“Öyle bir yere gideyim ki hayatımın seyahati olsun, yıllarca anlatayım” diyeceğiniz bir seyahat rotası mı arıyorsunuz? Gezginlerden en çok etkilendikleri gezi rotalarını istedim, onlar da gönderdiler. Umarım size de ilham verirler, yola çıkmak sebebiniz olurlar…

17 gezgin 17 rota
17 gezgin 14 rota

Yeni yılda yeni seyahat rotalarımı netleştirmeye çalışırken gezgin dostlarıma “sizi en çok etkileyen gezi rotası neresi ve neden?” diye sordum. Herkesin kendi yoğurt yiyişi var elbette, hepsi kendi gezme zevkine uygun bir yer ve neden söyledi. İçlerinde benim de çok sevdiğim rotalar da var, henüz gitmediğim hatta hiç gitmeyi planlamadığım yerler de…

Bana geldikleri sırayla paylaşıyorum, bu ilham verici seyahat rotaları arasında herhangi bir önem ya da öncelik sırası yoktur! Siz de kendi ilham verici seyahat rotanızı yazının altına yorum olarak paylaşabilirsiniz.

1. Çin

İnsanlık tarihi kadar eski bu köklü kültür, mimarisinden yemeğine, müziğinden akupunkturuna belki de dünyanın en zengin kültürü… Güney Amerika’dan Afrika’ya Orta Doğu’dan Asya’ya pek çok farklı kültürü tanıma şansım oldu ama sanırım hiçbiri beni Çin Kültürü kadar derinden etkilemedi. İnsanlık tarihi kadar eski bu köklü kültür, mimarisinden yemeğine, müziğinden akupunkturuna belki de dünyanın en zengin kültürüdür. Yoksulluk içinde yaşayan insanların ufacık şeylerden mutlu olabilmeyi bildiği, bizim büyük paralar verip öğrenmeye çalıştığımız sağlıklı yaşam felsefesini hem fiziksel hem ruhani anlamda gündelik hayatlarının içinde hazmederek yaşamaları beni son derece etkilemişti. Farklı bir şeyler deneyimlemek istiyorsanız, Çin doğru adres.  

Gezginin Künyesi: Onur Kutlu Gago, uzun yıllar dünyanın farklı köşelerini gezdikten sonra kurduğu Tale ile yerel kültürü yakından tanıyabileceğiniz deneyim odaklı geziler düzenliyor.   Onur’un seyahatlerini kaçırmayın > Tale Blog

2. İran

10 günlük Iran gezi programımı çıkardığımda, herkesin “ne işin var İran’da” gibi tebessümümü tavan yaptırmalarına rağmen, ön yargının kırılacağı ülkeydi benim için. Tebriz, Tahran, Isfahan, Yazd ve Şiraz şehirlerini, Kenduvan Köyü’nü ve Persepolis antik kentine giderek ülkenin tarihi ve doğal güzelliklerini gördüm. Büyük bir tarihe ev sahipliği yapmış ülkede insanların sıcakkanlılığını fazlasıyla hissettim. Her şehrinden büyük keyif almama rağmen beni en çok Isfahan etkilemiştir. Eski ipek yolu üzerinde olan şehirde Nakş-i Cihan meydanında saatlerce dolaşmanın özlemini hala duyuyorum. Bu güzel ülkeyi kısa zaman da görmeniz dileğiyle …

Gezginin Künyesi: Cüneyt Durhan, Tekirdağ’da bir özel şirkette çalışıyor. Gezmeyi seven sırt çantalı ruhuyla , seyahat etmek, yeni kültürleri yaşamak, farklı kültürdeki insanları tanımak, fotoğraflamak, yöresel yemeklerini tatmak ve tüm bu değerleri yaşamak en büyük mutluluğu.  

3. Hırvatistan – Adriyatik Kıyıları

Adriyatik’in mavi suları, Dalmaçya’nın yeşil ormanları ile muhteşem manzaralar oluşturuyordu. Plitvice Gölleri Milli Parkı doğaseverler için yeryüzünde cennet gibiydi. Bölgedeki şehir merkezleri ise hep bir “kale” içinde konuçlanmış, taş binalar ile tarihi atmosfer korunmuş. Elinizi attığınız hemen her yer Unesco koruması altında 🙂 Bölgede mutlaka yapılması gerekenler: Dubrovnik’te kale surlarına tırmanış, Adriyatik denizinde yüzme, Zadar’da gün batımını izleme, Plitvice Gölleri Milli Parkı’nda yürüyüş. Ben yapılacaklar listeme “tekne veya yelkenli ile Adriyatik Adaları’nı gezme”yi de ekledim, ileride gerçekleştirebilmeyi umuyorum.  

