İngiltere‘nin kalbi Londra seyahati uzun zamandır ertelenmiş bir seyahatti. “3 saat mesafede nasılsa gidilir, gezilir bir gün acelesi yok” diye düşünüyordum hep. Bugün de gitseniz 20 sene sonra da gitseniz aynı. Gitmeden önce dersime çalışıp bir Londra gezi rehberi hazırlamıştım, çok işime yaradı. Gezdiğim ve gezemediğim ama Londra’da gezilecek yerler listesini toparladım. Londra’da gezilecek yerler konusundaki önerilerim ve deneyimlerim bu yazıda sizi bekliyor.

Londra'da gezilecek yerler
Londra’da gezilecek yerler

Londra Gezilecek Yerler

Londra şehir merkezinde gezilecek yerler için 4 günlük bir gezi rotası hazırladım, umarım işinize yarar.

Londra’nın şehir merkezinde görülecek ana yerler yürüme mesafesinde, eğer kondisyonunuza güveniyorsanız 🙂 4 günlük planın birinci gününde Londra’nın simgesi haline gelmiş birkaç yapıyı görecek şekilde bir plan yaptım. Benim rotam bundan biraz daha farklıydı. İlk günü Thames Nehri kıyısında geçireceğiz.

Parlemento Binası & Big Ben  

Güne her Londra fotoğrafında görmeye alıştığımız büyük parlemento binası ve Big Ben saat kulesi ile başlıyoruz. Parlemento halkın ziyaretine açık. Westminster metro istasyonunda indiğinizde tam da Big Ben’in önüne çıkıyorsunuz.

Westminster Abbey

Parlemento binasının hemen karşısında taç giyme törenlerinin yapıldığı kilise yer alıyor. Londra’da bugüne kadar alışık olmadığım bir durum kiliselerin girişi ücretli.

London Eye

Londra Olimpiyatları için tasarlanmış, ilk yapıldığında şehrin dokusunu bozduğu için çok fazla tepki almış ancak zamanla şehrin turizm simgelerinden biri haline gelmiş olan London Eye ile devam ediyoruz. London Eye’a ulaşmanın en kolay yolu Waterloo metro istasyonu. Eğer metro kullanmak istemezseniz yine Waterloo’dan geçen otobüs hatlarını kullanabilirsiniz. London Eye sabah saatlerinde hem daha tenha oluyor, hem de ışık fotoğraf çekmek için daha uygun. Eğer parlemento tarafından geliyorsanız tek yapmanız gereken bol bol fotoğraf çekerek Waterloo köprüsünü geçmek.

London Eye giriş bileti eğer kapıda alırsanız 19.20pound. Internetten alırsanız %20 ucuz alabilirsiniz. London Eye internet sitesinden alım yapabilirsiniz. Ayrıca internet ya da kapıdan ya da turizm ofislerinden London Eye, Madame Tussands, Sea Life, The London Dungeon ya da Cruise turlarının paket versiyonlarını daha uygun fiyatlara alabilirsiniz.

London Aquarium

Eğer zamanınız varsa London Eye’in hemen yanındaki akvaryumu da ziyaret edebilirsiniz. Ben girmedim, ilgisi olanlar için ilginç bir deneyim olabilir.

Royal Festival Hall & National Theatre

London Eye’dan çıkıp nehir kıyısından devam ediyoruz. Nehir kıyısındaki kültür merkezi Royal Festival Hall’da bir mola verip eğer şanslıysanız sergilenen ücretsiz gösteri veya sergileri izleyebilirsiniz. Tiyatro molası için ise bir sonraki bina National Theatre’da soluklanabilirsiniz. National Theatre’ın hemen arkasındaki seyyar teygahlarda dünyanın her köşesinden yemeklerin tadına da bakabilirsiniz.  Tiyatro binasının önünde ise ikinci el satanlar, sahaflar gibi hergün farklı tezgahlarla karşılaşabilirsiniz.

Tate Modern

Thames nehri kıyısından devam ediyoruz. Modern sanata ilginiz varsa 4-5 katlı bir sanat galerisinde gezmeye hazır olun. Ben geç saatte gittiğim için çıkamadım ama en üst kattaki cafesinin muhteşem bir manzarası varmış, benden söylemesi 🙂 Tate Modern’den çıkınca Millenium köprüsünü göreceksiniz, köprüden tam karşıya bakarsanız St. Paul Katedrali’ni görürsünüz. Londra’nın en büyüğü ve yine girişi ücretli. Hatta kapısında cennetin kapısı yazıyor, girişi 15pound 🙂 Günün sonuna yaklaştıysanız rotanızı oraya çevirebilirsiniz. Eğer hızlı gidiyorsanız nehir kıyısından devam 🙂

Shakespear’s Globe

Hemen Tate Modern’in yanında Shakespear’in dünyasıyla tanışabilirsiniz.

