğu ile birlikte malesef yarım saatten fazla sürdü ulaşmamız.
Piramitlerin giriş kapısına geldiğimizde ise biraz hayal kırıklığı yaşadım. Mısır’ın milli gelirinin %17’sini piramitlerden karşıladığını okumuştum bir yerde. Dünyanın 7 harikasından geriye kalan tek yapı, hakkında bir sürü kitap bir sürü film olan bir yerin ihtişamlı bir girişi olur diye ümit etmiştim. Ama derme çatma bir kulübe, içerideki insanların görevli mi yoksa size birşeyler satmaya çalışan birileri mi olduğunu anlamanız mümkün değil. Piramitlerin giriş kapısının bu kadar derme çatma bir yer olması Mısır’ın utancı olmalı.
Giza Piramitleri Giriş Ücreti Ne Kadar?
Kutu gibi bir yapı, soldaki demir parmaklıklı yerden giriş biletinizi alıyorsunuz. Giza Piramitleri giriş bileti 160 Mısır Poundu, yani yaklaşık 55TL. Keops piramidinin içine girmek için ayrı bir bilet almanız gerekiyor. Giriş biletine Keops dışındaki içine girilebilen piramitlere giriş, Sfenks müzesi, gemi müzesi girişi dahil. Keops bileti ne kadardı not almamışım, internette de tutarlı bir bilgi bulamadım maalesef.
Giza Piramitleri Ses ve Işık Şovu
Ayrıca akşamları 19:00’dan itibaren (yaz-kış tarifesi farklı olabilir) ses ve ışık gösterisi yapılıyor, standart bilet 19,35 USD, ön koltuklar VIP olarak satılıyor 22.58 USD. Çocuk bileti ise 11.29 USD. Biletleri soundandlight.show adresinden satın alabilirsiniz. Piramitler ve sfenkse vuran ışıklar ve müzik ile eminim güzel bir şov oluyordur.
Biletimizi alıp yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz ortadaki kapıdan içeriye girdik. Giriştekilerin güvenlik olduğuna dair hiçbir gösterge yok, istemeye istemeye çantamı kontrol için verip devam ettim.
Giza Piramitleri’ne gittiğinizde sizi ilk karşılayanlar size birşeyler satmak isteyenler, en başta da deveciler olacak. Sizi izleme noktasına götürmek için bitmek bilmeyen ısrarlara hazır olun. Ben “istemiyorum” dedikçe, 300 Mısır Poundundan başlayan teklifleri 50 pounda kadar düştü. Benim gibi her yeri yürümek istemezseniz deve turu da ilginç olabilir. Zaten deveye binmeseniz de etrafta sizi gezdirmek için ısrar eden deveciler hep olacak, yorulursanız arada bir yerde deveye geçebilirsiniz. Ayrıca fotoğraf çekerken güzel malzeme oluyorlar.
Biz piramit turumuza Kefren piramidinden başladık. Kefren’in içine giriş yok. Etrafında geniş bir daire çizerek her taşını, her santimini görmeye çalıştık. Dile kolay 136 metre yükseklikte öyle kolay değil herşeyi görmek.
Kefren’den sonra yönümüzü Mikerinos’a çevirdik. Hedefimiz Mikerinos’un içine girmekti ancak restorasyon nedeniyle kapalı olduğunu söylediler. Mikerinos piramidinin arkasında 3 adet de küçük piramit var.
Mikerinos piramidinden sonra izleme noktaları başlıyor, bu nedenle burası devecilerin sizi aşırı taciz edeceği son nokta. Deveciler buraya kamp kurmuş, son bir ümit deve turu satmaya çalışıyorlar. Tabii ki pek çok turist bu ağa düşüyor.
Biz deveye binmemek konusunda çok azimli idik. Bütün alanı yürüyerek gezmeye karar vermiştik, öyle de yaptık.
Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz açıya ulaşmak için çölde yürümeniz gerekiyor. Bu nedenle yanınıza mutlaka güneş gözlüğü, güneş koruyucu hatta kullanabiliyorsanız şapka veya omuzlarınızı kapatmak için bir şal getirmenizde fayda var. Yürürken ayaklarınıza kum dolmasına engel olamayacağınız için spor bir sandalet tercih edebilirsiniz. Ayakkabının içine dolan kumlarla yürümek daha zor olur muhtemelen.
