Gezgin Röportajlarının Haziran 2020 konuğu, pek çoğunuzun Keşfetsek adlı blogu nedeniyle tanıdığınız Ahmet Buğra Tokmakoğlu. Genç yaşta blog yazarlığı ile hayatını kazanmaya başlayan Buğra’nın pek çok gence ilham verecek bir hikayesi var. Blog yazarlığının yanısıra Ege Telgraf gazetesindeki seyahat yazıları ile de onu tanıyor olabilirsiniz.
Buğra ile seyahat etmeye nasıl başladığından, blogu Kesfetsek.com’un nasıl ortaya çıktığından, sevdiği yerlerden ve daha pek çok konudan konuştuk.
Önce bize kısaca kendinden bahseder misin, Ahmet Buğra Tokmakoğlu kimdir, neler yapar?
Ahmet Buğra Tokmakoğlu, 20 Nisan 1989’da İzmir’de dünyaya geldi. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden 2011 yılında mezun olduktan sonra İzmir’de farklı basın kuruluşlarında muhabir, editör ve haber müdürü gibi görevlerde bulundu.
2016 yılında gazetecilik görevinden ayrılıp tam zamanlı blog yazarlığına başladı. Halen İzmir merkezli yerel bir gazete olan Ege Telgraf gazetesinde düzenli yazılar yazıyor ancak tutkusu olan seyahat ve seyahat yazarlığı tek düzenli geliri.
Bu gezme sevdası nasıl başladı? Gezi, gezmek size ne ifade ediyor? Seni yola çıkaran motivasyon ne?
Küçüklüğümden bu yana aileden gördüğüm, öğrendiğim bir ‘sevda’ gezmek. Küçük yaşlarda Türkiye’nin farklı noktalarına ağırlıklı olarak arabayla yaptığımız aile gezileriyle Türkiye’yi tanıdım. Üniversite hazırlık sınıfındayken 17 yaşında yaptığım Belçika seyahati ise dünyada gezilecek, görülecek yüzlerce farklı yer olduğunu keşfetmemi sağladı.
Gezmek, yeni yerler görmenin dışında, dünyanın farklı yerlerindeki yaşamlara dokunmak, yerel kültürleri tanımak, önyargıları ortadan kaldırmak için en büyük motivasyon kaynağım. İnsanların nasıl yaşadığı, neler yiyip neler içtiği, yaşadıkları coğrafyada insanlık mirası olan yapılar, müzeler ve sosyal yaşama tanık olmak tarifi zor bir duygu.
Seyahat blogun Keşfetsek nasıl ortaya çıktı? Neden ve nasıl blog yazmaya başladın?
Gazetecilik eğitimi aldığımdan yazmaya aşina biriyim. Kalemimin güçlü olduğu kadar gözlem ve analiz yapmada da başarılı olduğumu düşünüyorum. İlk kez 2007 yılında Milliyet Blog’da her türlü konudan yazmaya başladığım blog yazarlığı deneyimim, 2013’te isim ve soy ismimin baş harflerinden oluşan Anlık Birikimlerin Toplamı adlı blogu Alper Elbirler adlı arkadaşımın yardımı ve desteğiyle açmamla bir adım öteye taşındı.
Ağırlıklı olarak seyahatlerimden anlar, anılar ve deneyimlerimi paylaştığım blogum Yolda Olmak blogunun kurucusu Kemal Kaya’nın önerisiyle Keşfetsek’e dönüştü. İyi ki de dönüşmüş.
Bugüne kadar gittiğin yerler arasında sen en çok etkileyen yerler en beğendiğin yer/yerler neresi? Neden?
Bu soru sıklıkla soruluyor ve her seferinde de benzer cevabı veriyorum. Bir yeri diğerlerinden ayırmak için o yerde en az 2-3 hafta zaman geçirmek ve ona göre değerlendirmek gerekiyor aslında. Birçok kişi de seyahat sırasında hızlı ve daha çok yer görmeye odaklı gezdiği için gördüğümüz yerleri tam anlamıyla tanımıyoruz diye düşünüyorum.
Bugüne kadar seyahat ettiğim ve gördüğüm yerler arasında Yunanistan’ın başkenti Atina, sosyal yaşamı, yemekleri, kent dokusu ve tarihi atmosferi ile yaşayabileceğim bir yer olarak zihnime kazındı.