Gezginin Künyesi:  Gezmeyi ve yazmayı çok seven bir eczacıyım. Ege’de yaşıyor, Ege’yi yaşamaya çalışıyorum. Seyahatlerimdeki heyecan yazılarıma yansısın diye gezilerimi ayağımın tozuyla yazıyorum.   Melikenin seyahaletlerini takip etmek için > Ayagimintozuyla.net

4. Norveç

Beni bugüne kadar gördüğüm yerler içinde en çok etkileyen yer Norveç oldu. İki farklı mevsimde iki farklı rota yaptık. İlki Eylül ayında Bergen fiyordları idi. Norveç’de nadir rastlanan bir şekilde 9 gün boyunca güneş bizimleydi. İkincisi ise Şubat ayında Lofoten idi. İki gece boyunca kuzey ışıklarını seyredip fotoğrafladık. Yine şansımıza güneşdeki patlamaların en yoğun olduğu yılda oradaydık. Elbette bütün bunların ötesinde Norveç her hali ile bugüne kadar gördüğüm en güzel ülke.

Gezginin Künyesi: Zehra Ceylan, artık pek çalışmayan ofisdeki kariyer günlerine veda etmiş eşiyle gezen ve fotoğraf çeken biri denilebilir.   Zehra’nın seyahatleri ve fotoğrafları için > Azgezmis.com

5. Sri Lanka

2013’ün Ocak ayında yapmış olduğum 12 Günlük bir Sri Lanka gezisinin beni bu kadar etkileyeceğini tahmin etmiyordum. Hint okyanusunun bu gözyaşı şeklindeki, sürekli iç çatışma haberleri ile gündeme gelen ilginç adası kesinlikle keşfedilmeye değerdi.

Gidiş-dönüş uçak biletim, orta boy sırt çantam ve elimde bir rehber kitapla Sri Lanka’nın başkenti Colombo’ya plansız ve tek başıma gelmiş bulundum. İlk gece kalacak yerim bile olmamasına rağmen başkentin kuzeyindeki Anuradhapura şehrinden başlayacak ve güneye doğru inen bir rota çizecektim. Yolda işler hiç de planlandığı gibi olmuyor. Kaldığım doğal ortamlardaki kertenkelelerle imtihanım, güler yüzlü yardımsever Sri Lankalılar, yeni tanıştığım insanların motosikletlerine atlayarak yaptığım şehir turları, tapınaklarda dağıtılan elle yediğim yemekler, muhteşem tropik meyveler, yüzlerce basamaklardan oluşan tapınaklara çıkarken hissettiklerim, çatısı olmayan hostelin demirlerine tırmanarak doğan güneşi bekleyişim, dünya turundaki gezginlerle tanışmam, çay tarlaları manzaralı muhteşem tren rotaları deneyimim, hikayesi Türkiye’den geçen seyyahlarla sabahlara kadar muhabbetim, dağ köylerindeki ıssız bir hostelde soğuktan titremelerim, Budistlerin hacı olmak için çıktıkları Adam’s Peak’e 70 yaşındaki iki Kanadalı arkadaşımla tırmanışım, Türkiye’yi hiç duymayan bir Sri Lankalıya sabaha kadar internetten Türkiye’yi tanıtmam, doğal parklardaki ilk safari deneyimim, son günlerde ise adanın güneyindeki turkuaz kumsallarda tembellik yapmam gibi bir çok anı ile döndüm bu gezimden.

Tek başıma başladığım ama dolu dolu bitirdiğim, iyi ki gitmişim dediğim muhteşem bir gezi oldu benim için. Sri Lankalı ve yabancı dostlar tanıma, çeşitli hayvanları görebilme, doğal güzellikleri yaşama, zirve tırmanışını gerçekleştirme gibi birçok unutulmaz ana tanık oldum.

Yollarda tanıdığım güzel insanlardan da çok şey öğrendim ve gelecek planlarımı daha farklı planlamaya karar verdim: BAZEN YOLDA BİR İNSAN TANIRSIN YOL PLANIN DEĞİŞİR, BAZEN DE BİR İNSAN TANIRSIN HAYATIN DEĞİŞİR….

