25 Mayıs Pazartesi, hava tam da motorla gezme havası.

İşten çıkıp kendimi sokağa atmak için can atıyorum. Nereye gitsem diye düşünürken bir arkadaşım Cihangir’e gelsene diyor. Uzak da değil, benim gibi acemi bir motorcu için ideal. Tam işten çıkacağım, motorcu başka bir arkadaşım diyor ki: “Dikkat et, iş çıkışı sürücüler yorgun, bezgin ve dikkatsiz oluyorlar”.  “Tamam” diyorum, “çok dikkatli olacağım”.

Her zaman iş-ev arası kullandığım arka yol yerine nedense e-5’i kullanıyorum. 4.Levent’ten Beşiktaş üzerinden giderim diye düşünüp son anda Gümüşsuyu yokuşunu tırmanmak gözümde büyüyor, Mecidiyeköy’e dönüyorum. Mecidiyeköy trafiğine nerden girdim diye de söyleniyorum. Kulağımda arkadaşımın sözleri “Dikkatli ol”.

Ali Sami Yen stadının karşısındaki ışıklara yaklaşıyorum, ışık sarıdan kırmızıya dönüyor. Ben de doğal olarak duruyorum. Bunu doğal bulmayan bir kadın otomobil sürücüsü sertçe bana çarpıyor. Nitekim istemeden de olsa duruyor 🙂 Kaza böylece geliyorum demiş oluyor.

Ufak bir sarsılma yaşadım ama motoru düşürmeden ayaktayım. Ben ayaktayım ama otomobili kullanan bayan panikte. Arabadan kendini dışarı atıp bilinçsizce “ne yapıyorsunuz” diye haykırıyor.  “Ben kırmızı ışıkta duruyorum, siz ne yapıyorsunuz” diyince hatasını farkediyor, “Sizi hemen hastaneye götüreyim” diye tutturuyor. İyi olduğum konusunda kendisini ikna etmeye uğraşıyorum. Şans bu ya hemen ışıktaki trafik polisinin gözü önünde olay gerçekleşiyor. Koşa koşa geliyor polisimiz yardımcı oluyor sağolsun. Bu arada hemen araya “Motor çok tehlikeli, ben de kaza yaptım, 2 ay yattım” notlarını ekleyiveriyor.

Motoru ve otomobili kenara çekiyoruz. Çarpma sırasında otomobilin plakası düşmüş benim plaka ise koltukla tekerin arasına jantla beraber girmiş. Nasıl olduğunu ben de anlayamadım 🙂

Otomobildeki bayan kendi başına olay. “Sizde kaza tutanağı var mı diye?” soruyoruz polisle beraber. Ben kazayı çağırmamak için bulundurmam normalde ama bu şirket arabası belki vardır diyor. Neyse tutanak bulunuyor. Trafik polisi sağolsun tutanağı bizim için dolduruyor. Bu arada şoför kadın ilginç yorumlarıyla beni güldürüyor. Neden motor kullanıyor muşum, kaç paraymış bu motor, kaç yakıyomuş, bunu alacağıma küçük bir araba alsaymışım güvenli olmaz mıymış… Ben gülmemek için kendimi zor tutuyorum.

Motor yolun kenarında ama jant yüzünden yerinden oynamıyor. Güçlü bir arkadaşımı çağırıyorum bana yardım etsin diye. Beklerken hem ben hem polis jantı çıkarmaya çalışıyoruz ama yerinden oynamıyor. Arkadaşım kısa sürede yetişiyor yardımıma, ama jantı o da çıkaramıyor. Tornavida filan lazım, onlara bakarken bir kurye motoru arkamda duruyor. Ufacık tefecik bir genç.

Kurye: Abla iyi misin?

Elmayra: İyiyim, sorun yok, jantı-plakayı ordan çıkarmaya çalışıyoruz.

Kurye: Ben hallederim iki dakkada…

Elmayra: Gerek yok, arkadaşım ilgileniyor.

Kurye: Yok, yok. ben hemen yaparım.

Demesiyle beraber motorunu bırakıyor. Jantı çektiği gibi çıkarıyor saplandığı yerden, atladığı gibi motoruna gidiyor. Belli ki hergün başına gelen bir olay, el pratikliği kazanmış 🙂 Benim ufak çaplı kaza birden eğlenceye dönüştü.

Eğlencesi bir yana, acemi bir motorcu olarak birkaç önemli ders aldım kendime.

  1. Kurallara uymak yeterli değil, diğer sürücülerin kurallara uymak istemediğini unutma
  2. Kadın sürücülerden mümkün mertebe uzak dur
  3. Kurye motorların dediğini yap, gittiği yoldan gitme 🙂

Güvenli sürüşler herkese….

"Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?" diyerek yola çıktım, hala cevap arıyorum. Hayallerimin peşinden yolculuklara çıkıyor, deneyimlerimi blogumda, gazete ve dergilerde paylaşıyorum. Gezmeyi, okumayı, yazmayı ve hayal kurmayı seviyorum.

4 Yorumlar

Yorumunuzu Yazın