Çöle çıktıktan sonra çok sayıda izleme noktasında develerle fotoğraf çektiren insanlar göreceksiniz. Biz bu kalabalığı aşmak için biraz daha yukarı ve ileri yürüdük. Bir noktadan sonra bizden başka kimseler kalmamıştı. Piramitleri kendimize kapatmış gibiydik, bu durum beni çok mutlu etti. Hem erken gelmiş olmak, hem devecilerden kurtulup olabildiğinde uzağa yürümek yalnız kalmamızı sağlamıştı.
Derken yanımıza iki develi polis geldi. Sohbet etmeye başladık. Fotoğraflarını çekebileceğimizi söylediler. Biz de şaşkın şaşkın fotoğraf çektik. Ve sonundan beklenen oldu, fotoğraflarını çektiğimiz için para istediler. “Polissiniz siz, böyle birşey yapamazsınız” gibi ahlak dersi verme çabalarımız tabii ki işe yaramadı. Uzun süre yanımızdan ayrılmayıp beklediler. Biz de para vermemekte ısrarcıydık. En son yanımıza aldığımız bisküvilerden verip kurtulduk.
Önemli bir not daha: Piramitlere girmeden önce su, abur cubur gibi şeyleri çantanıza koyun. Hatta tam girmeden sağda bir market var, oradan normal fiyata istediğinizi alabilirsiniz. İçeride herşey yüksek fiyatlı.
Daha önemli bir not ise, içeriye girdiğinizde yanınıza, görevli veya polis olduğunu söyleyen insanlar yanaşacak. “Oradan gitme buradan git, gel bir de buraya bak ilginç birşey var” gibi sizi yönlendirmeye çalışacaklar, hiçbirine kanmayın, hepsi yalan söylüyor. Tek amaçları sizden “bahşiş” koparmak.
Benzer şekilde piramidin içine girdiğinizde kapıda bekleyen görevliler içeride fotoğraf çekmenin yasak olduğunu ama istersek fotoğraf çekebileceğimizi ama bahşiş vermemiz gerektiğini söyleyecekler. Sizden para istemeleri kesinlikle yasak. Teklif ettikleri şeyin yasadığı olduğunu söyleyip yaygara koparabilirsiniz, sakın para vermeyin.
Evet, nerede kalmıştık? Piramitleri uzaktan görmek bu deneyimin en güzel kısmı idi bana göre. Yakından göründüklerinden çok daha etkileyici görünüyorlar uzaktan. Biz açımızı değiştirdikçe piramitlerin görüntüsü de farklılaşıyor elbette. Önce arka arkaya imiş gibi görünen piramitler gittikçe birbirlerinden ayrılmaya başladılar.
Kefren piramidinin olduğu bölgeye doğru geniş bir daire çizerek geri dönmüş olduk. Sırada Sfenks müzesi vardı. Müzeye girmek için girdiğimiz yere kadar tekrar yürümemiz gerekti.
Bu sırada öğle saatine varmıştık ve heryer kalabalıklaşmaya başlamıştı. Müze deyince içeride sergilenen birşeyler var diye düşünmeyin, tapınağın içinden geçip Sfenks heykelinin olduğu yere yakından bakmış oluyorsunuz sadece. Bu bölgeden çıkarılan herşey Mısır Müzesi’nde Kahire’de sergileniyor.
Sfenks’i geride bırakıp son durağımız olan Keops Piramidi’ne doğru yollandık. Keops Piramidi’nin çevresinde Güneş Teknesi Müzesi, Nefertiti’nin mezarı, birkaç küçük piramit ve bir de eski müze binası bulunuyor. Şu an müze binası kapalı. Neferteti’nin mezarına girilebiliyor.
Piramitlerin içine girdiğinizde önce dar bir koridordan iki büklüm ilerliyorsunuz. Sonra lahidin bulunduğu küçük bir odaya ulaşıyorsunuz. Bu odaların içinde aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi büyük bir taş lahid bulunuyor. Mumyalar bu mezarlar içine konuluyor imiş. Şu an içleri boş tabii.
