Hayatın koşturması içerisinde monotonluktan kurtulup dünyanın farklı noktalarına seyahatler gerçekleştirmek kuşkusuz her insanın ortak istekleri arasında yer alırken, giderek yaygınlaşan hızlı ve konforlu uçak seyahati imkanları ile birlikte söz konusu arzuları daha rahat ve pratik biçimde gerçeğe dönüştürmek mümkün. Dünya üzerinde mutlaka görmeniz gereken 6 dünya şehri önerimi bu yazıda toparladım.
Bu yolculuklar için en uygun fiyatlara Uçak Bileti imkanı sunan alo bilet hattı sayesinde; kampanyalı, indirimli uçak biletinizi kolayca alabilirsiniz.
New York City – Amerika Birleşik Devletleri
Metropoller söz konusu olduğunda şüphesiz en üst sıralarda yer alan ve çoğu kişiye göre modern hayatın merkezi olarak nitelendirilen New York City, Amerika Birleşik Devletleri’nin kuzeydoğu sınırlarında yer alan ve dünyanın dört bir yanından insanı bir araya toplayan yapısı ile dikkat çekmektedir. Sonu gelmez gökdelenlerinin yanı sıra bu binaların arasında yer alan devasa Central Park’ı ile birlikte de doğanın ve betonun ne denli dengeli biçimde iç içe bulunabileceğine kanıt olarak gösterilen New York City, çoğu kişinin hayatında bir kere dahi olsa görmeyi arzu edeceği noktalar arasında bulunmakta. Şehirde her ne kadar geniş bir tarihi doku bulunmasa da adeta yirmi dört saat boyunca devam eden sanat, kültür, spor ve benzeri aktiviteler ile birlikte tek bir dakikanın dahi boş geçirilmeden keyifli tecrübeler yaşamak mümkün olabilmekte.
Lhasa – Çin Halk Cumhuriyeti
Dünyanın en otantik ve etkileyici şehirleri arasında gösterilebilinecek olan Lhasa, Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde yer alan Tibet özerk bölgesinin başkenti olma özelliğinin yanı sıra, yöre halkı başta olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki milyonlar için bir ruhani lider konumunda olan Dalay Lama’nın da ikamet noktası niteliğini taşıması ile birlikte önemini arttırmaktadır. 1904 yılına kadar şehir tamamı ile dış dünyaya kapalı konumda tutularak yalnızca Tibetlilerin ziyaretine açılmış olduğundan, yüzyıllar öncesinden kalan yapılar günümüzde dahi ilk günkü güzelliklerini korumaktadırlar. Denizden yaklaşık 3600 metre yüksekte yer alan Lhasa, söz konusu özelliğinden gelen sıra dışı iklimi ve etkileyici düzeydeki temiz havası ile ziyaretçilerine unutulmaz deneyimler yaşatabilmektedir. Yedinci yüzyıldan bu yana ayakta kalmayı başaran Roma-Çe Tapınağı başta olmak üzere onlarca farklı ruhani yapı, global çaptaki ziyaretçilerin deneyimlerine açık durumdadır.
Rio de Janerio – Brezilya
Her ne kadar global çaptaki ünü ile birlikte çoğu kişi tarafından Brezilya’nın başkenti olarak bilinse de Rio de Janerio aslında yalnızca içerisinde yer aldığı eyaletin başkenti konumundadır. Buna rağmen ülkenin en turistik ve ilgi çeken noktası olarak nitelendirilebilinecek olan şehir, her sene on milyonlarca kişiyi farklı sebepler ile kendisine çekmeyi başarmaktadır. Üzerindeki tarih bin seneyi aşkın olmasına rağmen bilinen tarihi ile on altıncı yüzyılın başında Avrupalı koloniciler tarafından keşfedilen Rio de Janerio, yaklaşık elli sene sonrasında ise Fransız ve Portekizli kolonicilerin toprak kavgaları içerisinde yer almaya başlamış durumdadır. Uzun yüzyıllar boyu sömürge olarak kalmaya devam eden ülkenin bağımsızlığını ilan etmesi ile birlikte önemi bir anda doruk noktasına çıkan şehir, kültürel ve sportif alandaki turistik faaliyetlerini de daha yoğun olarak sunmaya başlamış durumda. Şehrin adeta simgesi haline gelen Kurtarıcı İsa heykeli ve Maracana Stadyumu, turistlerin mutlak ziyaret noktaları arasında yer almaktadır. Söz konusu ziyaretlerin iklimin uygunluğu sebebi ile neredeyse tüm yıl boyunca gerçekleşebilir durumda bulunması da yoğun ilginin sebeplerinden birisidir.
