İngiltere merak ettiğim, fakat nasılsa yakın, yaşlılıkta da giderim diyip ertelediğim yerlerden biriydi. EF Dil Okullarının organizasyonu vesilesi ile Manchester’a gitme fırsatı yakalayınca hemen bir saat mesafedeki Liverpool’u görmeden dönmeyeyim dedim ve bir günümü Liverpool’u keşfetmeye ayırdım. Bir günde Liverpool’da gezilecek yerler önerilerim bu yazıda.
Manchester’dan sabah erkenden trenle Liverpool’a geçtim. Gidiş dönüş bilet parası 11 Pound. Yolculuk yaklaşık bir saat sürüyor. Yol boyunca yemyeşil ovalar, düzenli kasabalar ve pırıl pırıl çiftlikler, bakımlı hayvanları gördükçe ülkenin refah seviyesini anlamak hiç de zor olmuyor. Nerede bizim köyler, nerede İngiliz köyleri demeden edemiyor insan.
Liverpool – Manchester arasındaki tren hattı, dünyanın ilk şehirlerlerarası yolcu taşıması için kullanılan ilk tren hattı imiş. Liverpool’un köle ticaretinde önemli bir liman olması iç kısımlara hem malzeme hem de insan taşıma ihtiyacı yaratmış.
Liverpool şehir merkezi, Dünya Kültür Mirası listesine girmiş ve koruma altında. Sokaklar, binalar gerçekten estetik olarak çok güzel. Georgian stili oldukça yaygın.
Tren istasyonu oldukça büyük ve güzel. Avrupa şehirlerinde görmeye alışık olduğumuz cinsten, şehir merkezine oldukça yakın bir noktada. İstasyondaki turizm danışma bürosundan şehir haritanızı alıp hemen gezmeye başlayabiliyorsunuz. Ben de öyle yaptım.
Liverpool Gezi Rehberi
Liverpool’da görülecek müze, alışveriş için caddeler, bolca resturant ve bar bulabileceğiniz gece hayatı ve İngiliz yaşantısını tam anlamıyla yansıtan kırmızı tuğlalı evlerden oluşan sokakları var.
Ben gezime istasyondan çıkar çıkmaz sağa dönüp St. George’s Meydanı’na doğru başladım. St.John bahçesinin yanından Beatles’ın barı olarak bilinen Cavern Club’un yakınındaki şehrin en hareketli alışveriş bölgesi Liverpool One’a doğru devam ettim. O bölgede pekçok mağaza ve alışveriş merkezi, cafeler restaurantlar var. Vaktim az olduğu için akşamüstü geri dönmek üzere burayı hızlı geçiyorum.
Yolu biraz karıştırıp önce St.Luke Kilisesi, sonra Britanya adasının en büyük katedrali olan Liverpool katedralini geziyorum. Katedral’in kulesine çıkış ücretli, geceleri de gece turları düzenleniyormuş. Katedralin hemen altı da China Town. Liverpool’un Çin mahallesi oldukça meşhur.
Katedral’den sonra limana, Çin mahallesinden daha da meşhur olan Albert Dock’a gidiyorum. Limanda başka bir şehir kurulmuş. Beatles’in hikayesini görebileceğiniz Beatles Shop, kafeler, mağazalarla dolu limandan bozma alışveriş merkezi Albert Dock. Denizcilik ve Köle müzesi gibi müzeler de Albert Dock’ın içinde.
Albert Dock’taki en büyük eğlence Yellow Duck. Hem denizde hem karada gidebilen bu eğlenceli vasıta ile 1 saatlik şehir turu atabiliyorsunuz. Saat belirleyip bilet alıyor, saati gelince de binip şehri geziyorsunuz. Bu eğlencenin bedeli 10 Pound. Limanda kısa bir deniz turu da attırıyor J Albert Dock’ta bir de dönme dolap var, şehri yukarıdan görmek için onu da kullanabilirsiniz.
Haritada Metropolitan Katedralini görüp orayı görmeden dönmeyeyim diyor ve yolumu yukarı çeviriyorum. İyi ki de çevirmişim, kırmızı tuğlalı evlerle dolu sokaklardan geçiyorum. İngiltere’de en sevdiğim mimari yapılar bunlar.
Akşam yeniden Cavern Club bölgesine döndüm, gündüze göre oldukça hareketlenmişti. Herkes Cavern önünde fotoğraf çektirme telaşında idi.
Gece 12’ye kadar Manchester’a tren var. Ben fazla geç kalmadan dönmeye karar verdim, bütün gün sokaklarda oldukça yorulmuştum. Liverpool ile ilgili aklımda kalan ne var diye düşününce; çok güzel ve düzenli bir şehir, güleryüzlü insanları… hepsi bu. İlginç, farklı, beni şaşırtan birşey var mıydı derseniz yoktu. Keyifli birkaç gün geçirmek, sakin zaman geçirmek için tercih edilebilir. Bir seçenek de bu bölgede Göller Bölgesi olarak geçen yerde yürüyüş yapıp doğayı yakından tanımak olabilir.
Uzun lafın kısası, yolunuz düşerse görün ama yolunuzun düşmesi için ekstra çaba sarfetmeye değmez.
Diğer İngiltere Gezi Yazılarım
- Londra’da Gezilecek Yerler
- Londra’da İnternet Kullanımı
- İngiltere Vize Başvurusu
2 Yorumlar
liverpool’a gidip anfield stadyumunu görmeden geri dönmen oldukça üzücü :((
Merhaba Yusuf,
Futbol ilgi alanımın çok dışında. Barselona’ya gittiğimde de Camp Nou’ya da gitmedim.
Zevkler ve renkler 🙂