Gezginin Künyesi:  İTÜ’de öğrenciyken Türkiye’den başlamış. Sonrasında öğrenci değişim programı olan Erasmus ile 1 sene Valencia (İspanya)’da kalmış ve Avrupayı keşfetme şansı bulmuş. İspanya dönüşünde yapmış olduğu İran ve Hindistan gezilerinin etkisi ile uzun süre yerinde oturamayacağımı anlamış ve o gündür bu gündür hep gezme odaklı yaşıyor. Bulduğu en ufak fırsatta gezmeye tam gaz devam ediyor.

Yeliz tek yön bilet alarak Güney Amerika’ya gitti, mutlaka takip edin > pekisimdinereye.blogspot.com

6. Nepal


Gezdiğimiz yerler içinde bizi en etkileyen ülke Nepal oldu. Gitmeye karar vermeden önce bu küçücük ülkede yapılacak bu kadar çok şey ve gezilecek bu kadar çok yer olduğunu bilmiyorduk.

Başkent Katmandu Hindu ve Budist tapınakları, kalabalık sokakları, ölü yakma ayinleri ve her türlü keşmekeşi ile bambaşka bir şehir. Durbar Meydanı, tek yaşayan tanrıça Kumari’nin sarayı, devasa Boudhanath Stupası, şehri bir tepeden gören maymun tapınağı Katmandu’ya geldiğinizde sizlere farklı deneyimler yaşatacaktır. Katmandu’dan uzaklaşıp Pokhara’ya gidildiğinde ise pek çok extreme spor (yamaç paraşütü, zip-fly, trekking, rafting gibi) imkanı bulabilirsiniz ve ayrıca Himalaya eteklerindeki Annapurna manzarasıyla büyülenip, Phewa gölünde kanoyla gezinti yapabilir; bu yemyeşil doğaya hayran kalabilirsiniz. Ardından yine bambaşka bir coğrafyaya doğru yol alıp Chitwan’da fillerin üzerinde gezinti yapıp, timsahların arasında kano ile ilerleyebilirsiniz. Doğal parkın içinde gergedan safarisi yapmayı da unutmayın sakın.

Nepal’de 3 farklı şehirde birbirinden çok farklı imkanlar ve güzelliklerle karşılaşacaksınız. Bizim gibi gezmeyi seven herkesin Nepal’i de görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Nepal’in gezginleri mutsuz etmeyeceğinden ve onlarda unutulmaz anılar bırakacağından eminiz.

Gezginlerin Künyesi: Serpil, 31 yaşında SAP danışmanı. Tunç ise 35 yaşında makine mühendisi. Birlikte yıllık izinlerinde yurtdışı ve yurtiçi seyahatler yapmayı seviyorlar. Gezi blog yazarı değiller ama iyi birer gezi blog okurları 🙂

Hala blog açmaya ikna edemedim kendilerini 🙂

7. Brezilya – CIDADE MARAVILHOSA

İlk uzak rota seyahatimdi Brezilya…”Yoldaş” ım Çağrı ile birlikte 2011 Mart’ ında atladık uçağa…upuzun bir uçuş… Atlantiği, Ekvator çizgisini ilk kez geçmek bambaşka bir heyecandı…önce Sao Paulo, oradan da Rio de Janeiro’ ya…

“Carioca” ların (Rio’ lular kendilerine böyle diyor) deyimiyle “Cidade Maravilhosa”, yani “Muhteşem Şehir” deyiz…heyecanla Copacabana’ya, Ipanema’ya atıyoruz kendimizi…sonbahar ama yine de çok güzel…bir yanda sahil kenarında varlıklı semtler ve insanlar, diğer tarafta tepelerden onları izleyen mütevazi Favela insanları…Rio’ya özgü tezatlıklar dünyası…sonra Lapa, Flamengo ve Botafogo…yavaş yavaş hava kararırken Karnaval coşkusuna kapılıp kendimizi Sambadrome’ da buluyoruz…yıllarca TV de görüp bu ne ola ki dediğimiz şeyin kanlı canlı içindeyiz…bu Rio Karnavalı denen şey bambaşka bir alemmiş J 7 den 70 e herkesin samba yaptığı bu renk ve eğlence cümbüşünde enerjimiz yetene kadar bu rüyaya devam ediyoruz…

