Zaman zaman katıldığım etkinlikler, canlı yayınlar, sosyal medyada yaptığım soru cevaplarda en çok sorulan soruların başında “tam olarak ne iş yapıyorsun” sorusu geliyor. Bu soru, blog yazarlığının bir iş olarak algılanmamasından kaynaklandığı için “blog yazarıyım” deyince de hemen arkasından ikinci soru geliyor: “blog yazarak para kazanmak mümkün mü?“. 12 yıldır blog yazan ve son 2.5 senesini tam zamanlı blogger olarak geçiren biri olarak bu soruya uzun ve detaylı bir cevabı bloguma yazayım da soranlara bu yazının bağlantısını göndereyim dedim ve bu yazı ortaya çıktı. Umarım sorularınızın cevaplarını bulursunuz, bulamazsanız lütfen yorumlar kısmına sorunuzu yazın, cevaplayayım.
Bu Yazıda Bulacaklarınız
Blog Nedir, Blog Yazarı Ne Yapar?
Öncelikle bu yazıya google’da “blog yazarak paza kazanmak” veya “blog yazarak nasıl para kazanılır” yazarak geldiyseniz, kendi yolculuğumu anlattığım “19 yıllık kurumsal hayatı bıraktığım için pişman mıyım?” videomu izlemenizi öneririm. Böylece bu blog yazarları kimmiş, bu noktaya nasıl gelmişler konusunda biraz fikir edinmiş olursunuz.
Şimdi, toz ve gaz buluntundan başlayalım. Blog yazarı olmak isteyen birinin blog nedir, blog yazarı ne yapar sorularının cevaplarını tam olarak bilmesinde fayda var. Ne olacağımızı bilmeden, o olamayız değil mi?
Blog Nedir?
Blog, en basit tanımı ile, teknik bilgiye ihtiyaç duymadan, herhangi bir kimsenin kendi istediği şekilde, kişisel bilgi ve deneyimlerini yazmasına olanak sağlayan bir çeşit internet sitesidir. Bireysel olarak, istediğiniz herhangi bir konuda kolayca kayıt tutmanıza olanak sağlayan, günlük yerine de kullanabileceğiniz ortamdır.
Benim de 12 yıl önce blog yazmaya başlama hikayem böyle başlamıştı. Hafızam kötü olduğu için gittiğim ülke ve şehirlerde hatırlamak istediğim yerleri not almak ve benden sonra gidecek arkadaşlarımla kolayca paylaşabilmek için blog yazmaya başlamıştım. Yıllar sonra benim işim olacağı gerçekten hiç aklıma gelmezdi, zaten 12 yıl önce ülkemizde blog yazarlığı bir iş olarak kabul görülmüyordu. Belki de bu doğal tavır blogumun bu günlere gelmesine ortam hazırladı.
Blog Yazarı Ne Yapar?
Blog yazarı, kendi uzmanı olduğu ve/veya bildiği konuda okuyucuları bilgilendirmek, eğlendirmek, veya kendi fikirlerini paylaşmak için yazan kişilerdir. Kendi deneyimleri, deneyimlerinden çıkarımları, bildikleri ve/veya yeni öğrendiklerini makaleler şeklinde paylaşarak okuyucularına ulaşırlar.
Gelişen teknoloji ve sosyal medya araçları ile birlikte, eğer bu işi para kazanmak amacıyla yapıyorsanız, blog yazarının bloguna yazı yazmak dışında hem blogun teknik ihtiyaçlarını çözmesi hem de tanıtım faaliyetlerini yürütmesi gerekir. Bu bölümün detayına bir sonraki bölümde gireceğiz.
Blog yazarlığı bir iş midir, derseniz, zamanınızı harcadığınız ve karşılığında para kazandığınız bir aktivite olduğu için bence iştir. Blog yazarlığını tabii ki hobi olarak da yapabilirsiniz, ben yıllarca kurumsal işim ile birlikte götürdüm, o dönem benim için hobi idi. Ama işin içine para kazanma, daha doğrusu hayatını sürdürebilecek kadar para kazanma girince bu artık hobi değil iş haline geliyor.
Evden çalışmak konusunda soru işaretleriniz varsa, Evden Çalışmanın İncelikleri yazım ilginizi çekebilir.
Blog yazarlığının bir iş olarak görülmesi konusununda hala sıkıntılarımız var maalesef. Ülkemizde pek çok insan evden çalışarak yapılan işlere iş gözüyle bakmadığı ve blog yazarlığını zaten bir iş olarak görmediği için, hala bana “ne işin var ki” diye soran çok insan olabiliyor. Halbuki blog yazarak para kazanmak istiyorsanız tam zamanlı bir işten daha fazla blogunuz ile uğraşmanız gerekir. Özellikle bu işi bireysel olarak yapıyorsanız, blogun tasarımcısı, yazılımcısı, pazarlamacısı, editörü, sosyal medyacısı hepsi sizsiniz. Dolayısıyla en az 5 kişilik bir efor harcamanız gerekecek. Her işte olduğu gibi, blogunuz için de ne kadar sağlam çalışırsanız o kadar hızlı istediğiniz yere ulaşırsınız.
Bu arada blog yazarlığını bir iş olarak yapmaya başladığınızda yerden bağımsız olarak çalışmaya başlayabilir ve pek çok insanın rüyasını yaşarken bulabilirsiniz kendinizi. Bu yüzden “hayat sana güzel” gibi sözlere alışmak da blog yazarlığının bir parçası. Çünkü pek çok insan, neredeyse hiçbir şey yapmadan hayalindeki hayatı yaşadığını düşünecek, bu yorumlara hazır olun!
