İngilizce öğrenmek için herkesin onlarca farklı sebebi olabilir. Çoğunlukla yaşanan en büyük sorun iş ve okul hayatındaki engeller oluyor. Ama benim için büyük sorun tam olarak da bu değildi. Ben gezmeyi seven biriyim ve evet, en büyük derdim gittiğim yerlerde kendimi tam ifade edememek oldu hep. Tabii bunlar lise yıllarıma dayanıyor. Üniversitede artık İngilizce ile bir alıp veremediğim kalmamıştı. Şimdi bütün dünya avuçlarımda!

Anlatmak istediğim şey Türkiye’de İngilizce bilmenin önemi değil. Asıl önemli olan dünyada bilmek. Kabaca hangi coğrafyada ne tarz sorunlarla karşılaşabileceğinizden bahsedersem “amaaan işaret diliyle anlaşırız, hepimiz insanız sonuçta” diye düşünenlerin fikirlerini değiştirebileceğime eminim!

● İngilizce dünyada en çok konuşulan dil değil, ancak en çok kabul gören ortak dil. Eğer Afrika’nın küçük kabilelerini ya da eski Sovyetler bölgesini gezintiye çıkmadıysanız; gittiğiniz her yerde İngilizce iletişim kurmanız mümkün. Afrika’nın küçük kabileleri ya da eski Sovyetler bölgesinde ise şöyle bir sıkıntı yaşayabilirsiniz: Kabilelerin dünyayla etkileşimi yok, haliyle İngilizce’den bîhaberler. Sovyet bölgesi ise inatla Rusça konuşuyor. Bu durumda Rusça bilmeniz civardaki tüm ülkelerde (bu ülkelerin köylerinde dahi) rahat hareket etmenizi sağlayacaktır. Ancak dünyanın geri kalanına kıyasla bu 2 bölge hayli küçük takdir edersiniz ki…

İngiltere’nin eski çağlarda bir çok ülkeyi ve kıtayı himayesi altına aldığını hepimiz tarih kitaplarından az çok hatırlıyoruzdur. Bu anlayış bugün dünyada anadili İngilizce olan onlarca ülke bıraktı. Her ne kadar bu ülkelerin çoğu artık bağımsızlığına kavuşmuş olsa da hala İngilizce konuşuyorlar. Tamam, aksanları çok farklı olduğu için İngilizce bilseniz dahi başta biraz afallıyorsunuz ama bu da İngilizce’nin ne kadar renkli bir dil olduğunu göstermez mi? Bu ülkeleri de sayayım tam olsun: Hindistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Gambia, Nijerya, Kanada, Jameika, Malta, Tazmanya, Malezya, Pakistan, Gibraltar, Hong Kong, Turks and Caicos Adaları, Bermuda ve daha onlarca farklı yer. İngilizce şu anda 53 farklı ülkenin ve 400 milyon kişinin anadili.

● Yemek yemelisiniz! Evet ne yazık ki vücut dili bir noktada tükenebiliyor. Siz yemek yemek istediğinizi anlatabilirsiniz ama aşırı değişken ve hayli tuhaf yemek kültürüne sahip bir dünyada, önünüze ne geleceğinden asla emin olamazsınız. Ya Asya’da şikayet etmeden böcek tüketeceksiniz ya da derdinizi anlatmak için inek taklidine başlayacaksınız. Merak etmeyin bunun daha kolay bir yol var.

● Yurtdışında konferanslara, seminerlere ve uluslararası toplantılara katılan kişilerin toplantılardan çok gezmekle ilgilendiğinin farkındayız. Bir şekilde katıldığınız etkinlikte simultene tercüme olduğunu ve sizin bu etkinliklerin altından başarıyla kalktığınızı var sayalım. Gezme noktasında tercümanla dolaşmıyorsanız yine tıkanacaksınız. Peki ya yoksa?

● Gezmek için değil de eğitim almak, akademik kariyere sahip olmak için dünyaya açılmak istiyorsanız zaten başvurduğunuz her okul sizden bir İngilizce yeterlilik belgesi isteyecektir. Yalnızca ABD ve Büyük Britanya’daki okullardan değil dünyadaki uluslararası hemen hemen her okuldan bahsediyoruz. Türkiye’de dahi bütün üniversiteler yavaş yavaş İngilizce eğitim sistemini benimsiyorken, daha gelişmiş ülkelerin aksi bir yolda olduğunu düşünmek pek mantıklı olmazdı zaten. İsterseniz tıkır tıkır İtalyanca konuşun, İtalya’daki bir üniversiteye girmenin anahtarı İngilizce olacaktır.

● Müze gezmeyi seviyorsanız ve her gittiğiniz müzenin içeriğine de kusursuz bir şekilde hakim değilseniz, eserlerin altındaki yazıları okumanız gerekir. Bazı duyarlı devletler ve işletmeciler Türkçe açıklamayı da ekleyebiliyorlar ancak Türkiye’deki tüm müzelerde olduğu gibi dünyanın da birçok yerinde açıklamalar genelde o ülkenin anadilinde ve İngilizce yazılır. Amacınız kültürel bir geziyse ya gittiğiniz yerin dilini ya da İngilizce’yi bilmelisiniz. Aksi halde sadece para harcamaya gitmiş olursunuz.

● Yurtdışına çıkan birçok kişi uygun fiyata teknoloji alışverişi yapmanın yollarını arıyor. Çin’i bir kenara bırakırsak teknoloji alışverişini en uygun fiyatla Amerika Birleşik Devletleri’nde yapabiliyorsunuz. Malum, Çin’de üretiliyor olsa da markaların orijini ağırlıklı olarak ABD’de. Ve Amerika’da konuşulan dil ne?

● Sinema tutkunuysanız, ya gittiğiniz yerde filmleri orijinal dilinde anlamadan izlemek zorunda ya da turistik sinema salonlarını tercih ederek İngilizce altyazıyla filmleri takip etmek zorundasınız. Özellikle film festivallerini takip edenler, İngilizce bilmeden film izleme tutkusunun ne denli eziyet olabileceğinin farkındadırlar. Ayrıca sadece Hollywood değil Bollywood ve Büyük Britanya dizi/film sektörünün de kullandığı dil İngilizce.

Ayrıntılar;

www.konusarakogren.com

"Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?" diyerek yola çıktım, hala cevap arıyorum. Hayallerimin peşinden yolculuklara çıkıyor, deneyimlerimi blogumda, gazete ve dergilerde paylaşıyorum. Gezmeyi, okumayı, yazmayı ve hayal kurmayı seviyorum.

3 Yorumlar

Yorumunuzu Yazın