Brezilya’ya gelip de futbolsuz bir zaman geçirmemek olur mu? Bir Rio derbisi olan Flamengo-Fluminense maçı ile sambacıların futbol tutkusuna şahit olup, onlarla birlikte “aleminnn kralıııı geliyooooorrrr” diye bağırmak apayrı bir keyifti J

Rio demek aynı zamanda Corcovado Tepesi’ndeki Kurtarıcı İsa heykeli demek…muhteşem Rio manzarası eşliğinde İsa heykeli önünde mutlaka kolları açıp fotoğraf çektirmek… ardından Pao de Açucar, yani Şeker Tepesi’ne teleferikle çıkıp Guanabara Körfezi ve Atlantik Okyanusunu aynı anda izlemenin keyfine vardık…

Rio seyahatim bana “uzaklarda olmak” adına en çok ilham veren yerdi…uzakta olmak, bambaşka şeyler keşfetmek ve aslında hiç de “uzak” olmadıklarını görmek ve daha da ileri gitmek için cesaret kazanmak…

Gezginin Künyesi: Adının hakkını vermek istercesine hayattaki serbest dolaşımını sonuna kadar sürdürmeyi hedefleyen Özgür, tam bir dalış tutkunu ve seyahat meraklısı. Bunun yanında elinden geldiğince sualtı fotoğrafı çekiyor, yemek yapıyor, bir şeyler çiziyor, uçaklara ve yürümeye bayılıyor.

Özgür’ün videolarını şimdilik facebook sayfasından takip edebilirsiniz > Özgür Uzun Videobox

8. Hırvatistan, Split

Maviden yeşile çalan bir deniz, tarih ve keyifli insanlar… İlk yurt dışı deneyimimin ikinci şehrinde Split için bunları düşünmüştüm. Neden mi? Split, Adriyatik Denizi’ne komşu, Dalmaçya kıyısında, Hırvatistan denildiğinde başkent Zagreb ve turistlerin gözde şehir Dubrovnik’in gölgesinde kalmış saklı bir Roma hazinesi. Roma İmparatorluğu’nun kalıntıları üzerine kurulan bu yaşlı şehir aslında hiç de küçümsenecek bir şehir değil. Split, adalarla çevrili bir liman şehri. Brac ve Hvar gibi eşsiz güzellikte adalara sahip şehir turist gemilerinin rotasında olduğu için her mevsim hareketli. Misafirlerine doğal güzellikleriyle çeşitli seçenekler sunuyor. Eğer denizde zaman geçirmeyi seviyorsanız marinadan charter teknesi kiralayabilir ve Split ile Adriyatik denizindeki adaları denizden keşfedebilirsiniz. Şehre vardığınızda soluğu ilk alacağınız yer; Unesco Dünya Kültür Miras Listesi’ndeki Diocletian Sarayı olmalı. Sarayın tarih kokan tünel, kemer ve sütunlarından geçip daracık taş sokaklarda ya da yer altı çarşısında gezerken insanı bir zaman tünelinde yolculuk yaptığı hissine sürüklüyor. Tarih kokan bu zamanda yolculuğundan bir süre sonra yorulursanız dinlenmek için soluğu kale içinde bir kafede alabilirsiniz. Ama ben size yerel halkında tercih ettiği sahili doğru limanın yolunu tutmanızı öneriyorum. Eminim ki Split’in eski sokaklarında, park ve bahçelerinde dolaşmak da ruhunuza iyi gelecek. Brac ve Hvar adalarını merak ettiyseniz, sabah erken kalkıp biletinizi almalısınız çünkü 1 – 1,5 saat mesafedeki bu adalar için gemiler erken saatte hareket ediyor. Brac Adası’nda görmeniz gereken yer; kite ve rüzgar sörfü gibi su sporu meraklılarının uğrak noktası Bol, burası eşsiz güzellikteki kumsalıyla da ünlü. Hvar adasıysa tarihi dokusuyla sizi geçmişe götüreceği gibi güzel kumsalları ve yakın mesafedeki küçük adalarıyla sınırsız eğlenceyi bir arada sunuyor. 2013 yılında schengen üyesi olan Hırvatistan’ın Adriyatik kıyısındaki ikinci büyük şehri Split’e gitmek için en uygun zaman ise Mayıs ve Ekim ayları arası.