Blog Yazarak Para Kazanmak için Yapmanız Gerekenler
Hadi artık gelelim fasulyenin faydalarına!
Blog yazarak para kazanmak, hayatınızı idame ettirmek istiyorsanız, size aslında herkesin bildiği ama duymaktan da hoşlanmadığı gizli tarifi vereceğim. Yazı yazmayı seviyorum, blog açayım mı? Ben de sizin gibi çok gezdim, blog açsam mı? gibi pek çok soru geliyor bana. Tabii bu soruların devamında da ne kadar süre sonra “bu iş para kazandırır mı?” diye devam ediyor. Giriş kısmında söyledim, burada da tekrar edeyim, blog yazarı olmak ve bu işi paraya çevirmek dışarıdan göründüğü kadar kolay bir iş değil. Kan, ter ve gözyaşına hazır değilseniz bu işi hobi olarak yapmaya devam edin. Ama ben fazlasını istiyorum diyorsanız, okumaya devam edin!
Kendinize Bir Alan Belirleyin
“Blog yazmak istiyorum, nereden başlayayım?“, hatta artık gençler “youtuber olmak istiyorum, nereden başlayayım” diye soruyor ama o başka bir yazının konusu olsun. Öncelikle hakkında yazabilecek kadar sevdiğiniz, ilginizi çeken, araştırmaktan zevk aldığınız bir konu belirleyin.
Kendimden örneklerle anlatayım. Ben seyahat etmeyi çok seviyor, seyahatlerimi bir tura bağlı kalmadan yapmayı seviyor ve bir yere gitmeden önce oldukça detaylı araştırma yapıyordum. Bir yere gidecek olan eş, dost arayıp “ne yapalım, ne yiyelim, nereye gidelim” diye sık sık sormaya başlayınca, ben en iyisi bunları bir yere düzenli şekilde yazayım de herkes faydalansın diye düşünerek blogu yazmaya başladım. Yani benim kategorim; tursuz, kendi araştırmaları ile gezen birinin seyahat blogu oldu. Seyahat deneyimlerimin yanında, araştırmalarımı yaptığım kitaplara, ilham aldığım gezginlere de blogumda yer vererek bu alanı tam olarak sahiplenmeye çalıştım.
Siz de yazmak istediğiniz konuyu seçerken; yazmaktan keyif alacağınız ve sokaktaki herhangi birinden daha fazla bilgiye sahip olduğunuz bir alan seçmeye çalışın. Aksi halde birbirine benzeyen blog yığınları içinde kaybolup gidersiniz.
Alanınızı belirledikten sonra da bir alan adı belirlemeniz gerekiyor, yani blogunuzun adı. Benim için yukarıda tariflediğim özellikleri iyi anlattığını düşündüğüm “Çok Okuyan Çok Gezen” alan adım, blogumun adı, markam oldu. Şimdi bir blog açıyor olsam bu ismi almayabilirdim. Daha kısa, Türkçe karakter içermeyen, içinde gezi, seyahat, yol gibi kelimelerden biri geçen daha hap gibi bir isim seçerdim. Blog yazmaya hobi olarak başlayınca bunların üzerinde fazla düşünmüyor insan.
İşin Tekniği Çözmeden Blog Yazarı Olmak Zor
Yazmak istediğiniz konuyu belirlediniz, alan adını aldınız, peki şimdi ne olacak? Blogunuzu yayınlayacağınız bir ortama ihtiyacınız var. En basit versiyonu blogspot, daha profesyonel versiyonu WordPress olacak şekilde pek çok blog altyapısı sunan platform var internet dünyasında. Ben blogu ilk açtığımda blogspot üzerinde idi, birkaç ay sonra onun çok basit kaldığını düşünerek WordPress’e taşıdım ve yıllardır orada tutuyorum blogumu.
Blog açmak için önce bir alan adı, sonra altyapı sağlayıcı, sonra da hosting firması bulmanız ve bunları birbiri ile konuşur hale getirmeniz gerekecek. Daha sonra da yazılarınızın arama motorları tarafından sevilmesi yani arama sonuçlarında üst sıralarda çıkması için SEO öğrenmeniz gerekecek. Bu konuları araştırıp biraz kendinizi geliştirmeden blog işine girişmeyin, veya başladıktan sonra hızlıca bu eksiklerinizi tamamlayın derim. Başta, uzaktan davulun sesi hoş gelir, demediysem şimdi diyeyim, özellikle teknik biri değilseniz tüm bu konuları öğrenmeniz ve doğru şekilde uygulamanız zaman alacaktır. Ben eksik kaldığım konularda Türkiye’nin en iyi wordpress okulu olan Wpokulu.co ‘dan destek alıyorum, siz de eğitimlerini ve WP Kulüp üyeliğini inceleyebilirsiniz.
İşte bu noktada “ben yazı yazmayı seviyorum, blog açayım mı?” sorusuna tekrar cevap vereyim. Teknik konularda kendinizi geliştirmeye niyetliyseniz, bu konulara ilginiz varsa blog açmayı düşünün. Ben teknik konuları sevdiğim halde, hala, keşke sadece yazı yazsam da şu teknik işlerle hiç uğraşmasam diyorum.
