Son zamanlarda İstanbul’dan fazla uzaklaşamadım, hazır durum böyleyken İstanbul’u anlatayım istiyorum. İstanbul’u anlatırken de en sevdiklerimi anlatıyorum… İstanbul deyince benim ilk aklıma gelen Beyoğlu. İstiklal Caddesi’nde attığım küçük turlar hep ruhumu dinlendirir. Caddenin sonuna gelince de “sonuna geldik mi?” derim kendime. Aslında sonuna gelmemişizdir, İstiklal Caddesi’nin sonuna geldiğinizde Tünel çıkar karşınıza, ister atlayın Karaköy’e inin, ister Tünel’e gelmeden önceki sokaktan doğru devam edin ve yol sizi Galata Kulesi’ne götürsün. Galata Kulesi ve çevresinde keşfedilecek pek çok yer var ama öncelik Galata Kulesi. Bu yazıda size biraz kuleden bahsetmek istiyorum.

Galata Kulesi
Galata Kulesi

O sokaktan devam ettiğinizde daracık arnavut kaldırımlı sağlı sollu önce müzik mağazaları sonra da hediyelik eşya dükkanları size eşlik eder. O yol sizi küçük bir meydana ulaştırır. O meydan Galata Meydanı… Meydanın ortasında gök yüzüne uzanan kule ise meşhur Galata Kulesi.

Meydanı çevreleyen cafe ve restaurantlarda bir mola verebilir, az ilerideki küçük meydan kahvesinde Galata Kulesi’ni seyrederek dinlenebilirsiniz. Bu çevredeki en ekonomik yer da bu kahvedir. Çay ve tost ile öğününüzü geçirebilirsiniz.

“Ben dinlenmeden doğru kuleye çıkmak istiyorum” derseniz meydanın çevresinden dolaşın ve kulenin giriş kapısını bulun. Elinde şehir rehberi ile dolaşan turistleri takip ederek kolayca bulabilirsiniz girişi. Meydandaki kaldırımlara bakarak gidin, kaldırımın üstüne kabartılmış bir kertenkele ile karşılaşabilirsiniz.

Galata Kulesi
Galata Kulesi

Kule turitik ziyarete açık olduğu gibi kulenin tepesinde bir de restaurant var. Eskiden bu restoranda dansözlü fasıllı eğlenceler olurdu, özellikle yabancı turistlerin çok ilgisini çekerdi. Artık alkolsüz sadece kafeterya. Kuleye çıkıp panaromik İstanbul manzarasını izleyebilirsiniz. Son zamanlarda hep uzun sıralar oluyor kule çıkışında. Bu nedenle sabah erken saatlerde gitmenizi öneririm, böylece daha az sıra beklersiniz.

Galata Kulesi Hazerfen Ahmet Çelebi adı ile anılır çoğu zaman. 14.yy.da yapılan kule 17.yy.da Hazerfen’in meşhur atlaması ile meşhurdur.

Galata Kulesine tırmanan Hazerfen, yaptığı kanatlarla kendini boğaza doğru bırakmış ve Üsküdar sırtlarına ulaşmıştır. Kuleye tırmandığınızda bunu anlatan duvardaki heykeller o günlere bir yolculuk yapmanızı sağlıyordu ancak artık çıkış için merdivenleri kullanamıyorsunuz, sadece asansör ile çıkış var.

Galata Kulesi Manzarası
Galata Kulesi Manzarası

Kulenin tepesine çıkınca önce küçük bir baş dönmesi yükseklikten dolayı, sonraki baş dönmesi ise boğaz ve haliç manzarasının güzelliğinden dolayı. Kulenin yukarıdan manzarasının güzel olduğu kadar kulenin kendisi de başlı başına güzel. Kulenin çevresinde dolaşırken Hazerfen olup uçasınız gelirse şaşmayın.

Galata Kulesi ile ilgili bir de minik efsane vardır: Galata Kulesi’ne kimle çıkarsanız onunla evlenirmişsiniz. İşin komiği ben de eşimle daha yeni birlikte olmaya başladığımda birlikte kuleye çıkmıştık. Efsaneden midir, zaten olacağından mıdır bilemem.

Kuleden inip ara sokaklarda geçmişe bir yolculuk yapmayı da ihmal etmeyin. İstanbul’da yaşayıp da Galata’ya hiç gitmedim diyenlerle karşılaşınca bu yazıyı yazmak istedim. İstanbul’un sadece karmaşa gürültüsünü yaşamak İstanbul’u yaşamak değildir… İstanbul’un güzelliklerinin tadını çıkarmayı unutmayın!

Yolda kalın.

"Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?" diyerek yola çıktım, hala cevap arıyorum. Hayallerimin peşinden yolculuklara çıkıyor, deneyimlerimi blogumda, gazete ve dergilerde paylaşıyorum. Gezmeyi, okumayı, yazmayı ve hayal kurmayı seviyorum.

1 Yorum

Yorumunuzu Yazın