Gezginin Künyesi:  Üniversite sınavında şehir dışını kazananınca içindeki çocukluktan gelen merak, keşfetme arzusu ve gezme tutkusuyla yollara düşmüş. Yakın şehirlerle başlayan gezmeleri yurtdışı seyahatleriyle devam ediyor. Bugüne kadar Türkiye’de 60’ın üzerinde şehir, yurt dışındaysa 13 ülke gezmiş. Koşu, bisiklet, dağcılık, dalış gibi sporlarla yakından ilgileniyor, fotoğraf çekiyor ve deniz kültürü üzerine aylık yayın yapan bir dergide yazı işlerinde çalışıyor.

Kadir’in güzel fotoğraflarıyla zenginleştirdiği blogunu mutlaka takip edin > GezginRuhi.com

9. Kenya

İlham kaynağım yaşamın ta kendisi! Eğer doğumun, ölümün, hayatta kalmanın yani yaşamın gözlerinin içine bakmak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Kenya-Masai Mara’daki safari deneyimimde zürafalar ile bakışıp, av peşindeki aslanlar peşinde koşup, zebraları her seferinde çok sevip, fillerin ayin gibi geçişini izleyip, suyun bir toprağa nasıl hayat verdiğini ve aldığını gördüm. Gunuları ve zebraları Mara nehrini geçerken gözlemlemek yaşadıklarım içinde en sıradışı anlardı sanırım. Geçiş sırasında ayağı kırılan gunuların çaresizliği ve ölüm sessizliği, suyun içinde onları bekleyen timsahlar, havada uçuşan akbabalar.. Biraz ötede ise yeni doğmuş bir impala…
Evde televizyon karşında belgesel izlemek yerine o belgeselin içine girmek ve vahşi yaşam ile tanışmak inanılmaz bir deneyim. Hayatı ertelememeniz dileğiyle…

Gezginin Künyesi: Aydan Ayarcılar, bulduğu her fırsatta geziyor, tozuyor, fotoğraf çekiyor, arada bir de blog yazıyor.

Aydan’ın yolcuklarını takip etmek için > hayatanotlar.com

10. Endonezya

Bir çok kişi balayı yada tatil için; hayal adası Bali’ye gitmek ister, ama hangi ülke sınırlarında olduğu çoğu kişi tarafından bilinmez. Benimse “bugüne kadar gittiğiniz ülkelerden hangisine tekrar giderdiniz?” diye sorduklarında ilk verdiğim cevap; 17.500 adadan oluşan Endonezya.
 Hala el değmemiş doğa harikaları ile dolu ülkede, çoğunluğu Müslüman olmak üzere her dinden ve etnik gruptan oluşan 240 milyon kişi yaşıyor.  Tanrıların adası olarak bilinen Bali’deki Hindu tapınaklarını gezmeye kalktığınızda birkaç gününüzü ayırmanız gerek. Dünya’nın en büyük tek parça inşa edilmiş Budist tapınası ise Yogyakarta’da. Çoğu sönmüş olan yüzlerce volkanik yanardağ ise trekking yapmak için ideal. Java adasındaki İjen volkan kraterinde çalışan sülfür işçileri dağı sırtlarında 70 kilo sülfür dolu sepetlerle iniyorlar. Onların hayat mücadelesine, sülfürden yapılmış ufak bir hediyelik eşya alarak yardım edebilirsiniz. Hala tepesinde dumanlar tüten Bromo volkanında sabah güneşin doğuşunu seyredebilirsiniz.

Dünya’da sadece Endonezya’da doğal hayatlarını yaşayan ve dünyanın en büyük kertenkele çeşidi olan komodo ejderlerini (3 mt-140 kg) görmek için Komodo yada Rinca adasına gidebilirsiniz. Gitmişken renga renk su altında scuba dalış yapmadan dönmek olmaz.  Orangutanları Kalimantan’da, hala kabile hayatı yaşayan Papua yerlilerini Endonezya Papua’sında görebilir, dünyanın en pahalı kahvesi olan Kopi Luwak kahvesini Sumatra bölgesinde yaşayan, Paradoxurus hermaphroditus adlı hayvanın dışkısından yapılan kahveyi içebilirsiniz.

Siz iyisi mi Bali adası hayalinin yanına biraz da macera ekleyin.