İyi Bir Yazar Olmak için İyi Bir Okur Olmak Gerek
Blog yazmak sadece bilgilerinizi aktarmakla sınırlı bir iş değil. Kaliteli ve özgün içerik hazırlamanız, iyi yazı yazmanız, yazdıklarınızın anlaşılması ve düzenli bir okuyucu kitlesine sahip olmanız gerekiyor. Bunların hepsi için iyi bir anlatım diline sahip olmanız, ve o anlatım dilinin özgün olması gerekli. Eğlenceli, bilgilendirici veya sürükleyici… Bu seçimleri yapabilmek ve aynı dili koruyup geliştirerek yıllar boyu düzenli olarak yazabilmek, blog yazarı olmak için önemli şartlardan biri.
Peki bu yazım dilini nasıl geliştireceksiniz? Tabii ki çok okuyarak! İyi bir okur olmadan iyi bir yazar olamazsınız. Ama sakın gezi/seyahat kitapları okuyarak iyi bir okuyucu olacağınızı düşünmeyin, zira o gezi kitaplarının pek çoğu edebi bir dille yazılmamıştır. Yazım dilinizi geliştirebilmek için önce kendi tarzınıza yakın yazarları keşfetmelisiniz, yani farklı tarzlarda yazılmış kitapları okumalısınız. Sonra da hangi tarza kendinizi yakın hissediyorsanız o tarzda yazılmış, size yazım dili açısından ilham vereceğini düşündüğünüz yazarları okuyabilirsiniz. Sizden ilk gün yazar olmanız beklenmiyor elbette, doğal bir dille yazabilirsiniz. Ancak anlatım bozukluğu olmaması, dilbilgisi ve imla kurallarına uymanız bir blog yazarından beklenen özellikler. De-da eklerini düzgün kullanmanız olmazsa olmaz!
Yalın ve halk dilinde yazayım, bunu yaparken de doğayı ve insanları muhteşem bir dilde betimleyeyim derseniz Yaşar Kemal’in kitaplarını okuyun mesela. İnce Memed serisinde Çukurova’nın nasıl anlatıldığını özümseyin. İşin içine tarihten hikayeler katmak isterim derseniz Amin Maalouf kitaplarını Semerkant’ı, Doğu’nun Limanları’nı okuyun. Zamanda bir ileri bir geri gitmek, basit bir hikayeyi merak uyandıracak bir hale getirmek isterim derseniz Gabriel Garcia Marquez okuyun örneğin. Yüzyıllık Yalnızlık, Kolera Günlerinde Aşk kitaplarını okuyun. Sürekleyici bir dilim olsun, bir solukta okunsun derseniz Ahmet Ümit’i okuyun. Bu örnekleri yüzlercesi ile artırmak mümkün elbette, ben şu an aklıma gelenleri yazıverdim. İyi yazarların iyi kitaplarını okumak, onlardan ilham almak kendinize yapabileceğiniz en iyi yatırım olacaktır.
Fotoğraf, Video gibi Konularda Kendinizi Geliştirin
Şu ana kadar söylemediysem söyleyim, iyi bir blog yazarı olmak çok yönlü olmayı gerektirir. Kurumsal hayatta “multi task” denen, Türkçe’de 10 parmağında 10 marifet dediğimiz kişilerden olmanız lazım. Blog yazarlığı sadece yazarak yaptığınız bir iş değildir. Siz bir içerik üreticisi olmak üzere yola çıktığınızın farkına varmalısınız. Bu ne demek; bloga yazdığınız yazıları mutlaka görsel ögelerle desteklemeniz gerekecek. Türk insanının aklı gözündedir, yazdıklarınızdan çok yazıya eklediğiniz görsellerle ilgilenecekler. Bu nedenle yazıya eklediğiniz görsel malzemelerin kaliteli olması gerekecek. Fotoğraf ekleyecekseniz fotoğraflarınızın kalitesi, bloga uygun şekilde düzenlenmesi için mutlaka bir fotoğraf düzenleme programı öğrenin. Photoshop veya Lightroom işinizi görecektir.
Blogunuz sizin ana mecranız olacak, ancak destek mecralara da ihtiyacınız olacak. Yani instagram, youtube, gerektiğinde tiktok gibi… Bu mecralara içerik üretebilmek için de hem fotoğraf hem de video konusunda bilgi ve ekipmana ihtiyacınız olacak. Ekipman derken bazen sadece iyi fotoğraf ve video çeken bir telefon dahi işinizi görebilir ama özellikle görsel yoğun yani seyahat, yemek, sağlık, güzellik, fotoğrafçılık gibi kategorilere yoğunlaşacaksanız daha iyi bir fotoğraf makinası edinmeniz, mikrofon, tripod almanız, drone almanız gibi ihtiyaçlarınız da ortaya çıkacak.
Düzen ve İstikrar Göbek Adınız Olmalı
Blogu açtınız, imla kurallarına uygun, güzel görsellere sahip bir yazı da yazdınız, peki ya sonra?
Blogunuzun kısa sürede yüksek okuyucuya sahip olmasını istiyorsanız istikrarlı bir şekilde bıkmadan usanmadan içerik üretmeniz gerekecek. Üstelik sadece blogunuz için değil, bir önceki maddede bahsettiğim sosyal medya kanalları için de. Haftada en az 2-3 yazı yazacak şekilde bir düzen oturtabilirseniz blogunuzdan para kazanmak için bir altyapı oluşturmaya başlayabilirsiniz, daha fazlasını yapabilirseniz ne ala, ama kaliteli içerik söz konusu olduğunda daha fazlası gerçekçi olmayabilir. Kaliteden taviz vererek daha kısa içerikler üretmeye kaçarsanız bu kez blogunuzun içerik kalitesi düşecek, yapmayın.
