Gaziantep lezzet turu sırasındaki duraklarımdan biri de Halfeti idi. Yanı başından geçen ırmağın bereketinden nasiplenirken birdenbire baraj suları altında kalmış şehir Halfeti. M.Ö 800lü yıllara dayanan geçmişi sular altında kalıvermiş.

Halfeti
Halfeti

Halfeti Nerede?

Gaziantep Halfeti arası yaklaşık 100 km, Urfa’dan ise 120 km.  Antep gezisi sırasında araç kiraladığımız için yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra ulaştık Halfeti’ye.

Baraj gölünün altında kalmış kısmı ve terkedilmiş eski Halfeti artık baraj gölü turlarının kalkış noktası olmuş. Gezi tekneleri doldukça kalkıyor. Şanslıyız ki hava çok güzel, bir önceki gün rüzgardan tekneler çalışmamış.

Halfeti Tekne Turu

Tekneler pazarlık usulü çalışıyor, küçük tekneler 100 TL’ye kalkıyor. İstersen 2 kişi bin kişi başı 50 ver, istersen 10 kişi bin, kişi başı 10 TL ver. Çok büyükleri tavsiye etmiyorum, çok hızlı geziyor ve aralarda durmuyorlar. Küçük olanları tercih eder, kaptanla da anlaşırsanız hem yavaş yavaş gezdirir sizi, hem de ileride Rumkale’nin karşısında terkedilmiş bir köy var (yarısı suyun içinde kalmış camii minaresi ile tanırsınız) orada bir çay molası verebilirsiniz.

Tekne turu sırasında muhteşem bir şekilde kayalara oturmuş olan Rumkale ve baraj nedeniyle terkedilmiş köyü göreceksiniz. Ve tabii nehirde gezi keyfi de yanında bedava.

Tekne turumuzu Urfalı bir öğretmen grubu ile yaptık. Öğretmenlerin sorunları 4+4+4’ün Güneydoğu’ya ne kadar uygun olmadığını konuştuk. Anasınıfına gelen öğrencilerin Türkçe bilmediklerini, anasınıfında Türkçe öğrettiklerini anlattılar. Fakirliğin boyutlarını, kışın terlikle okula gelen öğrencileri, 10 çocuğun normal olduğu aileleri…

Çay molası verdiğimiz terkedilmiş köyde, evi su altında kalmış olan ailenin misafiri oluyoruz. Köylerini terkedince yapacak iş bulamadıklarını, yeni köydeki hane sayısının her geçen gün azaldığını Antep ve Urfa’ya göçün arttığını anlatıyorlar. “Eskiden bahçemiz vardı, nehir kıyısında toprak verimliydi, yeni köyde yapacak iş yok” diye anlattılar.  Eskiden köy kahvesini işleten abimiz şimdi tekne turu yapanlar durursa onlara yaptığı ikramla geçiniyor, tek istediği çocuklarının okuyup kendilerini kurtarması.

Bambaşka bir dünyaya yolculuk yapmış gibiyiz… Baraj nedeniyle değişen hayatlar, değişen ekosistem, sular altında kalan tarih/kültür… Yeniden bana HES’lere Hayır dedirtiyor elbette.

Halfeti’ye gelmeden önce Zeugma Antik Kenti’ni de görmüş ve yine sular altında kalmış tarihe şahitlik etmiştim.  Birkaç ay önce de Hasankeyf’te yakında sulara gömülecek olan akıllara durgunluk veren bir başka gezi daha yapmıştım. Antep’e dönüş yolunda neden insanoğlunun bu kadar aç gözlü olduğunu düşündüm durdum.

“Ülkemizde görülmesi gereken yerleri biran önce görün, yoksa yakında hepsini elbirliği ile yok edeceğiz” diye düşünmeden edemedim.

Yolda Kalın!

"Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?" diyerek yola çıktım, hala cevap arıyorum. Hayallerimin peşinden yolculuklara çıkıyor, deneyimlerimi blogumda, gazete ve dergilerde paylaşıyorum. Gezmeyi, okumayı, yazmayı ve hayal kurmayı seviyorum.

Yorumunuzu Yazın