Gezginin Künyesi:  Yaş 34, 30 ülke, 129 şehir, evli, çocuksuz, istifa ettim, geziyoruz tozuyoruz işte…

Burcu şu anda Orta Amerika’da geziyor, kaçırmayın > GeziTozu.com

11. Ekvator

Kendisi ne kadar küçük bir ülke gibi görünse de, Dünya’ nın güzelliklerini anlatabilecek, seni içine alıp geçirdiğin her anın ayrı ayrı keyfine varmanı sağlayacak kadar kocaman.

Yeni kültürleri, yaşamlar tanımak ve içlerinde kaybolmak mı istersiniz yoksa her anınızı doğa ile baş başa mı geçirmek mi? Atlamak, zıplamak ve tırmanmak mı yoksa macera ve adrenalin mi istersiniz? Hepsi için Ekvador’ a hoş geldiniz. Ne almak istiyorsanız onu size verebiliyor.  Her ne kadar modern yaşama adapte olmuş gibi dursa da eski gelenek ve göreneklerinden hiç kopmamış, eskiyi ve şuanı harmanlayabilmiş sıcacık bir yer Ekvador. Büyük şehirlerinden küçük kasabalarına, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine nereye giderseniz gidin size hep zamanın içinde yolculuk yaptırıyor gibi olacak.

Doğanın güzelliklerini görmek istiyorsanız Galapagos adası,  Med-cezir ve günbatımı keyfi için, sörf için Canoa sizi bekliyor olacak. Amazon halkının yaşam ve kültürlerini tanımanız, yağmur ormanlarının güzellilerini görmeniz için sizi içine çekip alacak. Daha fazla macera, adrenalin mi istediniz! O zaman, Dünya’nn en yüksen aktif volkanına tırmanmaya, Dünya’ nın sonundaki salıncakta sallanmaya, Ekvator çizgisinde rüzgarı hissetmeye, Amazonlara açılan kapıda rafting ve hiking yapmaya, dağların arasında kaybolmuş göllerde yüzmeye ve balık tutmaya, her anınızı dolu dolu yaşamaya sanırım hayır demezsiniz?

Gezginin Künyesi: Yeni yaşamları ve kültürleri onlardan biri gibi yaşayarak öğrenmek, Dünya’ nın doğal güzelliklerini görmek ve macera en büyük tutkularımdan birisi olduğu gibi, bunları paylaşabilmekte en çok sevdiğim şey.  Zamanın yettikçe Dünya’ nın her yerini karış karış dolaşmak ise en büyük hayalim.  Bu nedenle, her fırsatta yola çıkıp, sınırları geçip hayatı keşfediyorum.

Gülçin’in macera dolu seyahatlerini takip etmek için > Tatligezgin.com

12.  Tayland

Şimdiye kadar gezdiğimiz yerlerin hepsi yüreğimizde güzel izler bıraktı, ama bazıları yine de bir başkaydı. Bunlardan en özeli Tayland’dı örneğin. Turist tuzaklarından kaçmaya çalıştığımız ilk günleri ve o günlerin stresini saymazsak eğer, kendimizi özellikle Bangkok’ta evimizde gibi hissettik. Gerçek evimize döndüğümüzde, orada tanıştığımız insanlar, yaşadıklarımız, yediğimiz, içtiğimiz her şey burnumuzda tutuyordu. Evimize döndüğümüz halde ev hasreti çektiren ilk yerdi bizim için Tayland. Ertesi sene tekrar yüreğimiz çağırdığında, adeta uçarak gittik. Öyle ki hasret gidereceğimiz, bizi havaalanında karşılayacak bir dostumuz bile olmuş, dünyalar iyisi Mr. Big.

Sanıyorum Tayland’da bizi en çok insanların samimiyeti ve misafirperverlikleri etkiledi. Batıdan, bizim baktığımız yerden farklı görünseler de kendine has zenginliği, birbirinden çekici destinasyonları ile gönlümüzde taht kurdu Tayland. Aslında dört ülkeyi kapsayan Güneydoğu Asya gezimiz, dünyanın batı ve diğerleri diye ikiye ayrılmadığını gösterdi bize. Sırf batıyla aynı düzende yaşamadıkları için diğerleri olmadıklarını, her yerin kendine has ayrı bir dünyası ve mutluluğu olduğunu gösterdi. Dünyanın bu farklılıklarla daha güzel, daha renkli olduğunu anladık orada biz….