Gerekli ön araştırması yapılmış, teknik olarak optimizasyonları tamamlanmış, tamamıyla özgün ve kaliteli bir içerik üretmeniz gerek çünkü bu artık sizin işiniz! Unutmayın, bu yazıyı okuyorsanız bu işi artık hobi olarak yapmıyoruz!
Kurumsal hayatı bırakıp blog yazmayı artık iş olarak sürdürmeye karar verdiğimde aylarca daha önceki yazdığım yazıları güncelledim. İçime sinmeyenleri tamamen sildim, potansiyeli olanları güncelledim, geliştirdim. Kimsenin okumadığı, ilgisini çekmeyecek, benim günlüğe not tutar gibi yazdığım içeriklerin neredeyse tamamını yeniden yazdım, fotoğraflarını değiştirdim, özgün ve kaliteli bir içerik haline getirmeye çalıştım. 1000 küsur yazının tek tek elden geçmesi demekti bu. Düzenli çalışmadan bunu bitirmek mümkün değil. İş hayatında nasıl iş planları, yapılacaklar listesi yapıyorsanız blog yazarı olarak da planlı bir çalışma düzeni oturtmanız gerekiyor.
Potansiyel Okuyucularınızı Yani Hedef Kitlenizi Tanıyın
İçeriğinizi hazırlarken sadece kendi yazmak istedikleriniz değil, sizin yazınızı okuyacak kişileri dikkate alarak içerik üretmelisiniz. Bir yazı yazmadan önce ana konuya karar verdiyseniz insanların Google’da bu konuda neler araştırdıklarına bakmak, sosyal medyadan takipçilerinize, “XYZ konusunda merak ettiklerinizi sorun” şeklinde onlardan bilgi toplamak gibi bunu yapabileceğiniz pek çok araç ve pek çok yöntem var. Bu yazıda bunların hepsini yazmaya kalkarsam yazı bitmeyecek, o yüzden hedef kitlenizi, okuyucu ve takipçilerinizi tanıyıp onların ilgisini çekecek içerikler üretmelisiniz diyip bırakıyorum.
Ben blog yazmaya başladıktan sonra pek çok Çok Gezen buluşması organize edip okuyucularımla yüz yüze tanışma ortamları da yaratmıştım. Hatta o buluşmalara ilk gelenlerin pek çok şimdi yakın arkadaşlarım oldu.
Bu maddenin bir alt maddesi de gündemi takip etmek. Mesela ben seyahat blogu yazıyorum, pandemi döneminde seyahat edebilmek için HES kodu zorunluluğu getirildi, yani seyahat etmek isteyen insanlar “HES kodu nasıl alınır, nereden alınır?” diye araştırmaya başladı. O zaman bloga bu konuda bir yazı yazmak doğru bir adım olmaz mı?
Veya, elektrikli scooter kullanımı giderek artıyorsa ve şehir içi seyahatler için de elektrikli scooterlar kullanılmaya başladıysa, bu konuda detaylı bir araştırma yazısı hazırlamak fena fikir değil!
Sabır Sabır Ya Sabır
İstikrar ve düzen dedik ama bir olmazsa olmazımız daha var: Sabır! Blog yazmak da, blogun belli bir okuyucu kitlesine ulaşmasını sağlamak da, blogdan para kazanmaya başlamak da zaman alan işler. Bir blog yazısına bazen günlerce zaman harcayacaksınız, dünyanın en kaliteli yazısını yazdığınızı düşüneceksiniz ancak o yazıyı sadece 3 kişi okuyacak; sen, nişanlın ve annen. Bunlar yaşanacak, hazırlıklı olmalısınız.
Herhangi bir iş fikrinin, girişimin para kazanmaya başlaması için 2-3 yıla ihtiyacı olduğu gibi blogunuzdan para kazanmaya başlamanız da zaman alacak. Sabır göstermeli, düzenli olarak üretmeye, içeriklerinizi ilgi çekici hale getirmeye devam etmelisiniz. Unutmayın, sabrın sonu selamettir.
Önce Ateş Et, Sonra Nişan Al
Ben girişimciler ile çalışırken çok söylediğim bir laftı bu: “önce ateş edin, sonra nişan alın”. Genellikle bu laf negatif yorumlanır. Dijital dünya her gün değişiyorken, bir projeniz, bir fikriniz varsa bir an önce hayata geçirin. Siz bütün planlarınızı yapıp harekete geçtiğinizde sizinkiyle benzer hatta aynı fikre sahip biri çoktan işe başlamış olabilir.
Blog yazmak mı istiyorsunuz, bir an önce kendinize bir alan adı alın. Çünkü Google’a göre alan adı ne kadar eskiyse o kadar değerli oluyor. Bunun dışında sizin düşündüğünüz ismi birileri çoktan almış olabilir. Vakit kaybetmeden isminizi bulun, alan adınızı alın.
Yazılarımı mükemmel hale getireceğim diye bekleyip durmayın. Yazınızı yayınlayın, gelen yorum, eleştiri ve önerilere göre o yazıyı geliştirebilir veya insanların ilgisi başka yönde ise o konuda başka bir yazı yazabilirsiniz. Benim bütün yazılarım çok mu iyiydi? Hayır, tabii ki. Ama yazdıkça daha iyi yazmayı öğrendim. Yazdığınız her yazı dijital dünyada bir iz bırakıyor, ne kadar erken başlarsanız o kadar çok iz bırakma şansınız olacak. Benim belki de en büyük avantajlarımdan biri 12 yıldır blog yazıyor olmam.