Borough Market

Borough Market
Borough Market

Eğer geziniz Perşembe, Cuma ya da Cumartesi günü ise bu pazara mutlaka uğramalısınız. Meyvalar, sebzeler, yine dünya lezzetleri, hareket bol fotoğraflık malzeme sizi bekliyor olacak. Borough Market’e gelmeden önceki ara sokaklarda ise sizi sürprizler bekliyor olabilir. Londra seyahatimdeki en fazla beğenilen fotoğrafım o ara sokaklardan birinde çekildi. Borough Market hemen London Bridge’in ayağında, London Bridge’den geçen metro ya da otobüslerle kolayca ulaşabilirsiniz. Borough Market’in girişinde Southwark Katedrali var, Londra’daki ilk Gotik kilise imiş ve 1400 yaşında.

Tower Bridge

 Tower Bridge
Tower Bridge

Londra’nın meşhur mavi köprüsü Tower Bridge’e doğru nehir kıyısından devam ediyoruz. Bol bol fotoğraf çekiyoruz. Köprünün içine girebilir, üst katına çıkabilirsiniz. Dışarıdan da görüntüsü oldukça güzel. Bu rotayı izlediğinizde burada günün sonuna gelmiş olmalısınız. Havanın kararıp Londra’nın gece fotoğraflarını çekmek için harika bir fırsat 🙂

İkinci günü sokaklarda ve parklarda geçireceğiz.

Buckingham Sarayı

Rotamız Kraliyetin merkezi Buckingham’dan başlıyor. Buckingham’a ulaşmak için Greenpark ya da Hydepark duraklarını kullanabilirsiniz. Sarayın içini gezebiliyorsunuz, halen aktif olarak kullanılmasına rağmen belli bölümleri halka açık. Parklar arasından geçerek saraya ulaştığınızda eğer hava açıksa ve şanslı gününüzdeyseniz saat 11:00’de başlayan nöbet değişim törenini yakalayabilirsiniz.

Hyde Park

Buckingham’ı gezip nöbet değişimini de izlediyseniz uzun bir park gezmesi iyi gelebilir. Hyde Park meşhur “Speakers Corner” ı ve uzun yürüyüş parkurlarıyla güzel bir Pazar yürüyüşü için harika seçim. Dilerseniz bisiklet ya da parkın içindeki gölde kayık kiralayabilirsiniz.

Kensington Park

Hyde Park’ın bitişiğinde Kensington Park yer alıyor, içinde de Kensington Sarayı.

Portobello Road & Notting Hill

Kensington Park’ı bitirdikten sonra Hugh Grant’ın meşhur filmi Notting Hill’in çekildiği semte gelmiş oldunuz. Portobello sokağı ise filmdeki pazar sokağı. Antikalar, ilginç ürünler bulabileceğiniz pazara haftasonları gitmekte fayda var.

Camden Town

Günü benim için Londra’nın en hareketli bölgesinde bitirmenizi öneriyorum. Bunun için Notting Hill’den bir otobüse ya da metroya atlayıp Camden Town’a gidin. Şu ana kadar dolaştığınız Londra’dan farklı bir Londra sizi bekliyor. Çok renkli, çok hareketli… Fotoğraf makinanızı hiç kapatmayın çünkü her köşede çekim yapabileceğiniz bir malzeme var. Etnik ürünlerden ikinci ellere, dünya yemeklerinden sokak sanatçılarına kadar karmakarışık bir yer burası. Rock barları, eski at ahırlarından bozma alışveriş yerleri… Londra’nın en sevdiğim köşesi burası oldu.

Üçüncü günü Londra’nın en meşhur alışveriş, yemek ve gece hayatı mekanlarına ayırdık. Londra’ya geldik ama hala en meşhur sokaklarını gezmedik dediğinizi duyar gibiyim 🙂 O yüzden hemen başlayalım.

Marble Arch

Saray kapılarından biri olarak tasarlanan sonra da yeri değiştirilen bu yapının tek özelliği meşhur Oxford Street’in başlangıç noktası olması. Marble Arch durağından geçen bir metro ya da otobüsle buraya kolayca ulaşabilirsiniz.

Oxford Street

Londra’nın en uzun caddesi burası. İstanbul’daki İstiklal ya da Bağdat caddesine benzetebiliriz. Sağlı sollu mağazalarla dolu düz ve uzuuuun bir cadde. Caddenin hemen girişinde insanların valizler dolusu alışveriş yaptığı Primark mağazaları var.  Caddenin sağında kalan bölge Myfair bölgesi, Londra’nın en lüks semtlerinden biri. Yaklaşık 500-600 metre sonunda Oxford meydanına ulaşıyorsunuz. Buradan Regent caddesini takip ederseniz bir diğer ünlü meydan olan Piccadilly’ye ulaşırsınız. Biz şimdilik Oxford’da devam ediyoruz. Cafeler, mağazalar insan seli…

Soho

Tottenham meydanına gelmeden sağmızda ise kalan bölge meşhur Soho. Lezzetli yemekler bulabileceğiniz restaurantlar, ilginç ürünler bulabileceğiniz mağazalar ara sokaklara serpişmiş.