Tayland‘ın gönlümüzde edindiği ayrıcalıklı yerde coğrafi güzelliğinin etkisini de atlamamak lazım. Örneğin gerçekte mi hayalde mi olduğumuzu ayırt etmekte zorlandığımız, 2 kilometre karelik ada Koh Lipe, tekrar tekrar gitmek istediğimiz destinasyonların en başında yer alıyor.

Gezgin Künyesi:  Bağlasan durmaz, her fırsatta kendilerini yollara vuran, gezgin ruhlu bir çift. Almanya’nın güneyinde Stuttgart kentinde yaşıyor ve aslında tam zamanlı işlerinde bir nevi gezmek için çalışıyorlar. Gezmeyi, keşfetmeyi, farklılıkları deneyimlemeyi seviyorlar. Ayrıca 2009 yılından beri “Gezmeyi seven paylaşmayı da sever” diyerek gezme tutkularını, gezilerini, edindikleri tecrübe ve anılarını gezi bloglarında paylaşıyorlar.

Serap & Tamer Sarıdoğan çiftinin seyahatleri için > Gezgindirgezeninadi.com

13. Fas -Essaouira

Essaouira, Atlas Okyanusu kıyısında 70 bin nüfuslu bir balıkçı şehri. 1952’de, Orson Welles’in Othello filminin açılış sahnesinde görünce gezginlerin ilgisini çekti. Portekizlerin yaptığı kale ve surlar sayesinde, 2001’de, en iyi 18’inci yüzyıl sur içi yerleşimlerinden biri olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi.

Atlantik Okyanusu kıyısında uzanan, şirin, romantik, otantik bir kent Essaouira. Tarihi bölgesini oluşturan Medine’si surlarla çevrili. Şehrin birbirini dik kesen sokakları, beyaz badanalı mavi çerçeveli binaları, geçmişin tüm ayrıntılarını koruyor. Müdahale görmediğinden doğal doku bozulmamış. Suklarda (çarşı) sağlı, sollu hediyelik eşya dükkanları sıralanmış. Bembeyaz boyanmış mavi panjurlu evlerin içlerini görmek mümkün değil. Pencereler sur duvarlarıyla orantılı olarak yüksek yapılmış çünkü. İnce, uzun, dar sokaklarında dolaşırken Afrika, Berberi, Arap müziklerinin ritimleri eşliğinde zaman içinde bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Sanat galerilerinde sergiler gezebilir, otantik berberi evlerinde konaklama yapabilir, yüksek duvarlı göğe uzanan dar sokaklarında müzik dinleyip, kafelerinde soluklanabilirsiniz.

Gezginin Künyesi: Handegül hem geziyor, hem de profesyonel olarak fotoğraf çekiyor.

14. Hindistan

Hindistan’ın çelişkilerinin zirvesi Dharavi Varoşları

Slumdog Millionare filmine de konu olan “Dharavi Varoşları”nda bizim bir odamız büyüklüğündeki 20 metrekarelik ev diye nitelendirilen naylon çadır destekli barakalarda 15 nüfus tüm eşyalarıyla birlikte yaşıyor. Güneş girmeyen sokakların belirli mesafelerde ortalarında büyük avlular var, şehrin çöpü bu avlulara geliyor. Çocukların oyun, kadınların güneşlenme ihtiyaçlarının karşılandığı bu çöplüklerden “geri dönüşüm” yapılarak para elde ediliyor ve bölgenin geçimi sağlanıyor. Aylık ortalama 60-200 US Dolar gibi gelirle çalışan insanlar tüm ihtiyaçlarını bölgede görüyor ve bu paradan memleketlerindeki ailelerine para da yolluyorlar. Milyon dolarlık sinema starlarının evlerinin sadece birkaç km uzağındaki çocukların altında donu yok ve çöp içinde oynuyor, öğreniyor, dans ediyor, büyüyor ve aşık oluyorlar. Aynı zamanda evlerin ve bölgenin yani “işin” sahibi ağabeyler de yaratılan ekonomi ile milyonları götürüyor.

Her adımı büyüleyici, ilginç ve farklı bir deneyim olan Hindistan’da, tam burada şu sorular belirdi kafamda; Neyiz, neredeyiz, nereye gidiyoruz?