Ben Diyeyim Network, Sen De İlişkiler veya Çevre
Blog yazarak para kazanmak istiyorsanız, parayı kazanabileceğiniz kişi veya kurumlar ile tanışıklığınızın olması gerekir. Onlar sizi bilecek, blog yazarı listelerine ekleyecek, iş gönderecek ki siz para kazanabilin. Marka işbirlikleri, sponsorluklar gibi işlerden para kazanmak istiyorsanız bu konu kritik.
Peki ya yazmak istediğiniz kategoride hiç tanıdığınız yoksa? “Üstüne bir bardak su için” demeyeceğim tabii. Bulunduğunuz kategoride çevre edinmek için biraz zaman ve emek harcamanız gerekecek.
Blog yazdığınız konu ile ilgili fuar, konferans gibi etkinliklere katılabilirsiniz. Bu konulardaki fikir liderlerini takip edip onlarla tanışmak için çaba harcayabilirsiniz. Gençliğimde CRM konusunda çok beğendiğim bir hoca ile tanışmak için o dönem popüler olan bir sosyal medya sitesinde “Uğur Hoca beni takip etsin” kampanyası başlatmıştım. Benim kampanya kendisine ulaştı ve sonra aramızda güzel bir dostluk oluştu. Gördüğünüz gibi çok da zor değil.
Ulaşmak istediğiniz kişi veya kurumun bir temsilcisini blogunuzda röportaj yapmak için davet edebilirsiniz. Ortak tanıdıklarınızın sizi tanıştırmasını isteyebilirsiniz. Diğer blog yazarlarını takip edip onların işbirliği yaptığı marka, firma temsilcilerine ulaşarak kendinizi tanıtabilirsiniz. Pek çok marka artık direk içerik üreticileri ile çalışmak yerine ajanslar ile çalışıyor. Bu ajansları araştırarak bulmanız artık çok kolay. Bu ajanslara ulaşıp onların blog yazarı listelerine girmeye çalışabilirsiniz.
Hedef kitlenizi tanıyın maddesinde bahsettiğim buluşma organizasyonları da çevre kazanmanın bir yolu olabilir. Yani etkinliği başkalarının organize etmesini beklemeyip kendiniz de planlayabilirsiniz.
Çevre edinmek için yöntem çok ama bu konuda ciddi emek harcamanız gerektiğini söylemiştim. Değil hiç tanımadıklarınız, bazen çok yakından tanıdıklarınız dahi size günlerce, haftalarca cevap vermeyebilir. Bu gibi durumlarda motivasyonunuzu kaybetmemeli, azimle çalışmaya devam etmelisiniz.
Bir noktadan sonra, blogunuzun okuyucu sayısı veya sosyal medyadaki takipçi sayısı belli seviyelere geldiğinde artık markalar veya ajanslar size ulaşmaya başlayacak. Ama bunu beklemeden kendinizin ilk adımı atmanızı tavsiye ederim. Ne demiştik, önce ateş edip sonra nişan alıyoruz.
Para Harcamadan Para Kazanamazsınız!
Blog yazarak para kazanma konusuna başlarken, bazı gerçekleri göz önüne sermekle işe başlayalım. Para kazanmak istiyorsanız önce biraz yatırım yapmanız gerekecek. İlk masraf kalemlerinizi tekrar edeyim:
- Alan Adı (Domain): Satın aldığınız alan adının yıllık bir ücreti var, genelde USD cinsinden.
- Barındırma (Hosting): Hosting yani blogunuzu barındırmak için bir yer kiralamanız gerek, bunu da yıllık alabilirsiniz.
- Blog Teması: WordPress’in ücretsiz temalarını kullanabilirsiniz ama daha özgün bir tasarım ve teknik destek alabilmek için ücretli bir tema alabilirsiniz. Tek seferlik ödeme yapmanız yeterli olacaktır.
- Gerekli Programlar: Photoshop, lightroom gibi fotoğraf düzenleme programlarını lisanslı almak isterseniz onlara bütçe ayırmanız gerekecek. Bu programların ücretsiz deneme paketleri ile başlamak maliyetinizi düşürmenizi sağlacaktır.
- Gerekli Ekipmanlar: Fotoğraf makinası, mikrofon, tripod gibi malzemeleriniz yoksa onlara bütçe ayırmanız gerekecek.
- Tanıtım: Bunlar dışında blogunuzun veya sosyal medya hesaplarınızın tanıtımı için reklam yapmayı düşünürseniz buna bir bütçe ayırmanız gerekecek.
Ben hosting (barındırma) hizmeti için uzun yıllardır Türkiye’nin lider hosting platformu olan Natro Hosting ile çalışıyorum. Natro Hosting üzerinden blogunuz için ihtiyacınız olan; domain alımı, hazır websitesi kurma, hosting, e-mail servis sağlama, SSL gibi pek çok hizmeti tek bir noktadan alabilirsiniz.
İlk aklıma gelen harcama kalemleri bunlardı. Tüm bu yatırımları blogdan anlamlı, yani hayatınızı idame ettirmeye yetecek bir para kazanmaya başlayana kadar karşılıksız olarak harcamanız gerekecek. İyi ihtimalle 2 yıl kadar hem bu yatırımları fonlayacak hem de sizin geçiminizi sağlayacak bir gelir kaynağı yaratmanız lazım.