British Museum

Oxford’un sonuna kadar yürümüşken solda ara sokakta kalan, İngilizlerin dünyanın heryerinden topladıkları eserlerin sergilendiği British Museum’a uğruyoruz. Hakkıyla gezmek için bir gününüzü ayırmanız gerekebilir. Ya da müze haritasına bakıp sadece ilginizi çeken bölgelerini gezebilirsiniz.

Covent Garden

Müzeden çıkıp yolun karşısındaki sokaklara dalıyoruz. Covent Garden’a doğru ilerliyoruz. Alışveriş yapmak, meydanda soluklanmak, Apple Store’daki ilginç ürünleri incelemek için vakit ayırın. Ayrıca Apple Store’ın arkasındaki Ulaşım müzesi de ilginizi çekebilir.

Trafalgar Meydanı

Yine ara sokaklardan bu kez Londra’nın merkezi sayılan Trafalgar Meydanına çıkıyoruz. Meydan son derece hareketli. Ayrıca ücretsiz gezebileceğiniz National Gallery’i de hemen meydanın başını bekliyor gibi. Komutan Nelson anısına dikilmiş 52 metrelik de bir anıt meydanı bekliyor.  Bu bölge tiyatro binalarının da çokça yer aldığı bir bölge.

Piccadilly Circus

Londra’nın en hareketli meydanlarından biri de burası. China Town ve Soho’ya yakın olması, Londra’nın önemli kültürel aktivitelerinden biri olan müzikallerin çoğununn bu bölgedeki tiyatrolarda sahnelenmesi ve Oxford Street’e de komşu olması nedeniyle stratejik bir noktada.

China Town

Piccadilly’nin ve Soho’nun komşusu Çin mahallesindeki restaurantların çoğunda sıra oluyor, söylemedi demeyin.

Günü Soho’da bitirebilirsiniz, bu günlük rotamızın da sonuna geldiik 😉

Dördüncü gün müzeler günü…

Londra’daki özel müzeler hariç müzelere giriş ücretsiz. Haftasonları oldukça kalabalık oluyorlar, o yüzden tavsiyem vaktiniz uygunsa hafta içi bir günü müze gezisine ayırmanız.

Londra’da Görülmesi Gereken Müzeler

  • Natural History Museum – Doğa Tarihi Müzesi – Ücretsiz
  • Science Museum – Bilim Müzesi – Ücretsiz
  • Victoria & Albert Museum – Victoria ve Albert Müzesi – Ücretsiz
  • British Museum – İngiliz Müzesi – Ücretsiz
  • London Transport Museum – Londra Ulaşım Müzesi – 15pound
  • National Gallery – Ulusal Galeri – Ücretsiz
  • Museum of London – Londra Müzesi – Ücretsiz
  • St. Paul’s Cathedral – Aziz Paul Katedrali – 15pound
  • Tower of London – Londra Kulesi – 20.90pound

Gezilecek yerler konusunda söyleyecek çok şey var, ancak şimdilik bu bilgileri yazabildim. Önerileriniz varsa yorum kısmına ekleyebilirsiniz.

Londra’da Nerede Kalınır?

Yeni bir şehre giderken en büyük sorulardan biri “Nerede kalınır?” oluyor. Bilmediğiniz bir şehirde, özellikle şehir büyük ve şehir merkezinde otel fiyatları yüksekse nerede kalınacağı sorusu daha da büyüyebiliyor.

Ben de Londra‘ya gitmeden önce daha önce orada yaşamış birkaç arkadaşıma danıştım, nerede kalırsam hem ulaşımı kolay olur hem de ucuz otel bulabilirim diye sordum.

Londra’da kalınacak otel bölgeleri için öne çıkan birkaç semt oldu;

  • Earls Court
  • South Kensington
  • Old Town
Londra'da ulaşım
Londra’da ulaşım

Hem metro hem de gece otobüslerinin ulaşım hattında olan bu bölgelerden otel ya da kalacak yer seçerek seyahatinizi kolaylaştırabilirsiniz.

Diğer İngiltere Gezi Yazılarım

Yolda kalın!

"Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?" diyerek yola çıktım, hala cevap arıyorum. Hayallerimin peşinden yolculuklara çıkıyor, deneyimlerimi blogumda, gazete ve dergilerde paylaşıyorum. Gezmeyi, okumayı, yazmayı ve hayal kurmayı seviyorum.

Yorumunuzu Yazın