Gezgin Röportajları’nın bu haftaki konuğu, Gezginmarti.com adlı blogunda seyahat deneyimlerini edebiyatla harmanlayan, Şaman genlerinin peşinde koşan bir doğa ve seyahat aşığı Özlem.

Gezgin Martı Özlem Güzelharcan
Gezgin Martı Özlem Güzelharcan

Gezgin Martı Röportajı

Blogunda kendisini “çok okur, çok gezer, çok yazar, arada ağaç kucaklar” olarak tanımlayan Özlem ile seyahatleri üzerine keyifli bir röportaj yaptık.

Bize kısaca kendinden bahseder misin? Kimdir Özlem? Ne zamandır blog yazıyorsun, neden blog yazmaya başladın? Bir de bu blogun ismi nereden geliyor?

Hevesli, meraklı ve öğrenmekten yılmayan bir ruhum. Edirne’de bir devlet okulunda İngilizce öğretmenliği yapıyorum. Boş zamanlarımda da seyahat ediyorum, yazıyorum, bilumum hobi ile uğraşmayı çok seviyorum. Edebiyatla da sıkı fıkı bir ilişkim var. İlk kitabım Naylon Sözler Kafekültür Yayıncılık’tan çıktı.

Blog yazmaya ilk interrail seyahatimden döndüğümde başladım. Sene 2007… Tek başıma sırt çantamı alıp 22 günde tüm Avrupa’yı dolaşmışım. O zamanlar çok fazla seyahat blogu falan da yok. Dönüşte dedim ki Özlem, zaten günlük yazıyorsun, bunları yazıya da döküver. Gezgin Martı işte böyle başladı.

Martı çok eskiden beri kullandığım bir mahlas. Richard Bach’in Martı Jonathan’ını okuduğumdan beri. Zaten tüm mektuplarımı Martı diye imzalardım. İnternet ile tanışınca da tüm sosyal medya hesaplarımı Martı Uctu diye şekillendirdim. Gezen yönüm de Gezgin Martı oluverdi böylece.

Gezgin Martı Özlem Güzelharcan
Gezgin Martı Özlem Güzelharcan

Gezi, gezmek sana ne ifade ediyor? Alıp başını gitme, kaçma, uzaklaşma, yeni yerler görme, yeni insanlarla tanışma, yenilik rutinden çıkma hangisi?

Gezmek beni şarj ediyor. Yeni insanlar tanımayı ve yeni kültürlerle iç içe olmayı seviyorum. Yenileniyorum yani.

Seni yollara çıkaran motivasyonun ne? Seyahat planlarını neye göre yapıyor, gideceğin yeri neye göre seçiyorsun?

Planlı gezmeyi hiç sevmem. Türkiye koşullarında plansız gezmek hiç de kolay değil ama yine de deniyorum. İçimden neresi geçerse, hangi fırsat karşıma çıkarsa ona göre rotamı belirliyorum.

Bugüne kadar gittiğin yerler arasında sen en çok etkileyen yerler en beğendiğin yer/yerler neresi? Neden?

Ben iflah olmaz bir Roma aşığıyım! Her hafta sonu Roma’ya gidebilirim imkanım olsa! Onun dışında Tayland’ı çok sevdim. Ljubljana ve Bled de gönlümü fetheden yerlerden. Londra ve Kopenhag da çok sevdiğim başkentlerden. Gezdiğim her şehrin, her bölgenin bir tarafına mutlaka aşık oluyorum zaten.

Gezgin Martı Özlem Güzelharcan
Gezgin Martı Özlem Güzelharcan

İlk yurt dışı seyahatini nereye yapmıştın? Bugün aynı yere gitsen neyi farklı yapardın?

İlk kez Almanya’ya gittim. 21 yaşındaydım. Şimdi gitsem çok daha ayrıntılı gezerdim elbette.

Bugüne kadar gittiğin yerler arasında sakın gitmeyin diyeceğin bir yer var mı? Neden?

Yok. Demem de zaten öyle bir şey çünkü herkesin deneyimi kendisine özeldir. Belki benim sevmediğim yerleri siz çok seversiniz, kim bilir.

Bugüne kadar seyahatlerinde başına gelen en ilginç olay neydi?

O kadar çok ilginç ve güzel şey yaşadım ki.. Hangisini anlatsam? Londra’ya Adam Lambert ve Queen konserine gitmiştim. Kapıda konser alanına girmek için beklerken tesadüfen yaşlı bir İskoç amca ile tanıştım. Amca benim Türk olduğumu öğrenir öğrenmez kolunu açıp yan yana duran Türk bayrağı ve İskoç bayrağı dövmelerini gösterdi. Edirneli olduğumu öğrenince işler daha da ilginç bir hal aldı. Meğer Brian amca zamanında Türkiye’de yaşamış ve futbol oynarmış. Edirnespor ile de maç yapmışlar. Bana şehrimdeki köftecileri anlatmaya başladı. Bir de doğum günlerimiz aynı çıktı. Muhabbetten neredeyse konseri kaçırıyorduk. Yol tesadüflerine bayılıyorum!

En merak edilen konulardan biri, bu kadar çok seyahat etmek için değirmenin suyu nereden geliyor?

Fırsat peşinde koşmaktan, ev-araba almayıp da paraları uçak biletlerine harcamaktan geçiyor. Dünyayı değirmen olarak görmekle alakalı bir illüzyon aslında bu gezginlik hadisesi.

Bende alıp başımı gitmek istiyorum diyenler için tüyoların, önerilerin var mı?

Kendinize güvenin. Rahat olun. Gerçekten istiyorsanız hiçbir bahanenin ardına gizlenmeyin ve çıkın yollara.

Son olarak klasik bir soru “çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?

Gezerken okuyan ☺

Bu güzel röportaj için Özlem’e teşekkür ederim. Gezgin Martı’yı sosyal medyada takip etmek isterseniz;

Facebook: www.facebook.com/gezginmarti

Twitter & Instagram: @martiuctu

"Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?" diyerek yola çıktım, hala cevap arıyorum. Hayallerimin peşinden yolculuklara çıkıyor, deneyimlerimi blogumda, gazete ve dergilerde paylaşıyorum. Gezmeyi, okumayı, yazmayı ve hayal kurmayı seviyorum.

3 Yorumlar

  1. Fakülte de hocam derdi İyi bir tarihçi olacaksanız kütüphaneyi terkedin ama onu da yanınızda götürün derdi!
    Sizden ricam Atalar Başkenti Ötüken’i, bizim İçin Kült olmuş Orta Asya’yı da gezin!
    Öyle ki oralar bizim için sonun başlangıcıdır! Ayrıca gülüşünüz çok güzel ve şiir gibisiniz! İnanın içi gülen gözlerinize her bakışımda: Gülüşünüzün tadı yarım kalıyor, Gözlerimin kenar çizgilerinde!
    Gezerken öğrenme yolunda ayağınıza taş dokunmaması dileğimle! Saygı, sevgi ve muhabetle..!

Yorumunuzu Yazın