Siz de benim gibi kurumsal işinizde çalışırken blogunuzu şekillendirip ilk 2 yılı başka bir yerden maaş alırken geçirebilirsiniz. Bu durumda çifte mesai yapmayı da göze almalısınız. Gündüz maaşlı işinizde geceleri blogunuzda çalışacaksınız.
Blog Yazarak Nasıl Para Kazanılır?
Bu yazıya blog yazarak para kazanmak umudu ile gelmiş olan sevgili okuyucu, işte çok merak ettiğin kısma geldik. Umarım ilk bölümü okumuşsundur çünkü o kısım olmadan para kazanamayacağını baştan söyleyeyim, hala vaktin var, geri dönüp okuyabilirsin.
“Tamam ya, hala para kazanmaya başlamadı”k diyorsunuz biliyorum. Artık başlıyoruz.
Blog yazarak para kazanmanın pek çok farklı yöntemi var. Ben bildiğim, uyguladığım blogdan para kazanma yöntemlerini listeyeceğim size:
- Google Adsense Reklamları: Bir yayıncı olarak en az çaba ile yayınlayacağınız reklam türü Google Adsense reklamları. Aynı zamanda da muhtemelen en az para kazanacağınız yöntem bu. Adsense reklamlarından anlamlı bir para kazanabilmek için aylık blog trafiğinizin 100.000 üzerinde olması iyi olur. Çok az bulunan (niş) bir kategoride yazıyorsanız belki bu rakam 50.000’e kadar düşebilir. Mesela benim blogumda Adsense reklamı yok, oradan gelecek para yerine blogumun temiz olmasını tercih ediyorum.
- Görüntülü Reklamlar: Adsense dışında, siz direkt markalar ile çalışarak onların görüntülü reklamlarını blogunuzda yayınlayabilir, aylık, yıllık, gösterim başına, tıklama başına gibi farklı modellerle çalışabilirsiniz.
- Gelir Ortaklığı Programları (Affiliate): Yabancı blog yazarlarının en fazla para kazandıkları alanlardan biri bu gelir ortaklığı programları olsa da ülkemizde henüz çok kıymeti bilinmiyor. Son zamanlarda Trendyol linkleri ile bir çılgınlık başlamasa kullanan olmayacaktı. Gelir ortaklığı programı nedir derseniz, siz yayıncı olarak bir marka veya ürünü tanıtırısınız, ilgili marka veya ürüne gönderdiğiniz trafik, o trafikten gelen satış, uygulama indirme gibi farklı aksiyonlardan para kazanırsınız. Booking.com, Carrentals.com, Amazon.com gibi dünyanın önde gelen dijital markaları bu yöntemi yıllardır kullanıyor, siz de yayıncı olarak bu sistemlere dahil olabilirsiniz.
- Sponsorlu İçerikler: Blogunuz belli bir okuyucu sayısına ulaştıktan sonra markalar kendi ürün veya hizmetlerini sizin blogunuz veya sosyal medya kanallarınız üzerinden tanıtmak isteyecekler veya siz onlara bu tarz proje fikirleri sunacaksınız. Bu gibi durumlarda, yazı başına, paylaşım başına, yönlendirme yaptığınız bağlantı başına gibi farklı modeller ile para kazanabilirsiniz.
- Ürün ve Hizmet İncelemeleri / Tanıtım Yazısı: Bir ürün veya hizmeti deneyip, bu deneyiminizi blogunuz ve sosyal medya kanallarınızda paylaşarak o ürün veya hizmete ücretsiz olarak sahip olabilir veya üstüne para alabilirsiniz. Bu tamamen anlaşmanıza bağlı olmakla birlikte blog okuyucunuz az iken sadece ücretsiz ürün ile yetinirken okuyucunuz arttıkça üstüne para kazanmaya başlayabilirsiniz.
- Bağlantı Yönlendirmesi: Blogdan para kazanma konusunda en popüler yöntemlerden biri budur. Blogunuzun belli bir kalite ve trafiği varsa, arama motorlarında üst sıralarda çıkmak isteyen firmalar belli kelime ve/veya kelime gruplarından kendi sitelerine yönlendirme yapmanızı isterler ve yine bağlantı başına bir para öderler. Türkçesini yazmak istediğim için bağlantı yönlendirmesi dedim ama bilinen adı Backlink satışıdır.
- Ürün veya Hizmet Satışı: Blogunuz üzerinden kendi özel markalı ürünleriniz (tişört, kupa gibi), yazdığınız kategori ile uyumlu ürünler, kendi ürettiğiniz özgün ürünler gibi ürünleri satarak blogunuzdan para kazanabilirsiniz. Seyahat kategorisinde pek çok blogger okuyucu/takipçelerinin katıldığı turlar düzenleyerek gelir yaratıyor kendine mesela.
- İçerik: Blogunuz ve kendi markanız belli bir bilinirlik seviyesine ulaştıktan sonra başka firmaların internet siteleri, dergi veya gazeteleri için içerik üretmeye başlayabilirsiniz. Burada ürettiğiniz içerik başına bir ücretlendirme ile para kazanabilirsiniz.
Yukarıdaki dışında; çekilişler, blogu büyütüp satmak, premium içerikler yani bazı içerikleri ücretli olarak satmak gibi farklı modellerle de blogdan para kazanmak mümkün.
Benim yöntemlerim reklam & sponsorluk sayfamda yer alıyor, orada çalıştığım markalardan örnekler de görebilirsiniz.
Blog Yazarak Ne Kadar Para Kazanılır?