Güneş Teknesi Müzesi
Kefren ile Keops piramidi arasında Güneş Teknesi Müzesi yer alıyor. “Güneş tekneleri, Antik Mısır mitolojisinde yeniden dirilen kralın Güneş Tanrısı Ra ile birlikte binerek cennette seyahat ettiği araçlar olarak biliniyor. Kral mezarlarının yakınındaki çukurlar içerisinde gömülü olarak bulunan güneş teknelerinin işlevi konusunda çeşitli teoriler bulunuyor. Bazı teorilere göre güneş teknelerinin firavunun cenaze merasiminde kullanıldığı, diğerlerine göre ise firavunun ölümden sonra öbür dünyada yapacağı seyahatleri için gömüldüğü düşünülüyor.“ Aktuelarkeoloji.com.tr sayfasından alıntı yapışmıştır.
Son durağımız ise Keops piramidi. 19.yüzyıla kadar dünyanın en büyük yapısı olma ünvanını elinde tutmuş, dünyanın 7 harikasından biri, bir çok gizemi hala çözülememiş muhteşem yapı. Yakından bakınca koca bir taş yığını aslında. Keops’un da etrafında bir tur atıyoruz.
Tur otobüslerinin çoğu yolcularını Keops’un arkasındaki otoparka bırakıyor. Bizim aracımızın turizm sertifikası olmadığından bu otoparka giremiyor, o yüzden ilk girdiğimiz yere geri dönmek zorundayız.
Piramitlerin olduğu bölgeyi gezmemiz güneş altında 5 saati bulunca dönüşte bir araç ayarlayayım deyip faytona biniyoruz. 20 Mısır Pounduna bizi girişe değil de Sfenks heykelinin olduğu yere bırakıyor. Girişe kadar gitmesine izin yokmuş, “o zaman niye aldın bizi be adam” diyoruz ama bir faydası yok tabi. “This is Egypt”. Son piramit kazığımızı yemesek olmazdı.
Muhteşem bir yeri geride bırakarak Saqara Piramidi’nin olduğu bölgeye gitmek için aracımıza biniyoruz. Giza piramitlerinde geçirdiğim zamandan inanılmaz keyif aldım. Umarım gitmeyi hayal eden herkes bir gün piramitleri görür.
Blogumdaki diğer Mısır gezi yazıları da ilginizi çekebilir.
Piramitleri Konu Alan Filmler
Gittiğim yerlerde geçen filmleri neden önemsediğimi kısaca anlatmak isterim önce. Özellikle Hollywood filmleri destinasyon pazarlamasının önemli mecralarından biri. Ürdün’de Petra, Kamboçya’da Angkor Wat, Mısır’da Piramitler Hollywood filmlerinde görüldükten sonra popüler olmuş yerler.
Piramitlerde geçen filmler sayıca oldukça fazla, piramitlerde geçen derken içinde piramit geçen, Mısır’da geçen filmler demek daha doğru olacak sanırım.
Piramitlerin popülaritesini zirveye taşıyan film 1981 yılında vizyona girmiş olan İndiana Jones filmidir. Raiders of the Lost Ark (Kutsal Hazine Avcıları) adıyla vizyona giren film bir çok kişinin Mısır’a gitme arzusu duymasını sağladı.
Piramitlerde geçen filmler deyince akla ilk gelen film tabii ki The Mummy, Türkçe adı ile Mumya. 1999 yapımı film iyi gişe yapınca 2001’de The Mummy Returns, Mumya Geri Dönüyor çekildi. Bitmedi, 2008’de The Mummy Tomb of the Dragon Emperor (Mumya: Ejder İmparatoru’nun Mezarı) adıyla serinin üçüncü filmi çekildi.
1998 yapımı Talos Mumyası (Mumyanın İntikamı), yine 1998 yapımı En İyi Özgün Şarkı dalında Oscar ödüllü alan The Prince of Egypty (Mısır Prensi), 2002 yapımı meşhur çizgi film Astérix & Obélix: Mission Cléopâtre, 2014’te vizyona giren Ritleyy Scott yapımı Exodus: Gods and Kings, 2016 yılının en yüksek bütçe ile çekilmiş filmi olan Mısır Tanrıları (Gods of Egypt) filmleri Mısır ve piramitlere olan ilgimizi artıran filmler olarak sayılabilir.
1950’lere gittiğimiz de Mısır’da geçen filmler görüyoruz ancak ben o kadar geriye gitmek istemedim.
Yolda kalın!
1 Yorum
İşe yarıyorsa ne mutlu bana, böyle yorumlar alınca çok mutlu oluyorum 🙂
Teşekkürler Merve