Gezginlerin Künyesi: Şu ana kadar 35 ülke gezen Taflan, gezmeyi bir seyahat biçimi kabul eder ve fırsat bulmaktansa buna fırsat yaratmayı tercih eder. Endüstri Mühendisi olan Barış, özel bir bankada iş analisti olarak çalışmakta, tüm ek zamanlarında yeni yerler görmeye çaba harcamaktadır.

Bu tatlı ikilinin maceralarını ve daha fazlasını takip etmek için > Kesfetsene.com

Sizi en çok etkileyen rota hangisi oldu?

"Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?" diyerek yola çıktım, hala cevap arıyorum. Hayallerimin peşinden yolculuklara çıkıyor, deneyimlerimi blogumda, gazete ve dergilerde paylaşıyorum. Gezmeyi, okumayı, yazmayı ve hayal kurmayı seviyorum.

21 Yorumlar

  1. Aralarında Endonezya’yı tek geçerim. Bir sefer gidilip 2-3 haftada keşfedebileceğiniz bir yer değil. Etrafındaki adalar muhteşem. Şuana kadar bir tek Bali’ye gidebildim fakat en kısa zamanda diğer adalara da gitmek istiyorum.

  2. Bu sıralama alır başını gider Sevil…Her göze her bakış açısına göre değişir ancak bende iz bırakan 12 numara. Bana göre 1. sıra “dünyanın en büyük açık hava müzesi olan” 81 ilin en az 55 ilinin mutlaka görülmesi gereken yer olan ülkemiz Türkiye.

  3. Sevil çok keyifli olmuş derlemen teşekkürler. Burada yazıldığı kadar kolay değil tabi hepimizin hayatı. İşimi bıraktım şimdi daha çok geziyorum ama düzenli olan maaşı bırakıp belirsizliğe gitmek hiç kolay değil. Bugüne kadar gördüğüm ülke sayısı yaklaşık 85 olmuş. Çalışırken bu kadar olmazdı herhalde. Biz gezginler zengin öleceğiz çünkü çok şey gördük ve yaşadık.

  4. Merhabalar. henuz sizler kadar uzun seyahatlere cikamasam da ben de hem gecmis tecrubelelerimi hem de bundan sonra cizecegim rotalari paylasmaya kendi sayfamda basladim. bu yzailardan da cok ilham aldim isi gucu birakasim gelmedi degil hani 🙂 yureginize saglik.

  5. Ben de gitmek istiyorum. Hepsine gitmek istiyorum. Okudukça kıskanıyorum ciddi ciddi hem de….
    Harika bir derleme olmuş. Rota bazında böyle derlemeler yola çıkacaklar için sağlam bir kaynak niteliğinde.

  6. Durduk yere iş çıkarıp 10 rota daha planlatan tüm gezginlere, bizlere vesile olan Sevil’e selam olsun. Her biri birbirinden keyifli rotalarda, birbirinden değerli yorumlar var, e o zaman yollar yine bizi ve ilham alan yeni yolcularını bekler.

  7. Bu tür yazılarda bana göre hep atlanılan ancak bir Tayland’a, Nepal’e tapınakları merak edip görmeye giden bir gezginin, mutlaka İsrail’e de gitmesi gereklidir diye düşünürüm. İsrail, ortadoğunun Barcelona’sı Tel Avivi, üç büyük dinin kutsal kabul ettiği Kudüs’ü ve yılların bitmeyen sorunu olan Filistin’i ile bir gezginin mutlaka görmesi ve deneyimlemesi gereken bir yer bence.
    Kudus şehrinin dünya üzerindeki elektromanyetik çekim noktalarından biri olduğuna inanıyorum, Özellikle şu anda sadece Müslümanların girebildiği ancak üç büyük dinde de bir hikayesi olan Kubbetüs Sahra’nın içinde yer alan “Kaya” ya dokunduğunuzda, bin yıllarca süren mücadelenin ne için olduğunu belki kısa bir süreliğine de olsa deneyimleyebiliyorsunuz.

    Kudüs şehri ile ilgili deneyimlerimizi yazdığım yazıya <a href=http://gezelimgorelimbilelim.com/2013/11/kuduste-gezilecek-yerler.html Kudüs'te Gezilecek Yerler linkinden ulaşabilirsiniz. Gitmeyenler veya hiç aklında olmayanlar için bir fikir olabilir

Yorumunuzu Yazın