Blogu açtık, para kazanmaya da başladık. Peki, blog yazarak ne kadar para kazanılır? Blog yazarak zengin olunur mu? Ne zaman anlamlı para kazanmaya başlanır? Kurumsal bir yerde çalışmaktan daha fazla para kazanılır mı?
Yukarıdaki sorular bana farklı zamanlarda gelen soruların bir kısmı.
Önce en kolay olanından başlayayım, blog yazarak zengin olmak gibi bir hayaliniz varsa blog yazarak zengin olmak çok zor. Bazı trafiği çok yüksek bloglar bir noktadan sonra zaten artık o işi blog olmaktan çıkarıp başka iş modellerine dönüştürüyorlar. Webrazzi, Gezimanya gibi örnekleri inceleyebilirsiniz.
“Ne zaman blog yazarak anlamlı yani hayatımı idame ettirecek para kazanmaya başlarım?” sorusuna ise biraz genel bir cevap vereyim. Yukarıda yazıda bahsettiğim gibi haftada 2-3 zengin blog içeriği, aktif sosyal medya paylaşımları ile belli bir kitleye ulaşabilirseniz içerik ürettiğiniz kategoriye göre değişse de en kötü 2 yıl içinde anlamlı para kazanmaya başlarsınız. Piyasada 1 yıl içinde para kazanmaya başlayanlar da var 4 yıldır kazanamayanlar da.
Kurumsal hayattaki işinizden daha fazla kazanır mısınız? Açık açık söyleyeyim, ben kurumsaldaki kadar kazanmıyorum. 19 yıllık kurumsal hayat, iyi bir markanın iyi bir pozisyonunda çalışıyordum, haliyle de çok kazanıyordum. Zaten hayatımı değiştirme amacım çok para kazanmak değil, hayal ettiğim hayatı yaşamaktı, ona da epey yaklaştım. Yani blog yazarlığı işine soyunurken hedeflerinizi ve ne istediğinizi iyi belirlemenizde fayda var.
Blog Yazmaya Başlamak için Geç mi Kaldık? Bloglar Öldü mü? Youtuber mı Olsak?
Bu yazıyı okuyanlardan bazıları “blog yazmanın modası geçti, artık Youtube var diyor” olabilir. Ben yıllardır aynı şeyi söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim: Blog benim ana yayın kanalım, ana mecram. Dün Facebook, bugün İnstagram, Youtube, yarın başka bir mecra. Bu mecralar hep değişecek. Youtube bir gün ben bütün videoları kaldırıyorum, dükkanı kapatıyorum derse ne yaparsınız mesela? Bu platformlar kendi sistemleri içinde yayın yapma imkanı sağlıyor size, blog ise tamamen size ait. Youtube’a eklediğiniz bir videoyu güncellemek istediğinizde güncelleyemezsiniz ama blog yazınızı istediğiniz zaman güncelleyebilirsiniz. Siz istediğiniz sürece yayın yapmaya devam edebilirsiniz, başka bir platforma bağlı değilsiniz. Blog yazmak bir moda değil, gelip geçmeyecek, daha uzun yıllar okunmaya devam edecek. Okuyan kitleler değişir, içeriklerin şekli değişir ama blog baki kalır.
Youtuber mı olsak sorusunun muhattabı maalesef ben değilim, bu soruya o konuda iddiası olan birileri cevap verse daha iyi olur.
Blog yazmaya bugün başlamak için hala geç değil. Özgün ve kaliteli bir blogun her zaman şansı var bana göre. Daha ne bekliyorsunuz, hadi başlayın, blogunuzu açınca bana da haber verin, bu yazının altına ekleyin blogunuzu!
11 Yorumlar
Sanırım yarın sabah ilk işim; Çok Okuyan Çok Gezen Kadın beni sosyal medyadan takip etsin kampanyası başlatmak olacak:-) Tabi bu işin şakası. Yazınız teknik detaylarla boğan birçok yazıdan çok daha yararlı, öncelikle bunun için teşekkürler.
Benim sormak istediğim ve kendi sitem için uzun süredir devam ettiğim ve devam ettirmek istediğim blogspot altyapısı ile ilgili. Bu altyapıyı basit bulmanızın sebebi nedir? Teknik detaylar ve basit görünüm mü? Bir diğeri ise domain satın almak, sonuçta bunun için istenen rakamlar çok değil ama gerçekten şart olduğunu düşünüyor musunuz? Teşekkürler şimdiden:-)
Eğer blogunuzun markanız olmasını istiyorsanız evet, kendinize ait domaininiz olmalı. Blogspotun basit görüntüsü ve kısıtlı teknik kapasitesi benim için yeterli olmadı, tabii 10 küsur sence öndeden bahsediyorum. WordPress plugin dünyası ile çok fazla imkan sunuyor.
Üniversitelerde ders notu olarak dağıtılmalı bu yazı nokta net! Emeğine sağlık.