Londra – İngiltere
Birleşik Krallık içerisinde yer alan ülkelerin şüphesiz en önemlisi olarak nitelendirilebilinecek İngiltere’nin başkenti olma özelliğini taşıyan Londra, krallık ve ülke halkı kadar dünyanın dört bir yanından insanlar için de büyük önem taşımaktadır. Yüzyıllardır olduğu gibi günümüzde de en üst düzey finans ve iş merkezlerinden birisi olan şehir, bunun yanı sıra günden güne artan turistik faaliyetleri ile de ziyaretçilerinin sayısını yükseltmeyi başarmaktadır. Kendisine bağlı olarak yerleşim birimlerini de içine katmak sureti ile on üç ilâ on beş milyon arası değişen nüfusu ile genel bazda son derece büyük çaplı bir metropol olan Londra, buna rağmen halkın çoğunun kırsal alanlarda yaşamlarını sürdürmeleri ile birlikte benzer merkezlerde olduğu gibi tamamı ile apartman yaşamına yönelik bir yapı çizmemektedir. Doğa ve şehrin bir arada yer alabilmesi açısından örnek yaşam merkezlerinden birisi olarak nitelendirilen Londra, global çaptaki pek çok ödülün de sahibidir. Uluslar arası hava trafiğinin en yoğun noktalarından birisi olan şehirde tam beş adet uluslararası hava limanı yer almaktadır. Heathrow şüphesiz bu beş merkez içerisindeki en yoğun ve bilinen alandır. Turistlerin ortak ziyaret alanları arasında gösterilebilinecek Buckingham Palace, Big Ben Tower ve Trafalgar Square’in yanı sıra şehrin farklı bölgelerine yayılmış yüz kırktan fazla park da yerel halk ve turistlerin hizmetindedir.
Marakeş – Fas
İçerisinde yer aldığı Fas‘ın günümüzdeki değilse de ilk başkenti olma niteliğini elinde bulunduran Marakeş, Atlantik Okyanusu ile Fas arasında kısmi bir geçiş noktası oluşturmaktadır. Arapçada Kırmızı Şehir olarak belirtilebilinecek Marrakush kelimesinden ismini alan şehir, gerçekten de kırmızı ve sarı tonlarındaki yapısı ile birlikte son derece etkileyicidir. Birkaç sene önceki sayımlara göre yakşaşık bir milyon kişinin yerleşik hayatını sürdürdüğü şehir, bunun kat be katı kişiyi de farklı turistik sebepler ile her sene düzenli olarak misafir etmektedir. İklimi sayesinde yılın tamamında sıcak bir yapıya sahip olan şehir bu sayede on iki ay boyunca rahatlıkla ziyaret edilebileceği gibi, Temmuz ve Ağustos aylarında kimi zaman kırk santigrat dereceye çıkılabildiğinden bu konuda hassas olan kişilerin dikkatli olmaları gerekmektedir. Tatillerinde otantik havayı solumak isteyen ve huzur ile hareketli gece hayatını bir arada görmeyi arzu eden kişiler, Marakeş’i en az bir kere tecrübe etmelidirler.
Petra – Ürdün
iki bin beş yüz yılı aşan tarihi ile birlikte insanlığın ilk yaşam noktaları arasında gösterilebilinecek olan Petra, Ürdün‘ün akabe Körfezi ve Lut Gölü arasında yer alan bir antik kenttir. Milattan önce 400 ve milattan sonra 100 yılları arasında ilk olarak Nebatiler’e başkentlik yapan şehir, daha sonra Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş ve uzun yıllar onların kontrolünde kalmıştır. İşgalden üç yüz yıl sonra yaşanan ekonomik sıkıntılar ve depremden sonra zaman içerisinde unutulan kent, buna rağmen iki bin yıl sonra bile modern ziyaretçilerini ağırlamayı sürdürmektedir. Hali hazırda halen keşfedilmemiş noktalarının bulunduğuna inanılan ve günden güne ilginçleşen Petra, tarih ve sanat turizmine değer veren her bireyin mutlak suretle görmesi gereken noktalar arasında da gösterilmekte.
Tüm bu noktalara Türkiye ve dünyanın dört bir yanından seyahat gerçekleştirmek isteyen kişilerin başlıca ulaşım aracı şüphesiz uçaklar olmaktadır. Günümüzün konforlu uçakları ile birlikte rahatlık açısından en ufak bir sıkıntı ile karşılaşmadan varış noktalarına ulaşan kişiler, artan talep ile birlikte son derece ekonomik hale gelen fiyatlar sayesinde de ekonomik rahatlıklarını da devam ettirmektedirler. Sizler de bir an önce Alobilethatti.com adresini ziyaret ederek uzman firmaların sundukları uygun fiyatlı ve kampanyalı uçak biletlerinden faydalanarak seyahatiniz için ilk adımı atmanın mutluluğuna erişebilirsiniz.
4 Yorumlar
Bence Brezilya görülmesi ve gezilmesi gereken bir ülke
Daha birini bile görmemişim iyi mi?
Ama Lhasa’ya Çin Halk Cumhuriyeti yerine Tibet deseydin başlıkta, çok daha şık olurdu. (Biliyorum öyle değil ama biz yine de Tibet diyelim…)
;)))
Çağlar, sen her türlü gidersin 🙂