Almanya’nın başkenti Berlin renkli gece hayatıyla, Amerika Birleşik Devletleri’nin San Francisco kenti ise iklimi ve hoşgörülü yaşamıyla aklımdan çıkaramadığım yerler. Roma ve Amsterdam da her şekilde defalarca gidebileceğim kentler.
Bugüne kadar seyahatlerinde başına gelen en ilginç olay neydi? Belki birkaç hikaye anlatırsın okuyucularımıza.
Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde karşılaştığım yerel halkın sıcak ve samimi tavırlarının Türk olduğumu öğrenmeleriyle birlikte bir anda yüz ifadesi başta olmak üzere nasıl bir değişkenlik gösterdiğine tanık olmak üzücüydü. Politize olmamak gerekiyor.
Sharm El Şeyh gezilecek yerler yazıma da bir göz atın.
Selanik’te Yunan bir arkadaşımın anneannesinin 10€ harçlık verip, Mübadele döneminde Ayvalık’tan Selanik’e göç ediş hikayelerini anlatmış olmasına duygulanmıştım.
Paris’te sokakta ‘bul karayı al parayı’ oyunu oynatan şarlatanlar tarafından dolandırılmam, Tahran’daki aşırıya kaçan misafirperverlik, Barselona’da hırsızlık olaylarından dolayı korka korka çıktığım sokaklarda peşime hırsız takılması, Teksas’ın San Antonio kentinde içerisinde olduğum arabaya sarhoşun çarpması, Taksim Meydanı’nda yanımdan geçen birinin kendini yakması, ailemin kökeninin dayandığı Yunanistan’ın İstanköy (Kos) Adası’nda kendi akrabalarımın mezarlarını bulmam aklıma gelen ilk şeyler arasında.
En merak edilen konulardan biri, bu kadar çok seyahat etmek için değirmenin suyu nereden geliyor?
Türkiye’de seyahatini finanse etmek isteyen ancak asıl işi farklı olan birçok kişi var. Bu kişiler genellikle bütün yıl çalışıp yılda birkaç kez seyahat edip bir şekilde amatör olarak blog işleriyle de uğraşmaya çalışıyor.
Ben, 2017 yılından bu yana seyahat yazarlığı, sosyal medya yönetimi ve içerik üretimi konularında hizmet veren bir şirketin kurucuları arasındayım. Hem sevdiğim işi yapıp hem de bu işten para kazanan az sayıdaki şanslı kişiden biriyim diyebilirim.
Ben de alıp başımı gitmek istiyorum diyenler için tüyoların, önerilerin var mı?
Seyahat gözünüzde korkuttuğunuz kadar zor bir şey değil. Birkaç Facebook grubu ve Instagram’a bile baktığınızda dünyanın birçok yerinde seyahat eden yüzlerce kişiye rastlayabiliyorsunuz. Bir de görmediğimiz ama dünyanın çok ilginç yerlerine seyahat eden hatırı sayılır bir kitle de var.
Bir yerden para gelince ilk işim dünya turuna çıkmak olacak bahanesinden uzaklaşıp, bizim gibi blog yazarlarını takip ederek kafada bir türlü oturtulamayan seyahat etme konusunda ilk adımı atabilirsiniz.
Ahme Buğra Tokmakoğlu’nu takibe almayı unutmayın!
Keşfetsek instagram hesabı: @kesfetsek Keşfetsek blog adresi: Kesfetsek.com
Son olarak benim klasik soru: “çok okuyan mı bilir, çok gezen mi?”
Bu klasik sorunun cevabı da çok klasik olacak haliyle. Çok okuyan ve çok gezeni aynı yerde buluşturabilirsek en şanslı kişi o olur herhalde. Seyahatlerimde okuduğum şeyleri canlı canlı görmenin keyfi ve tadı bambaşka. Bir de üstünkörü gördüğümü düşündüğüm birçok yeri, yapıyı ya da müzeyi seyahat bittikten sonra araştırıp bir kez daha gezme keyfini yaşamak seyahatlerin sağlaması gibi oluyor.
Buğra’ya samimi cevapları ve ayırdığı vakit için teşekkür ediyor, blogu için bol okuyucu ve nice yollar diliyorum.
Bir sonraki gezgin röportajında görüşmek üzere.