Çok teşekkür ederim Burcu 🙂
Son başlıkta en merak ettiğim sorunun yanıtını buldum Sevilciğim ☺️ Şimdi kendime Türkçe karakter içermeyen, kısa ve öz bir blog ismi bulmak kaldı Çok bilgilendirici ve güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler, emeğine sağlık
Ay hadi bakalım, çok heyecanlı 🙂
Sormandan edemeyeceğim. Biraz uzun bir yorum. Umarım dikkatle okur ve yanıt verirsiniz. Bu yazınızda ilham aldığım gezginler diye bir link var . tıklıyoruz. Sonra orada röportaj yaptığınız gezginleri görüyoruz. Burada öyle isimler var ki ne yaptıkları gezileri, ne fotoğraf paylaşımları böyle aman aman değil. bazıları ortalama( tabi zevkler farklı anlıyorum ) . Bu isimlerin bazılarını hiç duymadım. Görmedim. Siz nasıl oldu bu arkadaşlarımızı gördünüz ve ilham aldınız? Nasıl bizim hiç görmediğimiz arkadaşla böyle röportajlar yapıldı. Takip ettiğim bazı gezi blogları var. değişik yerlere giden ve gerçekten gezen , güzel fotoğraflar çeken sadece sizin icin söylemiyorum diğer siteler de dahil olmak üzere bu gezgin bloggerla yapılmış hiç bir röportajlari yok ya da hiç bahsetmemişler bile? Neden? Siz farklı gezi yazıları olan bloggerlari okuyucularınıza tanıttığınızi düşünüyor musunuz? Ben düşünmüyorum. YouTubeda bir bayanla yaptığınız söyleşiyi izledim. Ağzım açık kaldı. O arkadaş gezdiği yerlerle ilgi şeyler söylediki inanamadım. Nasıl söyleşi yaptınız bu insanlarla? böyle arkadaşlar nasıl seçildi? Öyle çok örnek var ama tek tek yazmayacağım. Sizin ki gibi böyle büyük blogların aracılıyla güzel siteleri tanımak varken bir sebepten iyi bloglar yokmuş gibi yapılıyor ve hiç bir zaman bahsedilmiyor. Neden acaba? Ne dersiniz ?
Merhaba,
Uzun uzun yazmanıza çok sevindim, sırayla sorularınıza cevap vereyim. İlham aldığım gezginlerin popüler veya ünlü olmaları gerekmiyor. Hatta özellikle çok popüler olmayan insanlara yer vermeye çalışıyorum. Ben kimi zaman bir seyahat için araştırma yaparken kimi zaman da gezgin buluşmalarında bu insanlarla tanıştım. Yazımda bahsettiğim “çevre” meselesi burada devreye giriyor işte. Gezmek çok öznel bir kavram, herkes gezdiği yeri kendi deneyimlerine göre aktarır. Benim çok yakın arkadaşlarımla bile aynı yerden bahsederken bambaşka şekillerde yorumladığımızı görebiliyoruz. Gezen insanın bu farklılıklara açık olması gerektiğini düşünüyorum. Herkes her şeyi aynı yapsa veya aynı şekilde aktarsa hayat çok sıkıcı olurdu. İyi bloglar diye bahsettiğiniz blogların isimlerini verirseniz belki sonraki röportajlarda onlara da yer veririm. Ben de sizin nelerden hoşlandığınızı da anlamış olurum böylece. Sevgiyle kalın.
Sevil hanim yanitiniz icin tesekkurler. Ancak aciklamanizi hic doyurucu bulmadim. Sanirim yorumum uzun oldugu icin pek iyi anlasilmadi. Cevaplariniz cok genel, politik biraz da ezbere. Bunun da otesinde benim hic bahsetmedigim seyleri soylemissiniz. Eger yazimi dikkatli okursaniz, insanlarin gezileri ve nasil gezdikleri ile ilgili bir sey soylemedim. bu zaten beni ilgilendirmez ancak gezi yazilari, gezi sonrasi gorusler yapilan gezilerin yansimasidir.. oyle degil mi ?. Gezilerden sonra ortaya cikan yazilarin ve bloglarin ne kadar ortalama oldugunu soyledim. Dahasi bu arkadaslarimizin ilham veren gezginler koseninde olmasini hakli cikartabileceginiz bir tek gezisi bile yok. Filanca bloger dunyanin otesinde az gidilen bir yeri gezmis yazmisken siz nereyedeyse sadece pazara sebze almaya gideni ilham veren gezgin ilan ediyorsunuz..Tabi ki her gezi farklidir ama … yani biraz da fakli gezgini yazmak gerekmez mi ?… “Ben kimi zaman bir seyahat için araştırma yaparken kimi zaman da gezgin buluşmalarında bu insanlarla tanıştım” bu sozunuzden anliyorum ki bu tip ilham veren siteler ile ilgili yazilar sadece ve sadece es , dost ahbap cevresinden seciliyor. google bing yahoo aramalarindan yuzlerce blog varken bu insanlarin sitelerinden hic bahsedilmiyor. “gormemis olabilirim” demeyin cunku inandirici degil… Buyuk siteler gercekten iyi bloglari rekabet nedeniyle yazmadigini da lutfen kabul edin artik. Peki ne yapiliyor nereydeyse manava sebze almaya gidenlerin siteleri takip edilmesi gereken site olurken, gercekten dunyayi gezenlerin bloglari yok kabul ediliyor… Sevil hanim, begendigim takip ettigim siteleri yazmayacagim…Madem gezgin soylesileri yapiyorsunuz, farkli, degisik, guzel fotograflari olan bloglari bulup bu sitelerin sahipleri ile soylesi yapma isin beni size birakiyorum. Boyle bir koseniz varsa, kosenizin hakkini verip okuyuculara biraz daha iyi siteleri tanitsaniz daha guzel olur. Oyle degil mi ?
Her konuya değinmişsin neredeyse, tebrik ederim. Birkaç kez okuyup, içinden dersler çıkarıp, kendimi gaza getirip yeni bir yazı yazasın geldi resmen 🙂
Sevgiler
Haydi Şükrancım, senden yeni yazılar bekliyoruz 🙂